28.06.2025 - 00:00 | Son Güncellenme:
Sosyal medya fenomeni Nihal Candan’ın Anoreksiya Nevroza nedeniyle hayatını kaybetmesi, gençler arasında giderek artan bu tehlikeyi bir kez daha gündeme taşıdı. ‘Beslenme Bozuklukları’ alanında çalışmaları da olan Uzman Klinik Psikolog Elif Kutlu Kurtoğlu, anoreksiyanın yalnızca estetik kaygıdan ibaret olmadığını, ölümle sonuçlanabilen ciddi bir psikiyatrik tablo olduğunu vurgulayarak önemli uyarılarda bulundu...
Uzman Klinik Psikolog Elif Kutlu Kurtoğlu, hastalığın genellikle kilo verme isteğiyle başladığını ancak zamanla kişinin kendi bedenini algılayışının tamamen bozulduğunu belirtti:
“Bu kişiler kilo verdikçe bir süre sonra hiçbir şey onları tatmin etmemeye başlar. Aynada ne kadar zayıf olurlarsa olsunlar, kendilerini hâlâ kilolu görürler. Özellikle yatılı kliniklerde tedavi gören hastaların bel ve yan taraflarında morluklar oluştuğunu görürüz çünkü sürekli o bölgeleri aynada sıkıştırarak ‘Burada yağ var mı?’ diye kontrol ederler. Oysa çoktan deri ve kemiğe dönüşmüşlerdir.”
Kurtoğlu, ailelerin farkındalık kazanması gerektiğini vurguladı:
“Beslenmeyi bir ödül ya da ceza gibi göstermemeliyiz. Çocuk ‘doydum’ dediğinde, anne ve baba olarak onun bu sinyaline kulak vermemiz gerekir. Ne yazık ki kültürümüzde yemek, birçok duyguyla iç içe geçmiş durumda. Sevinince, üzülünce ya da sinirlenince yiyoruz. Bu duygusal yeme alışkanlığından çıkmamız gerekiyor.”
‘Zayıflık = Güzellik’ değildir!
Kurtoğlu, sosyal medyanın beden algısını bozmadaki etkisine de dikkat çekti:
“Eskiden yalnızca televizyon ve dergilerde beden odaklı bir güzellik algısı vardı. Şimdi ise sosyal medya, fenomenler, influencer’lar bu algıyı sürekli besliyor. Ne kadar zayıfsan o kadar güzelsin mesajı, gençleri ölümcül diyetlere itiyor. O ‘mükemmel’ bedenlere ulaşamadığı için herkes mutsuz. Bu nedenle çocukların sosyal medya kullanımı mutlaka denetlenmeli.”
Aileler rol model oluyor
Aile bireylerinin kendi bedenleriyle kurduğu ilişki de çocukların beden algısını etkiliyor. Kurtoğlu, aileleri uyardı: “Bizler, yetişkinler olarak sürekli diyetten bahsediyoruz, kilolu olmaktan yakınıyoruz, aynaya bakıp kendimizi beğenmiyoruz. Çocuklar tüm bunları duyuyor ve görüyor. Böylece farkında olmadan onlara bir beden takıntısı modeli sunuyoruz. O yüzden sözlerimizde ve davranışlarımızda dikkatli olmalıyız. “‘Ne kadar kilo almışsın’, ‘Çok zayıflamışsın’, ‘Bu sana yakışmamış’ gibi ifadeler, çocukların bedenleriyle ilgili olumsuz düşünceler geliştirmesine yol açabilir. Bu da zamanla yeme bozukluklarının zeminini oluşturur. Sağlıklı beden algısı, ailede başlar.” / DİDEM SEYMEN