30.03.2025 - 00:30 | Son Güncellenme:
Fatih Tanfer - Aslı Öktener / Tokez Yağ Keçeleri San. Ve Tic. A.Ş. bu yıl 70. yaşını kutluyor. Merhum baba Rafet Kahraman’ın 1955 yılında temellerini attığı şirketi, bugün büyük çoğunluğu Amerika ve Almanya olmak üzere 35 ülkeye ihracat yapan firma haline getirdiklerini belirten Suha Kahraman, sektörün yaşadığı sıkıntıları, yeni yılda yeni hedeflerini anlattı.
■ Tokez firmasının kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?
Dedem Macaristan’da hem marangozluk hem de imamlık yapıyormuş. Babam 7 yaşındayken birlikte İzmir’e gelmişler. Dedem tahtadan tarım ekipmanları yapmaya başlamış. Babam da o yılarda Sivas’ta teknik lise okumuş. Üç yıllık bir askerlik süreci sırasında önce Almanya’da eğitim almış, sonra da döndüğünde topçu birliğinde top tamiri yapmaya başlamış.
Edindiği tecrübeyle bir süre sonra asker arkadaşıyla kalıpçılık üzerine İzmir Kemeraltı’nda 1944’te dükkan açmış. Gelen talebe göre de ilk ürün de bisküvi kalıbı olmuş.
Savaş yıllarıyla birlikte askeriyeden Ankara’ya çağırmışlar. Bir masanın üzerine onlarca askeri araç parçası konmuş ve uzmanlıkları dahilinde bu parçalardan birini seçmeleri ve üretmeleri istenmiş. Babam Rafet Kahraman da kalıptan yola çıkarak yağ keçesini seçmiş. Yani rulmanı seçseymiş bugün rulmancı olacakmışız. Ve 1955’te küçük bir atölyede yağ keçesi üretimine başlamış.
■ Tokez’in kelim anlamı nedir?
Dedemin lakabı Macarca sert ve ters anlamına gelen ‘Tokez’miş. Babam da bundan yola çıkarak troleybüs, otobüs, kamyon, endüstri ve zirai keçeler mantığıyla markanın ismini Tokez olarak belirlemiş.
■ Sonra ne olmuş…
Aslında işin gelişimi de bir tesadüf… Eskiden ülkemizin ilk yağ keçecisi İzmir’de bir firmaymış. Ve 1964’lerde Massey Ferguson traktör firmasına ihracatı bir tek o yapıyormuş. Babam bu işe başladığı yıllarda firmanın temsilcileri kalitede sorunlar olunca kontrol için İzmir’e denetime gelmişler. Ancak firmanın temsilcileri “Biz de sorun diyerek” İngilizleri içeri almamış. Adamlar geri dönerken taksi şoförü kendilerine, babamdan bahsetmiş. “Hadi gidelim” deyince de babamın İngilizlerle tanışması öyle olmuş. Babam kendilerini ağırlamış. Adamlar, bu işe dair tüm incelikleri de babama öğretmiş.
Yani o gün o şoför, İngilizleri babama getirmeseydi, ben bugün sizinle konuşmamış olacaktım. Hayatta bana göre hiçbir şey rastlantı değil. Yatırımcı gençlerin bunun gibi fırsatları iyi değerlendirmesi lazım diye anlatıyorum.
■ Peki siz aile işini sürdürmeye nasıl karar verdiniz?
O da bir tesadüf. (Gülüyor) Üç kardeşiz. Babam hepimizi de yurtdışında okuttu sağ olsun. Amerika’da üniversite okurken Batı Virginia’lı bir arkadaşım, Noel tatilinde beni evlerine davet etti. Çiftçilik yapan babası Türk olduğumu öğrendiğimde hemen takım çantasını alıp yanımıza getirdi. İçindeki TOKEZ marka keçeyi gösterdiğinde inanamadım. Gururla babamı aramıştım, o da şaşırdı. Meğer İstanbul’dan bizden mal alan bir firma aracılığıyla Amerika’ya ihraç ediliyormuş. O gün kararımı vermiştim. Okul bittiğinde ülkeme dönüp, aile işimizi sürdürecektim.
