DünyaTrump'ın intikam planı! Bazı liderlerden öç almaya geldi

Trump'ın intikam planı! Bazı liderlerden öç almaya geldi

22.02.2025 - 07:13 | Son Güncellenme:

Ukrayna'da yaklaşık 3 yıldır süren savaşın sona erdirilmesi için Rusya ile ABD arasındaki diplomatik temaslar artarken Trump'ın son açıklamaları dünyaya şok etkisi yarattı. Trump'ın bazı liderlerden öç almaya geldiğini belirten Türkiye’nin eski Los Angeles Başkonsolosu Gülru Gezer, ABD Başkanı'nın Avrupa'yı umursamadığını gösterdiğini ifade etti. Akademi Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Fatma Yeşilkuş da Trump'ın popülaritesini artırmayı hedeflediğine dikkat çekti. Zelenskiy'e 'diktatör' diyen ve Avrupa'yı yok sayan ABD Başkanı ne amaçlıyor? İşte detaylar...

Trumpın intikam planı Bazı liderlerden öç almaya geldi

Avrupa'nın güvenliğinden endişe eden Avrupalı devletler geçtiğimiz gün Paris'te katıldıkları olağanüstü zirvede barışın kıta ülkeleri olmadan sağlanamayacağını vurgulayarak, ABD'den Ukrayna için güvenlik garantisi istedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Rusya-Ukrayna Savaşı kapsamındaki müzakerelerde, Avrupalıların güvenlik endişelerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayarak, "Ukrayna'da kalıcı ve sağlam barış istiyoruz." dedi. Fransa Hükümet Sözcüsü Sophie Primas ise artık Avrupa'nın güvenliği konusunda ABD'ye bağlı kalmaması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

TRUMP'IN 'DİKTATÖR' ÇIKIŞI

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i 'diktatör' olarak tanımlaması ve eleştirmesi ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirmeye yönelik ABD-Rusya müzakerelerine AB ülkeleri ve Ukrayna'nın dahil edilmemesi bu ülkelerde tepkiye neden oldu.

Müzakerelere Rusya ile devam edeceğini belirten Trump, "Ukrayna'yı seviyorum ama Zelenskiy berbat bir iş çıkardı. Ülkesi paramparça oldu ve milyonlarca kişi gereksiz yere öldü. Seçim yapmayan bir diktatör olan Zelenskiy, elini çabuk tutsa iyi olur yoksa ülkesini kaybedecek" dedi.

12 Şubat'taki Trump-Putin telefon görüşmesinin ardından ABD ve Rus heyetleri, ikili ilişkileri normalleştirme ve Ukrayna'daki savaşı sonlandırma konularını görüşmek üzere 18 Şubat'ta Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir araya gelmişti. Öte yandan New York Times, Trump yönetiminin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmeye yönelik ABD-Rusya müzakereleri sonucunda ulaşılacak herhangi bir ikili anlaşmanın şartlarını Ukrayna ve Avrupa'ya dayatma planının bulunmadığı kaydedildi.

Haberin Devamı

Trumpın intikam planı Bazı liderlerden öç almaya geldi

ABD'YE 'TİCARET SAVAŞI' RESTİ

Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christophe Lemoine, ABD Başkanı Donald Trump'ın AB ve bazı ülkelere ticarette yeni gümrük vergileri uygulayacağına ilişkin söylemlerinin arttığı dönemde, ABD'nin Avrupa ile ticaret savaşına girmesi halinde kaybedeceği çok şeyin olacağını söyledi.

