02.09.2021 - 00:00 | Son Güncellenme:
Geçen sezonun rekortmen şampiyonu Manisa FK, TFF 1. Lig’de de ilk üç haftayı kayıpsız kapattı ve zirveye ortak oldu. Siyah beyazlıları değerlendiren yazarlarımız, “Oyun alanı eylemleri, çıkardıkları sonuçlar ulaştıkları başarılar ile göz kamaştırıyorlar. Bu güzel yolculuğun son durağını merakla bekliyoruz” dedi
Bülent Buda: Ege’nin ışıldayan yıldızı. Göz kamaştırıyor. Oyun alanı eylemleri, çıkardıkları sonuçlar, ulaştıkları başarılar… tam da ünlü yazar Stefan Zweig’ın kült olmuş kitabının ismiyle örtüşüyor eylemleri ile sonuçlar.
Yani şöyle: “Yıldızın Parladığı Anlar” Üç hafta sonunda Ege’nin puan kaybı olmayan tek takımı siyah beyazlılar. Sergilediği futbolun içeriğinde gizlenmiş bir tür tuzak var sanki. İzleyeni esnetecek ölçüde sabırlı, disiplinli, ayağa pas, pas, pas. Bu durum karşısında rakip de haliyle esnemeye, gevşemeye başlıyor. Ve goller de geliyor.
Uyguladıkları sanki kaslarını ekonomik kullanma programı. Oyunun akışına, temposuna baktığınızda bu oyundan üçlük skor çıkmaz diyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Çıkıyor işte. Rakiplerinin sinir tellerini gerecek kadar sabırlı eylemlerle, az hata, sağlam pas, yeri geldiğinde bitirici vuruşlarla tabelayı harekete geçirme programı. Penaltı düdüğü benim de içime sinmedi. Peki öyleyse dışarı mı vurmalıydı Nizamettin? Bu yolculuğun sonu nereye ulaşır, çok merak ediyorum.
Fatih Tanfer: Manisa FK geçen yıl bıraktığı yerden içeride dışarıda galibiyet serisine devam ediyor. Geçtiğimiz sezon başında Teknik Direktör Serkan Özbalta’nın Keçiören’de yaptığı başarıları bildiğim için harika bir tercih demiştim. Oyuncuların karakterlerini ortaya koyması teknik adamlar için çok önemlidir. Özellikle bu yazımda Serkan Hoca’nın başarısını incelemek istedim. Takım ruhu ve disiplini üst düzeyde. Gurur duyulacak bir takım. İnançla yoluna devam ediyor. Bir de Onursal Başkan Cengiz Ergün ve Kulüp Başkanı Mevlüt Aktan’ın katkılarıyla futbolun beşiği Manisa adım adım hedefe doğru yürüyor.
Mehmet Demirtaş: İlk 11’in 6’sı geçtiğimiz sezondan. Yerli-yabancı karışımı gelgitli transfer döneminde pek çok yeni kimlik takıma katılsa da iskelet yapı bozulmadı. Şimdilik kısa vadede yakalanan başarının gizil anahtarı bu olsa gerek.
Lige yeni çıkıp da 11’de 11 değişim yaşayıp isme aldanan bir ekip değiller. Çok kolay pas geçişleri ve hücum opsiyonları var. Ben gelenleri de kalanları da çok beğeniyorum. Fakat bazı anlarda orta sahada kopukluk yaşanıyor. Maç içerisinde düşmeler gözleniyor.
Müthiş seriye bu maçta da devam dediler. Güçlü bir yerel yönetim, sağlam bir kulüp başkanı ve yardımcıları, rasyonel bir kenar çizgi idaresi. Oyuncuların da bilinci açık olunca tadına doyumsuz bir oyun, rekortmence sonuçlar çıkıyor ortaya.
Yani keyif alıp keyif veriyorlar bizlere.