■ Ağabeyiniz ve sizinle şirketin ihracat rakamları da büyüdü sanırız…
Evet. Bugün ağırlıklı olarak Amerika ve Almanya olmak üzere 35 ülkeye ihracatımız bulunuyor. Amerika’daki müşterimize hangi kalitede mal üretiyorsak 2. sanayideki müşterimize de onu veriyoruz. Bence başarımızın sırrı da bu. Bu prensibe attığımız adımlarla 15 yılda ihracatımız yüzde 85’e çıktı.
Ayrıca kullandığımız malzemelerimizi diğerlerinden pahalı da olsa hep İzmirli firmalardan tercih ettik. Elemanlarımızı gölgemizden seçmeye çalıştık. Şimdi görüyoruz ki doğrusunu yapmışız. Kadın çalışan sayısı % 52
■ Kaç çalışanınız var?
110 kişi çalışıyor. Tekstilde kadın çoktur ama otomotiv sektöründe bu azdır. Bizde kadın çalışan sayısı yüzde 52 şu anda.
■ Sektörde örneksiniz bir anlamda…
Öyle evet. Kadınlar erkeklere göre daha dikkatli ve özenli çalışıyorlar. Ancak dezavantajları da oluyor tabii... Ailede çocuk ve yaşlı bakımları daha çok onların sorumluluğunda olduğu için süreklilik konusunda bazen sıkıntı yaşayabiliyoruz.
Kadın çalışan oranı yabancı müşterilerimiz için de önemli oluyor. Amerikalı bir firma geldiğinde ilk soruları; “Kaç yılından bu yana varsınız, kaç ana fabrika ile çalışıyorsunuz, yeşil yatırımlarınız ve kadın çalışan sayınız nedir” oluyor. Bunların hepsinin puanları var. Ama bizim kadın sayımız tesadüfü gelişti.
■ Sürdürülebilirlik hedefleriniz doğrultusunda çevre dostu yatırımlarınız neler peki?
Çevre Bakanlığı’na da bu konuda bilgileri veriyoruz ama bizim en büyük denetçimiz dediğim gibi yabancı müşterilerimiz. Denetimlerinde daha sertler. Her ay hangi malzemeyi kullandığımı bildiriyorum. Mesela 80 ton sarnıç yaptık. Yağmur suyunu topluyoruz; el yıkama ve bulaşık dışında sarnıçtan kullanıyoruz. Şimdi fabrikamızın üzerine güneş enerjisi panelleri koymayı planlıyoruz. Ancak Torbalı’daki teknik alt yapı sorunu yüzünden ruhsat alamıyoruz. 5-6 firma bu sorunun çözülmesini bekliyoruz. Yapılmazsa karbon ayak izimizi de düşüremeyeceğiz.
■ Bugün ülkemizde pek çok firma nitelikli ara eleman konusunda sıkıntı yaşıyor. Sizin sektörde durumunuz nedir?
Aynı sıkıntıyı biz de yaşıyoruz maalesef. Bizim kuşak eskiden araba, ev alalım diye hedefler koyardık. Şimdiki nesil hem bizim gibi emek, çaba harcamak istemiyor hem de zorluğa gelemiyorlar. Aileler de sıkıntı çekmelerini istemiyor.
Örneğin bize meslek lisesinden gençler staj için geliyor. Ayrılırken, “Ben bu işi yapmayı düşünmüyorum. Açık Öğretim’e gideceğim sonra da ofis işi yaparım” diyor. Bazısı, “Gözlükçüde çalışacağım, daha modern ve temiz ortam” diye konuşuyor.
Yani herkeste bir ofisten iş yapma, internetten para kazanma hevesi var. Bunu anlamıyorum. Sonra da Bill Gates’i vs… örnek veriyorlar. Bunlar çok uç şeyler. Şunu anlamak lazım; Türkiye’de gençlere meslek liselerini tercih etmeleri için yüksek maaşlar ve askerlikten muaf tutulmaları gibi avantajlar sunmamız gerekiyor.
