24.11.2024 - 00:00 | Son Güncellenme:
Didem Seymen - Kuzey Ege’nin Ayvalık, Gömeç ve Burhaniye bölgelerinde, 350 bin zeytin ağacıyla çeşitli yükseklik ve iklim özelliklerine sahip arazilerde, zeytin çiftçiliği yapan Kozoliv markasının kurucusu Halil Can , önümüzdeki dönem hedeflerini anlattı…
■ Türkiye, zeytinyağı üretiminde önemli bir oyuncu ancak dünya pazarında rekabet oldukça yoğun. Kozoliv, bu rekabet ortamında kendini nasıl farklılaştırıyor?
Türkiye’de meyve veren zeytin ağacı sayısı 170 milyonu aşmış durumda. Son 20 yılda dikilen zeytin ağaçlarının verime geçmesiyle ülkemiz, zeytinyağı üretiminde dünya çapında güçlü bir pozisyon kazandı. 2024-2025 rekolte döneminde, İspanya’nın ardından dünyanın en büyük ikinci üreticisi konumundayız. Bu büyük üretim gücümüzle tüm ihracatçı firmalar olarak dünya pazarında daha güçlü bir konuma gelmeliyiz. Bu noktada kalite, güven ve lezzeti ön planda tutuyoruz. Üç nesillik zeytin çiftçiliğinden gelen deneyimimiz, alanında uzman güçlü ekibimiz, 350 bin zeytin ağacımızın bereketi ve fidandan son tüketiciye kadar tüm süreci sahiplenmemiz, rekabet avantajımızı oluşturan temel unsurlar arasında yer alıyor. İş ortaklarımızla birlikte, markamızın hedeflediğimiz her pazarda istikrarlı bir şekilde yer almasını ve güven, kalite, lezzetle özdeşleşmesini sağlamak için çalışıyoruz. Marka bilinirliğimizi ve gücümüzü artırırken, her yıl zeytinliklerimize ve üretim tesislerimize yatırım yapıyoruz. Bu yıl, markamız için yüksek polifenol ve yüksek meyvemsilik seviyelerine sahip zeytinyağı üretebileceğimiz yeni bir tesis yatırımı gerçekleştirdik. Üretim kalitesi, güven, lezzet ve istikrarlı satış politikamızla her geçen yıl mevcut pazarlarımızda güçleneceğine ve yeni pazarlarda yer alacağına inanıyoruz.
■ Markanızı yeni duyduk, biraz da sizden dinleyebilir miyiz?
Kozoliv aslında yeni bir marka, ama hikayemiz çok eskiye dayanıyor. Biz aile olarak, üç nesildir zeytin çiftçisiyiz ve zeytin ile zeytinyağı işini yıllardır büyük bir tutkuyla yapıyoruz. Bu süre boyunca toprağı, ağaçlarımızı ve bu işin inceliklerini çok yakından tanıdık. Kozoliv, yılların birikimi ve deneyiminin bir sonucu. Amacımız, sahip olduğumuz bilgi ve tecrübeyi kaliteli ürünlerle buluşturup, bu eşsiz lezzetleri daha geniş kitlelere ulaştırmak. Yani markamız yeni olabilir ama arkasındaki emek ve hikaye çok eski.
■ Üç nesildir zeytin çiftçisi olan bir aile olarak bu mirası nasıl yaşattınız? Ve devamlılığı için neler yapıyorsunuz?
Üç nesildir zeytin çiftçisi olan bir aile olarak, zeytin mirasını yaşatmak için hem geleneksel değerlerimizi koruyoruz hem de günümüzün modern tarım yöntemlerini kullanıyoruz. Mevcut ağaçlarımızın bakımını 12 ay boyunca büyük bir özen ve titizlikle yapıyoruz. Bunun için ziraat mühendislerimiz öncülüğünde güçlü bir ekibimiz var. Her bir ağacımızı yakından takip ediyor ve onların sağlıkla büyüyebilmesi için gerekli tüm adımları özenle planlıyoruz.
