25.07.2021 - 18:03 | Son Güncellenme:
Yeni dönemin çeşitli restorasyon çalışmaları, oldukça özenle yapılıyor. Kötü örneklerinin sık sık gündeme geldiği bu dönemde başarılı örnekler, sadece projelerin değil bölgenin, yeniden şehre insanlara kazandırılmasında önemli adımlar oluyor. Bu emsaller, diğer taraftan ise alanları önemli bir ziyaret, ticaret, kültür ve sanat merkezlerine çevirebiliyor. Yakın dönemdeki örneklerden biri de İstanbul Kazlıçeşme hattında yer alan Büyükyalı projesi ve onun merkezindeki Fişekhane. Şehrin hafızası olan bu bölgedeki tarihi alanların yeniden şehre kazandırılmasıyla, önemli bir kültür sanat alanı da sağlanmış oldu. Tarihi yapıların bu dönüşümüne yakından baktık
Proje, Osmanlı’nın en önemli endüstri miraslarından birisi olan Fabrika-i Hümayun’a ev sahipliği yapıyor. 100 yılı aşkın bir süre kamunun kullanımına kapalı kalan alanlar, dünya standartlarındaki titiz bir restorasyon çalışmasıyla yeniden şehre kazandırıldı. Fişekhane’de, dünya standartlarında bir restorasyon yapılarak, askeri bir alan olarak iki yüz yıla yakın bir süre boyunca halkın kullanıma kapalı kalan alanların yeniden yaşayan mekânlara, kültür sanat ve yaşam alanlarına dönüştürülerek kamunun kullanımına açılması çok değerli.
Bölgenin dokusunu anlatıyor
Kültür Vadisi projesiyle, Zeytinburnu’nun bir kültür odağı haline gelmesi için alandaki birçok değerli tarihi yapı ile birlikte Fişekhane’deki yapılarda da yenileme ve restorasyon çalışmaları yapıldı. Ancak restorasyon öncesinde ilk dönemin iç donanımına ilişkin, bir ahşap demir vinç ve birkaç ocak dışında neredeyse hiçbir eleman günümüze ulaşamamıştı. Günümüze kalabilmiş kısımlarında koruma anlayışı ve ilkeleri doğrultusunda yapılan bir analizle, eski vinç birinci derecede önemli korunması gereken bir unsur olarak belirlendi ve restorasyon buna göre aşamalandırılarak gerçekleştirildi.
‘Titizlikle korundu’
Alanda yapılan çalışmaları ise Özak GYO Genel Müdürü Fatih Keresteci’den dinledik. Keresteci: “Proje kapsamında tarihi binalarda hasar gören parçaların tamamını değiştirmeden, özgün parçaların güvence altına alınması için tüm çalışmaları gerçekleştirdik. Sürdürülebilirlik günümüzde çok konuşulan ve çok değer verilen özel bir konu. Tarihimizi ve şehre imza bırakan mimari yapılarımızı korumak ve onları da aslına sadık kalarak korumak konusunda oldukça titiz bir yaklaşım ortaya koyduk. Koruma, yalnızca devlet kurumları aracılığıyla değil, kültür varlığına sahip olma bilincindeki özel sektör temsilcilerinin de özeni ve dikkatiyle gelecek nesillere aktarılabilir. Ayrıca ortak kullanım alanları ve paylaşımın, kültürel mirasın sürdürülebilirliğine olumlu katkısı çok önemli. Biz de bu düşünceden hareketle restorasyon için uzun bir araştırma ve geliştirme sürecinden sonra yaklaşık 70 danışmanla projemizin merkezinde konumlanan bu eserlerdeki restorasyona başladık ve çok değerli bir eseri İstanbul’a yeniden kazandırdık.”
Çimento harçlı sıva yerine yarım sıva
Proje şantiyesinin iki tarihi yapısının çatı makas sistemlerini oluşturan tüm ahşap elemanlarında, tahribatsız test yöntemleriyle analizler yapıldı. Burada dikkat çeken nokta, çatı konstrüksiyonunun, yaklaşık 150 yıl önce inşa edilen ahşap çatı strüktüründen daha önce bozunmuş ve yıpranmış olduğuydu. Yapıyla ilgili araştırma sürecinde, dış cephede 20. yüzyıl ortalarında yapılmış olan çimento harçlı sıvalar söküldü. Altından, Fişek Fabrikası binasında da olduğu gibi, 19. yüzyılın son çeyreğinde ve 20. yüzyıl başlarında yaygın olarak uygulanan “nim” sıva çıktığı kaydedildi. Bir tür “yarım sıva” tekniğinin kullanıldığı, taş-tuğla almaşık duvar tekniğinin bu şekilde oluşturulduğu anlaşıldı. Bu sistem içinde, saçak silmeleri ve üçgen alınlıkları oluşturan silmelerin, bindirme tuğla tekniğinde yapılmış olduğu ve üzerlerinde sıva harcıyla profil oluşturulduğu görüldü.
Bir endüstriyel miras yapısı olarak oldukça sağlam bir teknikle inşa edilmiş olan yapının, günümüz şartlarında yoğun kullanıma sahne olacağı hesaplandı.
Sağlam yerler korundu
Tarihi binalarda uygulanacak koruma ve restorasyon müdahalesine ilişkin ana kararlar, özgün ahşap ve/veya metalahşap çatı makaslarının restorasyonu; beden duvarları üzerinde çağdaş ihtiyacın minimum boyutlarıyla sınırlı kalacak müdahaleler ve bu müdahalelerin eski-yeni farklılıklarının belirgin bir şekilde gösterilmesiydi. Makasların restorasyonunda ise ana ilke, ahşap malzemenin çürüdüğü bölümler sökülerek yapıdan çıkarılması; yerine, aynı özelliklere sahip yeni ahşap malzemenin, eklenip kullanılması sağlandı. Özel gulet ustaları ve taş ustaları yoğun bir çalışma sergiledi. 19. yüzyılın endüstriyel mimarisine ait sayılı örneklerden biri olarak yapının, günümüze ulaşması nedeniyle özgün değerlerini zedelemeden hassasiyetle korunarak yapılar bugünkü yeni fonksiyonlarını kazandı.