Bakın, 3 yıl önce şirkete gençlik aşısı yapalım dedik 12 tane mühendis aldık. 6’sı başka firmaya gider 6’sı kalır diye düşündük. Ancak inanın 1’i kaldı. Şu an 2’si dünyayı geziyor. 2’si Bulgaristan’da TIR şoförlüğü yapıyor. 2 tanesi de babasıyla iş yapmaya karar verdi. Yani durum bu maalesef…
Artık işe alırken sürece dahil olmak da istemiyorum. Geçmişte bir kimyager kızımız geldi. Adayları eledik, 2 kişi kaldılar. “Kaç lira istiyorsun?” dedik, ona da kabul dedik. En son bize, “Ben bir erkek arkadaşıma soracağım” dedi. Babasına soranı biliyoruz da bunu ilk kez duymuştuk. Meğer evlenip, yurtdışına gitme planları olabilirmiş. Ne desek bilemedik. Tüm bunlardan sonra şimdi İngilizce bilmeyen, babası da sahada emekçi olan çalışkan gençleri tercih ediyoruz. Eğitimine değil aile yapısına bakarak almaya çalışıyoruz.
‘Gençleri tutamıyoruz’
■ Yeni nesil bir yandan oldukça pratik ve zeki aslında…
Öyle. Bir bilgisayarcı gencimiz var. Çok konuşmaz. Geçenlerde bir sorun yaşadık, inanın 10 dakikada çözdü, şaşırdık.
Gençlerin kolay yoldan para kazanmasına hevesine biraz da medya neden oldu aslında… Yani mafya dizileri, lüks yaşamlar… Sonra sosyal medyada birden zengin olanlar. Ben de oğluma bakıyorum, bir YouTube fenomeninin nasıl çok para kazandığını anlatıyor bana. Artık bununla savaşmayı bıraktım. Çünkü böyle bir nesil var. Telefon, tablet vs. yasaklamak da kendi yaş grubundan da uzaklaşmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yıllarda iş yerinde de telefonu kısıtlamıştık, 20 kişi işten çıktı biliyor musunuz?
■ Gençler miydi çıkanlar?
Çoğu öyle evet. Güzel özellikleri de var ancak iş yaptırma sıkıntısı oluyor. Tutamıyorsun.
■ Bu noktada neler yapılması gerekiyor sizce?
Nitelikli ara eleman için meslek liseleri mezunu çocukları kaptırmamız lazım. Onlara mühendislerin olanaklarını sağlamamız, gerekirse askerlikten muaf tutmamız lazım. Özetle meslek liselerini cazip hale getirmeden bu sorun çözülmeyecek.
Örneğin bir iş alıyorum, eleman bulamadığım için işi başka bir yere yaptırmak zorunda kalıyorum. İşimizin yüzde 93’ü ihracat. “İş var ancak yapacak eleman yok” noktasına geliyoruz. “Ülkemizde işsizlik var” diyoruz ancak olan işi yapacak eleman bulamıyoruz. Burada ciddi bir problem var demektir.
EBSO bu sorunun çözümü için geçen yıl İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu yapılan protokolle kaynak uzmanı yetiştirmek üzere program açılması için adım attı.
■ Bunun gibi örneklerin çoğalması gerekiyor değil mi?
Evet ama bir yandan da YÖK, bu açılan bölümlerde yüzde 80 doluluk olması şartını arıyor. Bu da bir engel teşkil ediyor. Geçmişte Ege Endüstri, Çıraklık Okulu açtı mesela… 50 kişi yetiştirdi, 1’i sektörde kalmadı. Onlar da okulu kapattılar.
Çocuklar haklı belki ağır bir meslek. Ama bugün bir kaynakçı mühendisten daha iyi paralar alıyor bu da bir gerçek. Bu çocukları iyi seçmek lazım.
■ Biz bu ara eleman sıkıntısını neden çözemiyoruz sizce?
Çünkü tüm tarafların içinde olacağı bir yol izlenmeli. Geçtiğimiz günlerde İŞKUR toplantısına gittim.
15 yıldır CNC operatörü en çok aranıyormuş. “Peki, biz neden hala CNC’ci yetiştiremiyoruz?” diye sordum yetkililere… “Hindistan’dan getirelim o zaman” deyince de kızdılar.
‘Fabrika alanını büyüteceğiz’
■ Yeni yılda yeni yatırımlarınız olacak mı?
Eski binamız 50 yıllıktı. Yabancı müşterimiz de gelmişti, ortaklık teklif ettiler.
Kabul etmeyince, bizden kapasitemizi büyümemizi istediler. Geçen yıl içinde bulunduğumuz binayla fabrika alanımızı 10 bin metrekareye çıkardık.