Geçmişten gelen zeytin mirasımızı gelecek nesillere aktarabilmek için her yıl yeni fidanlar dikmeye devam ediyoruz. Bu sayede, sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek zeytin ağaçlarımızın sayısını artırıyoruz. Son 15 yılda 150 bin yeni zeytin ağacı dikerek toplamda 350 bin ağaca ulaştık. Ayrıca, yüksek rakımlardaki birçok atıl araziyi zeytin ağacı bahçelerine dönüştürerek, bu tür tarıma elverişli ama kullanılmayan arazileri zeytin üretimine kazandırdık. Bu yaklaşımımızla, ülkemize yeni zeytin bahçeleri kazandırıyor ve zeytin mirasımızı kalıcı bir şekilde büyütüyoruz. Zeytin ağaçları çok uzun ömürlüdür; onlara gereken özeni gösterirseniz nesiller boyunca meyve verirler. Biz de hem geçmişten gelen tecrübemizle hem de bugünkü çalışmalarımızla, bu eşsiz mirası geleceğe taşımaya devam edeceğiz.
‘Nefaset’ kelimesi nefis ve kıymetli olan anlamına geliyor
■ Markanız için “Nefaseti Kuzey Ege’den, Nefaseti Kendi Ağaçlarımızdan!” sloganını kullanıyorsunuz, bu cümlenin sizin için anlamı nedir?
‘Nefaset’ kelimesi, ‘nefis ve kıymetli olan’ anlamına gelir. Zeytinyağlarımızı bu denli özel ve kıymetli kılan iki temel unsuru vurguluyoruz. İlk olarak, Kuzey Ege’nin zeytinyağı üretimi için dünyanın en ideal bölgelerinden biri olmasıdır. İkinci olarak, zeytinyağlarımızı yalnızca Kuzey Ege’deki kendi bahçelerimizdeki ağaçlarımızdan üretiyoruz. Üç nesildir zeytin çiftçiliği yapan bir aile olarak, titizlikle yürüttüğümüz üretim süreçlerimizle zeytinin özündeki “nefaseti” koruyarak onu zeytinyağına dönüştürüyoruz. Nefaset” kelimesini seçmemizin nedeni, bu kelimenin tıpkı bizim gibi kuşaklar boyunca hayatımızda yer almasıdır. Bu sözcük, aynı zamanda geleneksel değerlerimize olan bağlılığımızı ifade ediyor.
Türkiye’den dünyaya açılan bir marka olmayı hedefliyoruz
■ Önümüzdeki yıllarda ürünlerinizi nasıl görüyorsunuz? Gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
Amacımız, zeytinyağı kültürünü yaymak, tüketicileri zeytinyağı konusunda bilinçlendirecek kapsamlı bir program oluşturmak ve yenilikçi ürünlerimizle Türkiye’nin dört bir yanına, hatta dünyaya ulaşmak. Şu anda, kendi web sitemiz ve e-ticaret kanalları üzerinden ürünlerimizi tüketicilerimizle buluşturuyor, kısa sürede tüm hedeflediğimiz perakende ve ev dışı tüketim kanallarında yer alarak daha fazla mutfakta yerimizi almak istiyoruz. Tüketicilerimizin beklentileri ve üretim ile inovasyon gücümüzle ürün portföyümüzü genişletmek için çalışıyoruz. Deneyenlerin beğenisini kazanan Naturel Sızma Soğuk Sıkım ve Erken Hasat zeytinyağlarımızın yanı sıra, bu ay doğal siyah ve yeşil zeytinlerimizin satışına başladık. Her geçen gün genişleyen portföyümüzde, yeni yatırımını tamamladığımız yüksek polifenol tesisimizde geliştirilen özel seri zeytinyağlarımız da çok yakında yerini alacak. Bu yenilikçi yaklaşımımız ve tüketici odaklı vizyonumuzla Türkiye’den dünyaya açılan; güven, kalite ve lezzetle anılan bir marka olmayı hedefliyoruz.