'AVRUPA'YI UMURSAMADIĞINI GÖSTERDİ'

Trump'ın ilk başkanlık döneminde ve sonrasında Avrupalı liderlerin kendisine yönelik eleştirel tutumunu unutmadığını belirten Türkiye’nin eski Los Angeles Başkonsolosu Gülru Gezer Milliyet.com.tr'ye yaptığı değerlendirmelerde, '2024 Başkanlık seçimleri sürecinde de Avrupa’da bazı siyasetçiler Trump’ın yeniden seçilmesinden duydukları endişeyi gizlemedi. Dolayısıyla Trump seçildikten sonra Avrupa’ya yönelik Avrupa-Atlantik ittifakının ruhuna ters düşen açıklamalarda bulundu. Trump’ın özellikle Ukrayna savaşı bağlamında Rusya’yla doğrudan angajmana girerek Avrupa’yı saf dışı bırakması Avrupa’yı umursamadığını gösterdi ve yaşlı kıtada adeta şok etkisi yarattı.' dedi.

Haberin Devamı

'AVRUPA'DA GÜVENLİK ENDİŞELERİ ARTIYOR'

"Başkan Trump’ın Avrupa’ya yönelik güncel açıklamalarının ve uyguladığı stratejinin, transatlantik ilişkilerde önemli gerilimlere yol açabileceği kanaatindeyim." diyen Akademi Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Fatma Yeşilkuş da Milliyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada, "Çünkü Trump’ın bu tutumu, Avrupa Birliği’ni stratejik olarak yeniden konumlanmaya zorluyor. Özellikle Trump’ın NATO’ya yönelik eleştirileri ve ABD’nin ittifaktaki rolünü azaltma sinyalleri, Avrupa’da güvenlik endişelerini artırıyor. Yanı sıra, Trump’ın Avrupa’ya yönelik gümrük vergisi tehditleri ve korumacı ticaret politikaları, AB ekonomisini olumsuz etkileme potansiyeline sahip." ifadelerini kullandı.

Trump’ın izlediği politikaların AB’nin liberal yaklaşımıyla çeliştiğini söyleyen Dr. Yeşilkuş, "AB; serbest ticaret, çok taraflılık ve uluslararası iş birliğini esas alan liberal bir düzeni savunurken Trump ise “Önce Amerika (America First)” politikasıyla küreselleşmeye karşı çıkarak korumacı ekonomik önlemleri ve tek taraflı bir dış politikayı benimsiyor. Başka bir örnek vermek gerekirse, AB, Paris İklim Anlaşması gibi çevresel girişimlere öncülük ederken, Trump ABD’yi bu anlaşmadan çekerek fosil yakıt üretimini artırmaya yönelik politikalar izliyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Trump’ın bu öngörülemez politikaları, AB’yi kendi savunma ve dış politikalarında daha bağımsız hareket etmeye zorluyor diyebiliriz." açıklamasını yaptı.

Haberin Devamı

GÖZLER 24 ŞUBAT'TAKİ MACRON-TRUMP GÖRÜŞMESİNDE

Trump’ın Rusya yanlısı denilebilecek bir tutum sergilemesinin Avrupa’da derin bir endişe yarattını söyleyen Gezer, bu nedenle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bazı Avrupa ülkelerin liderleri ile AB ve NATO temsilcilerini davet ederek gayrıresmi görüş teatisinde bulunduğunu belirtti. Gezer, 'Avrupa ülkelerinin Ukrayna ve ABD’yle ilişkiler konusunda ortak bir zeminde buluşması şu aşamada zor gözüküyor. Misal, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer Ukrayna’ya asker göndermeye olumlu bakarken Almanya Başbakanı Olaf Scholz bu konuyu konuşmak için çok erken olduğunu düşünüyor. Esasında Avrupa ülkelerinin görüş birliğine varamaması Trump’ın bir ölçüde haklılığını da ortaya koyuyor.

Macron 24 Şubat Pazartesi günü Vaşington’da Trump’la görüşecek. Diplomatik açıdan düşünüldüğünde taraflar ziyaret öncesinde karşı tarafı rencide edecek ya da zor durumda bırakacak açıklamalarda bulunmazlar, ancak Macron Trump’a ciddi bir şekilde yüklendi. Bu çıkış egosu çok yüksek olan Trump’ta nasıl bir etki yaratacak hep birlikte göreceğiz.' açıklamasını yaptı.