Açılış törenini yakında yapacağız. Önümüzdeki süreçte de yandaki araziyi de içine alarak fabrika kapasitemizi artırmayı planlıyoruz.
‘Metal heykeller yapardım’
■ Hobileriniz var mı?
Eskiden kaynakla metal heykeller yapardım. Sonra iş yoğunluğu nedeniyle bıraktım. Aslında benim tek tatilim yurtdışında fuara gittiğimde 1 gün erken gidip ülkeyi gezebildiğim kadar gezmek. En sevdiğim bir diğer şey ise sektörümle ilgisiz de olsa farklı fuarları ziyaret etmek. Firmaların broşürlerine, stantlarına bakarım; nasıl sunum yapmışlar diye. Ya da yeni bir ürünü ülkeme nasıl getiririm diye kafa yorarım. O ülkede 15 yıl önce bir müşteriyle çalışmışımdır, onu mutlaka ziyaret ederim.
■ Ne yapmak isterdiniz?
Aslında uçmayı çok severdim. Paraşütle atlamıştım. Eğitim alıp, ufak bir uçak kullanmayı çok isterdim.
‘Gençleri tutamıyoruz’
■ Yeni nesil bir yandan oldukça pratik ve zeki aslında…
Öyle. Bir bilgisayarcı gencimiz var. Çok konuşmaz. Geçenlerde bir sorun yaşadık, inanın 10 dakikada çözdü, şaşırdık.
Gençlerin kolay yoldan para kazanmasına hevesine biraz da medya neden oldu aslında… Yani mafya dizileri, lüks yaşamlar… Sonra sosyal medyada birden zengin olanlar. Ben de oğluma bakıyorum, bir YouTube fenomeninin nasıl çok para kazandığını anlatıyor bana. Artık bununla savaşmayı bıraktım. Çünkü böyle bir nesil var. Telefon, tablet vs. yasaklamak da kendi yaş grubundan da uzaklaşmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yıllarda iş yerinde de telefonu kısıtlamıştık, 20 kişi işten çıktı biliyor musunuz?
■ Gençler miydi çıkanlar?
Çoğu öyle evet. Güzel özellikleri de var ancak iş yaptırma sıkıntısı oluyor. Tutamıyorsun.
■ Bu noktada neler yapılması gerekiyor sizce?
Nitelikli ara eleman için meslek liseleri mezunu çocukları kaptırmamız lazım. Onlara mühendislerin olanaklarını sağlamamız, gerekirse askerlikten muaf tutmamız lazım. Özetle meslek liselerini cazip hale getirmeden bu sorun çözülmeyecek.
Örneğin bir iş alıyorum, eleman bulamadığım için işi başka bir yere yaptırmak zorunda kalıyorum. İşimizin yüzde 93’ü ihracat. “İş var ancak yapacak eleman yok” noktasına geliyoruz. “Ülkemizde işsizlik var” diyoruz ancak olan işi yapacak eleman bulamıyoruz. Burada ciddi bir problem var demektir.
EBSO bu sorunun çözümü için geçen yıl İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu yapılan protokolle kaynak uzmanı yetiştirmek üzere program açılması için adım attı.
■ Bunun gibi örneklerin çoğalması gerekiyor değil mi?
Evet ama bir yandan da YÖK, bu açılan bölümlerde yüzde 80 doluluk olması şartını arıyor. Bu da bir engel teşkil ediyor. Geçmişte Ege Endüstri, Çıraklık Okulu açtı mesela… 50 kişi yetiştirdi, 1’i sektörde kalmadı. Onlar da okulu kapattılar.
Çocuklar haklı belki ağır bir meslek. Ama bugün bir kaynakçı mühendisten daha iyi paralar alıyor bu da bir gerçek. Bu çocukları iyi seçmek lazım.
■ Biz bu ara eleman sıkıntısını neden çözemiyoruz sizce?
Çünkü tüm tarafların içinde olacağı bir yol izlenmeli. Geçtiğimiz günlerde İŞKUR toplantısına gittim.
15 yıldır CNC operatörü en çok aranıyormuş. “Peki, biz neden hala CNC’ci yetiştiremiyoruz?” diye sordum yetkililere… “Hindistan’dan getirelim o zaman” deyince de kızdılar.
'Uzak Şehir' dizisinin başarılı oyuncusu Atakan Özkaya verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu.