EkonomiBölgesel merkez olur muyuz?

Bölgesel merkez olur muyuz?

21.01.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:

Bir zamanlar önde gelen şirketlerin bölgesel merkezleri Türkiye’deydi. Zaman içerisinde bazıları merkezlerini diğer ülkelere kaydırdılar ya da küçüldüler ama hâlâ birçok uluslararası şirket geniş bir coğrafyadaki operasyonlarını İstanbul’daki merkezlerinden yönetiyor.

Bölgesel merkez olur muyuz

SERVET YILDIRIM - Geçenlerde BSH Ev Aletleri Sanayi Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın ile sohbet ediyorduk. “Uç beyi gibi görev yapıyoruz” diyordu.

Haberin Devamı

Sığın’ın başında olduğu BSH, 2021 yılından bu yana 130 ülkelik dev bir coğrafyanın merkezi konumunda bulunuyor. 2023 yılını 14.8 milyar dolar ciro ile kapatan BSH grubunun satışlarının yüzde 17’si onun yönettiği bölgeden sağlanıyor.

Bölgesel rolü bir yana 130 ülke arasında ciro bakımından ilk sırada olan BSH Türkiye, Türkiye ekonomisi için de önemli bir oyuncu. Sığın, “Çerkezköy’den 150 ülkeye ihracat yapıyoruz” diyor. 2023 yılındaki 1 milyar dolarlık ihracatıyla Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin “İlk 1000” listesinde 19’uncu sırada yer alıyor. Toplam 2.600 tedarikçiden ürün ve hizmet alıyor, 3.500’ün üzerinde bayi ile iş yapıyor.

BSH 130 ülke ile global şirketler arasında Türkiye’den en geniş bölgeyi yöneten grup. Sayı olarak diğer globallerde BSH’ya yaklaşan henüz yok.

Haberin Devamı

Önemli bir hedef

Küresel şirketleri Türkiye’ye çekmek ve burayı bölgesel bir merkez olarak konumlandırmak önemli bir hedef olmalı. Türkiye toplam 1 trilyon dolarlık uluslararası yatırım pazarında halen yüzde 0.9 olan payını arttırmaya çalışıyor.

Uzun bir süredir büyümek yerine yatay seyreden pazardan pay kapma konusunda rekabet her geçen gün artıyor. Biz ise maalesef daha fazla yatırımcı çekmekte zorlanıyoruz. Bu tür küresel ölçekteki şirketlerin Türkiye’de yatırım yapması ve konumlanması için iştah yaratılması gerekiyor. İştah için ise yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük adımları görmek gerekiyor. Bu noktada ise güven faktörü öne çıkıyor.

“Türkiye’de oyun oynanırken kural değişmemeli” diyor Gökhan Sığın. Benzer bir uyarıyı bir süre önce Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Engin Aksoy’dan da duymuştum. “En büyük sorunumuz öngörülebilirlik; istihdam maliyeti ya da insan kaynakları değil” demişti Aksoy bir sohbetimizde. Yatırımcı bir ülkeye girmeden önce, “Bir sabah uyandığımızda ekonomiyi etkileyecek sürpriz kararlar görür müyüz? Altı ay ya da bir 1 yıl sonrası öngörülebilir durumda mı?” sorusunu soruyor. Bu soruların yanıtı elbetteki yatırım kararını etkiliyor.

Türkiye kıyasıya süren rekabet ortamında yabancı sermaye yatırımlarından alabilmek için uzun bir süredir Doğu Avrupa ülkeleri ile rekabet halindeydi, şimdi bunlara Mısır ve Suudi Arabistan gibi yeni ülkeler de eklendi. Ama en büyük rakibimiz ne Polonya ne Mısır ne de Romanya; bizim asıl rakibimiz öngörülebilirliğin olmaması.

Haberin Devamı

Yatırımın önü açılır

Yatırımcıların önündeki öngörülebilirliğin artırılması yeni yatırımların önünü açacaktır. Makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevedeki öngörülebilirlik başta olmak üzere, yatırım kararını etkileyen temel alanlarda gerçekleştirilecek iyileştirmeler önümüzdeki dönemde Türkiye’ye taze yatırımların gelmesini tetikleyebilir.

Türkiye’ye gelecek yabancılar buraya sadece sermaye değil aynı zamanda teknoloji de getireceklerdir. Global cirolarının önemli bir kısmını Ar-Ge’ye ayıran bu şirketler araştırma geliştirme (Ar-Ge) anlamında da Türkiye’ye katkıda bulunacaklardır. Mesela BSH Ev Aletleri’nin dünya çapındaki Ar-Ge merkezlerinden biri Çerkezköy’de bulunuyor.

Sığın, Türkiye’nin sertifikalı ilk Ar-Ge merkezi konumundaki birimde yüzde 27’si kadın mühendislerden oluşan toplam 411 kişinin görev yaptığını ve yılda ortalama 45 patente imza atıldığını anlattı.