Haberin Devamı

FRANSA'NIN MİSİLLEME ÇAĞRISI VE PARİS'TEKİ 'ACİL' TOPLANTI

Dr. Yeşilkuş Avrupa liderlerinin Paris'teki 'acil' toplantısıyla ilgili olarak, "Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ev sahipliğinde gerçekleştirdikleri acil zirvede, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik barış müzakerelerinde Avrupa’nın dışlanma endişesi ve kıtanın savunma kapasitesinin artırılması ele alındı. Ayrıca, Fransa Dışişleri Bakanı aracılığıyla ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına ek vergi uygulama girişimine karşı AB Komisyonu’na harekete geçme çağrısında bulunularak, Trump’ın bu ürünlere %25 gümrük vergisi getirme planına karşılık olarak, Fransa ve Avrupa’nın misilleme adımları atılacağı ifade edildi.

Macron, uzun süredir Avrupa’nın ABD’ye olan güvenini azaltarak daha bağımsız bir savunma politikası izlemesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca Fransa, AB’nin küresel arenada daha bağımsız bir aktör olması gerektiğini vurgulayarak AB’nin ABD’ye karşı kolektif bir duruş sergilemesi, Avrupa’nın dış politika kararlarında daha fazla söz sahibi olma arzusunu ifade ediyor. Netice itibarıyla Trump yönetiminin korumacı politikaları, AB’nin çıkarlarına zarar veriyor.

Dolayısıyla Fransa’nın misilleme çağrısı, AB’nin ekonomik çıkarlarını koruma konusunda kararlılığını gösteriyor. Bu durum aynı zamanda, ABD’nin ticaret savaşları politikalarına karşı küresel ticaret düzenine sahip çıkma çabası olarak da okunabilir. Tabi ki bu gelişmeler, ABD ve AB arasında hem ticari hem de güvenlik alanında gerilimlerin arttığını ve Avrupa’nın kendi başına hareket etme isteğinin güçlendiğini gösteriyor. Ancak, Avrupa’nın askeri ve ekonomik olarak ABD’den tam anlamıyla bağımsız hareket edebilmesi için uzun vadede daha güçlü bir savunma ve sanayi altyapısı oluşturması gerekiyor." dedi.

Trumpın intikam planı Bazı liderlerden öç almaya geldi

'HER ŞEY RUSYA'NIN İSTEDİĞİ GİBİ İLERLİYOR'

Şu anda her şeyin Rusya'nın istediği gibi ilerlediğini belirten Gezer, 'Özü itibarıyla ABD ve Rusya arasında yeniden diyaloğun tesis edilmesinde bir bahis yok, taraflar oturup ikili meseleleri ele alabilir, ancak Ukrayna’ya ilişkin hususlar Ukrayna ve Avrupalılar olmadan görüşülmemeli. Rusya savaşın başından bu yana kendine tek muhatap olarak ABD’yi görüyordu. Trump Yönetimi Ukrayna ve Avrupalıları devre dışı bırakarak Kremlin’e hizmet etmiş oluyor.' ifadelerini kullandı.

TRUMP'IN POPÜLARİTESİNİ ARTIRMA HEDEFİ

Suudi Arabistan’da savaşın diğer tarafı olan Ukrayna’nın masada olmamasında ABD’nin yalnızca Rusya’yı muhatap aldığını gösterdiğini ifade eden Dr. Yeşilkuş, ancak barış müzakerelerinden söz edilebilmesi için tarafların tamamının masada olması gerektiğini söyleyerek, 'Aksi takdirde bir barış masası değil alınan kararların karşı tarafa dayatıldığı bir zorlama masası olduğunu söyleyebiliriz.' dedi.