ŞEYTAN’DA DEĞİŞİM SANCISI
Bülent Buda: Ali Emre için üzüldüm. İyi oynadığı bir günde üç yedi. Olacak böyle zamanlar. Süper Lig’in kıyısından döndükten sonra yeni döneme sevimsiz bir giriş yaptılar. Çok eksildiler. Bu bağlamda iyimserliğimi koruyorum. Yani seçenek bol. Sıkıntı olmaz. İyi çalışıyorlar. İlerleyen haftalarda giderirler. Ruh sağlığımıza iyi gelecek varsayımlar bunlar. Neredeyse maçın bitiş düdüğüne değin karşı kalede net bir gol pozisyonu üretemediler. Uzatmalarda İstanbulspor kalecisi Alperen, Ahmet İlhan’a bir ikramda bulundu. O ikramdan da bir dilim ekmek çıkaramadı Ahmet İlhan. ‘Abi, daha yolun başındayız. Böyle erken kötümserlik ne ola ki?’ diyenler olacaktır. Uzun yıllar para biriktiremedim. Ama deneyim biriktirdim. Hepsi bu. Zaten canım da çok sıkkın.
Fatih Tanfer: Hem Milliyet Gazetesi’ndeki yazılarımda hem de çıktığım TV programlarında Altınordu’nun bugünleri yaşayacağını bilip yazdığım ve söylediğim için kendi adıma sürpriz değildi. Bir takım 11 oyuncusuyla yollarını ayırıp sadece üç transfer yapıyorsa o takımın son yılların en güçlü ekiplerinin olduğu TFF 1. Lig’de zor günler yaşaması kaçınılmazdır. Bilhassa bu maçta da gördük ki defans merkezi büyük problem. Altınordu iyi çalışıyor. İnancım sonsuz. Ancak başarı biraz daha yetenekli ve güçlü oyuncularla gelir gerçeğini de lütfen unutmayalım.
Mehmet Demirtaş: Kalede her daim sigorta görevi gören, pek çok kez maçı ipten alan Erhan’ı özlüyorum. Defans hattında İtalyan savunmacı Chiellini’nin İzmir varyasyonu Sinan Osmanoğlu’nun havadan ve yerden nefes aldırmayan hamlelerini özlüyorum. Kahraman Demirtaş’ın birebirdeki başarılı oyununu özlüyorum. Oğulcan Ülgün’ün defans-hücum blokları arasındaki seri hareketlerini, her an takımını atağa sürükleme eylemini özlüyorum. Şu sıralar bavulunu toplayan, akademinin Avrupa gören son ürünü Enis Destan’ın şık gollerini, Burak İnce’nin kadife bileklerini özlüyorum. Metehan Mimaroğlu’nun kenar etkinliklerindeki topla danslarını özlüyorum. Furkan Çil’in beklenmedik anlarda çıkıp arkadaşlarına nefes aldırışını özlüyorum. Ahmet İlhan’ın yeşil alandaki liderliğini, Recep Aydın’ın sekanslarını, Rahmi Salih’in, Yusuf Yalçın’ın yaşı küçük olsa da yeteneği büyük oyunlarını özlüyorum. Takımca gol yemek nedir bilmeyen, gol atmanın yolda yürümekle eş değer olduğu zamanları özlüyorum. Play Off hattı içerisinde olmanın muhasebesini yaparken liderliğin kovalandığı mesut günleri özlüyorum. Kısacası Altınordu’yu özlüyorum. Geri gelir mi, bilemiyorum.
MENEMENSPOR ÜMRANİ'YE TAKILDI
Bülent Buda: Bazı günler vardır izleyene de oynayana da acı verir. Konuk Ümraniyespor, Menemensporlu futbolcuların büyük konukseverliğini geri çevirmeyerek 16 dakikada üç farklı skora ulaşarak maçı adeta bitirdiler. Bu oyunun adı ayak topu. Oysa ironik bir biçimde konuk Ümraniyeli futbolcular dört gole de kafalarıyla ulaştılar. Menemenspor karşı kaleye ilk gollük vuruşunu ikinci yarıda oyuna katılan Batuhan Kırdaroğlu dakikalar 75’i gösterirken yaptı. Ve de ardından bir dakika sonra kötü günde hücumun etkili adamı Rasheed’in teknik ve akıl düzeyi yüksek gol girişimini rakip takım savunmacıları çizgiden çıkardı. Ümraniye şampiyonluğa aday, güçlü, seçenekli bir oyuncu topluluğu oluşturmuş. Yani Menemen kendilerinden çok üstün bir takıma yenildi. Ancak kalelerinde gördüğümüz golleri yeniden gözden geçirdiğimizde kaleci Batuhan ile önündeki savunmanın bu bağlamda çok çalışmaları gerektiği gözleniyor.
