07.12.2024 - 00:00 | Son Güncellenme:
Didem Seymen - Göz Hastalıkları Uzmanı ve Ata Sağlık Hastanesi Kurucu Ortaklarından Prof. Dr. Safiye Yılmaz, sorularımızı yanıtladı…
- Sağlığa, hekimliğe olan ilginiz nasıl başladı ve sizi bu alanda çalışmaya yönlendiren etkenler nelerdi?
Sağlığa olan ilgim, çocukluğumdan beri insanlara yardım etme ve onların hayat kalitesini artırma isteğimle başladı. Bu tutkuyu, sağlık sektöründe çalışarak gerçekleştirebileceğime inandım. Tıp ve sağlık hizmetleri alanında yapılan yenilikler, insanların yaşamlarını nasıl değiştirdiğini gördükçe, bu alanda çalışmanın ne kadar anlamlı ve tatmin edici olduğunu daha da net bir şekilde anladım.
- Hastane açma fikri nasıl doğdu? Neden ATA hastanesi? Atatürk’ten mi geliyor?
2004 yılında Atagöz Tıp Merkezi’ni kurduktan 10 yıl sonra bir sağlık merkezi açmanın gerekliliğine inanarak yola çıktık. Ata Sağlık Hastanesi ismi ise esas olarak, Atatürk’ün çağdaş ve ileri görüşlü vizyonuna duyduğumuz saygıdan esinlenilmiştir. Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını benimseyen bir sağlık hizmeti sunmayı amaçlıyoruz her zaman. Ayrıca Atagöz ve Atasağlık hastanesi kurucu ortakları olarak biz üç göz hekimi arkadaş, hepimiz eski ismiyle ‘Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’, yeni ismi ile ‘İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde ihtisasımızı tamamlayarak göz hekimliği mesleğine başladık. Açtığımız göz kliniğine Atagöz ismini verdik. Sonrasında kurduğumuz hastanenin ismi de yine aynı fikirden doğarak Atasağlık hastanesi olarak şekillendi.
- Hastanenizin sunduğu sağlık hizmetlerinde diğer hastanelerden farkınızı nasıl tanımlarsınız?
Sağlık hizmetlerinde bizi farklı kılan temel unsur hasta odaklı yaklaşımımız ve son teknolojik gelişmeleri hizmetlerimize entegre konusunda kararlılığımızdır. Her bir hastamıza özel kişiselleştirilmiş tedavi seçenekleri sunarak sağlık hizmetlerinde fark yaratan bir deneyim sunmayı amaçlıyoruz. Hasta memnuniyetini en üst düzeyde tutma hedefiyle doktorlarımızdan hemşirelerimize kadar tüm ekibimiz bu anlayışla çalışıyor. Son yıllarda teknolojinin sağlık alanındaki hızlı gelişimi, bizim de hizmetlerimizi geliştirmemize olanak tanıdı.
- Gelecekte ne tür projeler planlıyorsunuz?
Gelecek projelerimiz arasında, hastanemizi büyüterek sağlık hizmetlerimizi daha fazla kişiye ulaştırma hedefimiz var. Aynı alan içerisinde hekim kadrosu olarak yenilenme ve genişlemenin yanı sıra, yeni bir hastane projesi ile mekan olarak da büyüme projemiz var.
- İzmir halkı, sağlık alanında en çok neye önem veriyor, nelerden şikâyetçi oluyor?
İzmir halkı, sağlık hizmetlerinde hızlı ve güvenilir çözümler bekliyor. Özellikle bekleme süreleri ve doktorla birebir iletişim konusunda hassasiyet gösteriyorlar.
- Kadın yöneticisiniz ve hastanede kadın çalışanlar ağırlıkta. Özellikle mi böyle?
Çalışan seçiminde en önemli kriterimiz, mesleki yeterlilik ve insan odaklı çalışma anlayışıdır. Kadın yöneticilerimizin ve çalışanlarımızın hastanemizde sayıca fazla olmasının özellikle tercih edilen bir yanı yok ancak bu durum bizi gururlandırıyor. Kadınların sağlık sektöründe güçlü şekilde varlık göstermesi, empati ve detaylara verdiğimiz önemin bir yansımasıdır. Böylece daha iletişim odaklı bir yönetim şekli hakim oluyor.
“Ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek istiyoruz”
- Türkiye’de sağlık turizmi hızla gelişiyor. Hastanenizin bu alandaki hedefleri nelerdir?
Türkiye’nin coğrafi konumu, yüksek kaliteli tıbbi hizmetleri ve rekabetçi fiyatları, sağlık turizmi için cazip bir destinasyon haline gelmesini sağlıyor. Biz de bu dinamiklerden faydalanarak, yurt dışındaki ofislerimizle entegre çalışan bir sağlık turizmi ağı kurduk. Özellikle Almanya, İngiltere, Avusturya, İrlanda, Amerika gibi 30 ülkede hastalara doğrudan ulaşarak, onların Türkiye’deki ileri teknolojiyle donatılmış hastanelerimizde tedavi görmelerini sağlıyoruz.
‘Kadın cerrahlar’ çetin mücadeleler veriyor
- Kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
Cinsiyetimle ilgili kendimle barışık yaşayan biri olmakla beraber kariyerim boyunca en büyük zorluğum aslında bir kadın hekim oluşumdur. Ülkemizde başarılı bir cerrahın her zaman erkek olması gerekliliği gibi bir algı var. Odama giren hastaların bir kısmından ‘doktor bey’ diye hitap şeklini çok kereler duymuşumdur. Tabi bu şekildeki bir bilinçaltının yaygın olduğu bir ülkede bir kadın hekimin hatta bir cerrahın başarılı ve tanınan bilinen bir hekim olması için verdiği mücadelede erkek cerrahlara göre biz kadın cerrahlar çok daha çetin bir mücadele vermek zorunda kalıyoruz.