Dr. Yeşilkuş, "Bu görüşmeyi iki açıdan ele almamız gerekiyor. Birincisi, ABD’nin Rusya’yı muhatap alarak onunla bu süreci yürütme istekliliği. Trump, dış politikada realpolitik yaklaşımı benimsiyor; yani ideolojik kaygılardan çok güç dengesi ve ulusal çıkarları ön planda tutuyor. Rusya ile iş birliği yaparak Çin’e karşı daha güçlü bir pozisyon elde etmeyi hedefliyor. Çünkü ABD, en büyük stratejik rakibi olarak Çin’i görüyor ve Moskova’yı Batı’dan uzaklaştırarak Çin-Rusya yakınlaşmasını kırmayı amaçlıyor diye düşünüyorum. Bununla birlikte Trump, ABD’deki seçmen tabanında “Amerika’nın savaşlardan çekilmesi” talebini karşılayarak popülaritesini artırmayı hedefliyor. Özellikle muhafazakâr ve izolasyonist eğilimleri güçlü olan seçmen kitlesi, dış müdahalelerden ve askeri harcamalardan kaçınılmasını destekliyor. Trump, Ukrayna’ya destek vermenin ABD vergi mükelleflerinin çıkarlarına zarar verdiğini vurgulayarak bu tabanı mobilize etmeye çalışıyor. Trump ayrıca ABD’nin küresel polis rolünden çekilmesini ve daha çok ekonomik rekabete odaklanmasını savunuyor. Bu nedenle, bölgesel güçlerle iş birliği yaparak çok kutuplu bir dünya düzenine geçişi hızlandırmak istiyor.

Bu görüşmelerin ardındaki ikinci dinamik ise bu masanın neden Riyad’da toplanıldığı... Suudi Arabistan hem Rusya hem de ABD ile güçlü ekonomik ve diplomatik ilişkilere sahip olup, görece tarafsız bir konumda yer alıyor. Bununla birlikte Trump, başkanlığı döneminde Suudi Arabistan ile yakın ilişkiler kurmuş ve milyarlarca dolarlık silah satışları gerçekleştirmişti. Bu görüşmeleri Riyad’da yaparak ABD-Suudi ittifakını pekiştirmeyi ve Biden yönetimiyle bozulan ilişkileri onarmayı amaçlıyor diye düşünüyorum. Ayrıca, Suudi Arabistan’da yapılan bu görüşmeler, Batı’nın merkezde olmadığı bir uluslararası düzenin habercisi olarak da okunabilir." açıklamalarını yaptı.

Trumpın intikam planı Bazı liderlerden öç almaya geldi

'TRUMP GİTMESİNİ İSTİYOR'

Trump’ın Zelenskiy hakkındaki açıklamalarını diplomatik nezaket sınırlarını fazlasıyla aştığını söyleyen Gezer, bu sözlerin uygunsuz ve hakarete varan ifadeler olduğunu ifade etti.

'Trump’ın özellikle sosyal medya üzerinden paylaştığı son mesaj Rusya yetkililerinden gelen açıklamalardan da öteye gidiyor.' diyen Gezer, 'Trump, Zelenskiy’i ‘ABD’nin kaynaklarını sömürdüğü’ gerekçesiyle sevmiyor ve muhtemelen gitmesini istiyor. Ancak Zelenskiy’in gitmesi durumu ne derece değiştirir bilinmez, zira Ukraynalılar üç yıl boyunca yüzbinlerce kayıp verdikten sonra kendilerine dışarıdan ateşkes/barış şartlarının dikte edilmesine izin verecek mi? yoksa sonuna kadar savaşacak mı? Burada tabii Avrupalıların tutumu da önemli olacaktır.' dedi.

UKRAYNA VE AVRUPA PLANI: SERT POLİTİKA İZLEYECEK

'Trump’ın Zelenski’yi seçim yapmamakla suçlaması, onu “diktatör” olarak nitelendirmesi ve Ukrayna’ya yapılan mali yardımları eleştirmesi, ABD ile Avrupa müttefikleri arasında görüş ayrılıklarına sebebiyet verecektir. Diğer taraftan, Rus yetkililer, Trump’ın Ukrayna’ya yönelik eleştirilerinin Moskova’nın bakış açısı ile uyumlu olduğunu ifade etmiştir.' diyen Dr. Yeşilkuş, 'Bu durum, ABD’nin Ukrayna’ya artık destek vermeyeceğini göstermekle birlikte, Rusya’nın bölgedeki etkisini artırma çabalarını teşvik edebileceğini de gözler önüne seriyor. Kaldı ki Trump’ın diğer açıklamalarını incelediğimizde, Ukrayna’nın 2014 öncesi topraklarına dönmesinin ve Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasının mümkün olamayacağı, Ukrayna’nın 500 milyar dolar değerinde toprak elementini ABD’ye vermesi gerektiği gibi beyanlarda da Trump’ın hem Ukrayna hem de Avrupa’ya yönelik sert bir politika izleyeceğini bizlere gösteriyor. Özellikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne dair yaptığı yorumlar, sadece Kiev’in egemenliğini zayıflatmakla kalmayıp, Avrupa’nın güvenlik mimarisine yönelik ciddi bir meydan okuma anlamına gelmektedir.' ifadelerini kullandı.

Trumpın intikam planı Bazı liderlerden öç almaya geldi

'TRUMP DÜNYADAKİ BAZI LİDERLERDEN ADETA ÖÇ ALMAYA GELDİ'

Trump'ın başkanlık dönemine dikkat çeken Gezer önümüzdeki 4 yılın gerçekten çok hareketli geçeceğine söyledi ve ekledi; 'Bunu olumlu anlamda söylemiyorum. İlk döneminde Trump hem acemiydi hem de kendi kabinesi içerisinde onu sürekli kontrol altında tutmaya çalışan insanlar vardı. Ancak şu anda Trump kendisine tam anlamıyla biat eden bir ekip oluşturdu ve sadece ABD’deki bazı siyasi/ekonomik aktörlerden değil aynı zamanda dünyadaki bazı liderlerden adeta öç almaya geldi.

ABD BAŞKANI İÇİN TEK DOĞRU...

Bir de tabii Trump’ın ilk döneminde dünyada savaşlar yoktu. Trump’ın ‘barış’tan anladığının çok farklı olduğunu hem Gazze’ye hem de Ukrayna’ya yönelik açıklamalarından gördük. Kuralsızlığın hoş görüldüğü, uluslararası sistemin temellerinin sarsıldığı bir dönemden geçiyoruz. Trump için tek doğru kendi bildiği doğrular. Dolayısıyla Trump’ın başkanlığı boyunca dünya daha istikrarlı bir hale gelir mi ciddi endişelerim var.'

'TRUMP'A KİM DUR DİYECEK?' SORUSUNU SIKLIKLA SORACAĞIZ'

Dr. Yeşilkuş ise sözlerini şöyle tamamladı; Açıkçası Trump tanımadığımız bir başkan değildi. Başkan seçilmeden önce de Trump’ın politikalarının dengeleri değiştirebileceğini her defasında dile getirmekteydim. Adaylık sürecinde “savaşları bitireceğim” söyleminin, tarafların taleplerinin dinlendiği bir politika ile olamayabileceğini; özellikle İsrail’in Gazze’de yapmış olduğu katliam özelinde İsrail lehine bir strateji izleyeceğini ifade etmiştim. Ancak Trump’ın Gazze’yi bir emlak kentine çevirme yönündeki açıklamalarını dinlediğimde, bu kadarını ben de beklemiyordum. Biz “İsrail’e kim dur diyecek?” sorusunun cevabını ararken sanırım artık “Trump’a kim dur diyecek?” sorusunu sıklıkla soracağız diye düşünüyorum. Bu süreç içerisinde de Türkiye her daim uluslararası topluma çağrısını yapmakta ve mazlumların yanında olmaya devam edeceğini açıkça vurgulamaktadır. Türkiye’nin bu duruşu, yalnızca diplomatik bir söylemden ibaret değil, aynı zamanda fiili adımlarla da kendisini göstermektedir. Ankara, Filistin meselesini her platformda gündeme taşıyarak, uluslararası hukukun ihlallerine karşı güçlü bir direnç göstermeye devam edecektir.