Fatih Tanfer: Menemenspor, Erzurumspor’u evinde yendi. Umut verdi. Bandırma mağlubiyeti sonrası Ümraniye karşısında ikisi duran toptan 16 dakikada üç gol yedi. İnanılacak gibi değil. Sahanın hiçbir yerinde çoğalamadı. Rakip baskıyı kıramadı. Topu hızlı bir şekilde taşıyamadı. Uzun oynamaya mecbur kaldı. Fiziksel açıdan yetersiz olduklarını gördük. İkinci topların tamamını rakiplerine kaptırdılar. Ben yine de Menemen’in daha iyi bir takım olduğuna inanıyorum. Yenilen erken goller dramatik bir hal yarattı. Moraller çöktü, oyundan kopmalar başladı. Takım halinde dağıldı ve sonucunda bu farklı mağlubiyet geldi.
Mehmet Demirtaş: Cenk Laleci her zaman için Menemen’den genç ve dinamik bir yapı inşa etme gayesindeydi. Bu doğrultuda Menemen ileri ucu Sagat 25, Toni Gomes 22, Rasheed 22’sinde.
Bu genç hücumcuların zihinleri ve ayakları kimi zaman ters düşüyor. Laleci’ye istediği şeyleri veremiyor. Fark yaratacak oyuncuları yetersiz gibi geliyor Laleci’nin. Hücum departmanı için takviye şart bu oyunla. Ümraniye karşısında ne hücum ne savunma bölgesi vasatın üstüne çıkabildi. Yenen her golün ardından nabız düşmeden, soluklanmadan kalelerinde gördükleri akınlar psikolojik olarak negatif etkiledi sarı lacivertlileri. Uzun toplar dışında alternatif bir oyun üretmekten başka şansları yoktu. Rakiplerinin gollerine de hiçbir reaksiyon veremediler. Koşuyorlar ama kalite eksiliği de kendisini belli ediyor.
Dibe demir attılar
Bülent Buda: Konuk Ankaragücü 10 kişi kalmış, öne geçmiş, gol kaçırmayı hala sürdürüyor. Denizlispor’un uçlarında ise tık yok. Yaprak kıpırdamıyor. Transferler yapılmış, güçlü bir takım görünümü oluşmuş. Ama ne var ki her şey görüntüden öte bir şey çağrıştırmıyor. Yeni transferlerden Muhammed Gönülaçar’ı biliyoruz. Fena değil. Hepsi o kadar. Diğerleri gibi. Aceleyle bir araya getirilmiş toplama takımlarda en azından ilk haftalarda fazla bir şey bulamazsınız. Belki ilerleyen haftalarda toparlanma olur. Maçın son 10 dakikası iki takım da 10 kişi oynuyor. Ankaragücü üç farklı önde olmasına karşın gol kaçırmaya devam ediyor. Bir takım tam 90 dakikada uzatmaları ile birlikte bir tane bile net, ‘Bu da kaçmaz’ diyebileceğiniz bir gol pozisyonu üretemez mi? Yeşil siyahlı futbolcular üretemedi. Bu gidişin sonu nerede biter, merak ediyorum doğrusu.
Fatih Tanfer: Denizlispor’un bu hafta Ankaragücü’ne 3-0 yenilmesi hiç de iyi olmadı. Takımın problemlerinin olduğu gerçek. Alınan sonuçlardan da camianın büyük bir hayal kırıklığına uğradığı görmezlikten gelinemez. Ancak yönetim elinden gelen her türlü çabayı gösteriyor. Umarım bu çabaların sonucu alınır.
Mehmet Demirtaş: Süper Lig 20, TFF 1. Lig 19 olmak üzere ülkemizde 39 profesyonel kulüp 3 haftadır maratona başladı. 39’un içerisinde gol sevinci yaşayamayan Süper Lig’den Giresun, 1. Lig’den de Denizlispor var. Manisa FK karşısında direnişleri ile bu maça umutlu bakmamıza neden olmuşlardı. Ancak iki korner sonrası iki kafa golü, Ali Kaan’ın kendi becerisiyle yaptığı gol, defansın pek de sağlam olmayan yapısını gözler önüne serdi. Geçen her maç değil her saniye işleri zorlaşırken puan ve puanlara şimdiden gereksinimleri var.