24.05.2022 - 16:19 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr BBC Türkçe
Japonya Savunma Bakanlığı, ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya liderlerinin bir araya geldiği Quad Zirvesi devam ederken Rusya ve Çin savaş uçaklarının Japon hava sahasının dibine kadar sokulduklarını duyurdu.
ABD Başkanı Joe Biden, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Japonya Başbakanı Fumido Kişida ve Avustralya'nın çiçeği burnundaki başbakanı Anthony Albanese, başkent Tokyo'daki Kantei Sarayı'nda bir araya geldi. Liderlerin ele aldığı başlıklar arasında, Pekin yönetimiyle ciddi bir anlaşmazlık konusu olan Güney Çin Denizi'nin güvenliği de vardı.
Joe Biden, Japonya'da bir gün önce doğrudan Çin'i hedef alarak Tayvan'a bir saldırı durumunda askeri müdahalede bulunacaklarını açıkladı. Basın toplantısında bir gazetecinin "Çin, istila ederse ABD Tayvan'ı askeri olarak korur mu?" sorusuna yanıt veren ABD Başkanı Biden, "Evet. Verdiğimiz taahhüt bu" deyip ekledi:
"Biz, tek bir Çin olmasını kabul ettik. Ä°mzamızı attık ve bunun gereÄŸi olan bütün anlaÅŸmaları kabul ettik. Fakat (Tayvan'ın) güç kullanılarak alınması, bu olacak ÅŸey deÄŸil. Bu, bölgede tüm dengelerini bozar ve Ukrayna'da olanlara benzer ÅŸeyler yaÅŸanır."Â
ABD Başkanı, Putin'in Ukrayna'yı işgalinin faturasını ağır ödemesinin, Çin'e Tayvan'ı işgal ederse nelerle karşılaşabileceğini göstermesi açısından da önemli olduğunu vurguladı.
Joe Biden'ın açıklamaları, mevcut tabloda Tayvan'a verilen en güçlü resmi destek olarak kayıtlara geçti. Associated Press ise, ABD'de ilk defa yönetimin Tayvan'ın olası işgal halinde askeri olarak korunacağına dair bu şekilde bir açıklama yaptığına dikkat çekti.
Pekin yönetimi, Biden'ın sözlerinden dakikalar sonra Pazartesi günü ABD'ye çok sert yanıt verdi, Çin'in Tayvan üstündeki ulusal çıkarlarını savunmaya hazır olduğunu duyurdu.
Resmi açıklamada, "Hiç kimse Çin halkının ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü savunma konusundaki kararlılığını, iradesini ve dirayetini küçümsememelidir" denildi.
Şimşek yüklü bulutların çarpışmasından bir gün sonra ise bu kez Çin ve müttefiki Rusya, ABD ve bölgesel müttefiklerine stratejik füzeler taşıyan jetlerle gözdağı verdi.
Japonya Savunma Bakanlığı, ABD, Hindistan, Avustralya ve Japonya liderlerinin bölgesel güvenlik konularını müzakere ederken iki ülkeye ait savaş uçaklarının Japon Denizi ve Doğu Çin Denizi üstünde uçtuklarını açıkladı.
Japon Savunma Bakanı Nobuo Kishi, jetlerin uçuşundan ciddi endişe duyduklarını ifade ederek "İki Çin bombardıman uçağı iki Rus savaş uçağına Japon Denizi üstünde katıldı, birlikte Doğu Çin Denizi'ne uçtular" dedi.
Daha sonra iki Çin jetinin yerine yeni ikisinin geçtiğini kaydeden Japon Bakan, savaş uçaklarının bir sonraki güzergahının Pasifik Okyanusu olduğunu aktardı.
Rus ve Çin jetlerinin radarda görünmesiyle Japon savaş uçakları havalandı.
Japon Bakan Kishi, ayrıca bir Rus casus uçağının ise Noto Yarımadası'ndaki Hokkaido'nun kuzeyinde tespit edildiğini bildirdi.
Güney Kore de Çin ve Rus bombardıman jetlerine karşı savaş uçaklarına kalkış emri verdi. Güney Kore, en az dört Çin ve dört Rusya savaş uçağının Hava Savunma Sahası'na girdiğini kaydediyor.
Güney Kore haber ajansı Yonhap, 'Çok sayıda Rus ve Çin savaş uçağı habersiz hava sahasına girdi' başlığıyla gelişmeyi duyurdu.
Japonya'nın açıklamasından dakikalar sonra Rusya gelişmeyi doğruladı. Rusya Savunma Bakanlığı, uzun menzilli bombardıman uçakları Tu-95MS'lerin Çin ordusuna ait Hun-6K stratejik bombardıman uçaklarıyla birlikte tatbikat yaptığını açıkladı.
Moskova, stratejik füze taşıyabilen Tu-95'lerin yaklaşık 13 saat boyunca havada kaldığını duyurdu.
Açıklamaya göre, bombardıman jetlerine Rus Su-30 savaş uçakları eşlik etti. Rus ordu televizyonu Zvezda, tatbikatın görüntülerini yayınladı.
Rus ordusu ayrıca, Güney Kore'ye ait F-2 ve Japonya Hava Kuvvetleri'ne ait F-15 jetlerinin de belirli bir süre filonun yanında uçtuğunu belirtiyor.
Rusya'dan hemen sonra bir açıklama da Çin yayınladı. Çin Savunma Bakanlığı, tatbikatın iki ülke arasındaki geleneksel askeri işbirliği planının bir parçası olduğunu vurguladı.
Rus ve Çin savaş uçakları, Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgalinden bu yana ilk kez birlikte tatbikata girişti.
Şi Jinping ve Putin'in bombardıman jetlerini Japonya kıyılarına göndermesini değerlendiren ABD'li üst düzey bir yetkili, söz konusu uçuşun iki ülke arasındaki işbirliğinin derinliğini gösterdiğini söyledi. Yetkili, "Bunun, Çin'in askeri işbirliği de dahil olmak üzere, Rusya ile yakın işbirliğine girmeye istekli olduğunu gösterdiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı ve bu tür eylemlerin önceden planlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Â
Söz konusu kişi, "Çin Rusya'dan uzaklaşmıyor. Bunun yerine, tatbikat Rusya batısıyla savaşırken, Çin'in Rusya'nın doğusunu savunmasına yardım etmeye hazır olduğunu gösteriyor" dedi.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline destek veren süpergüç Çin'in Tayvan'a saldırıp saldırmayacağı günlerce konuşuldu. Tayvan'ın bağımsızlığını kabul etmeyen Çin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimini kınamayan en büyük ülke. Dahası, savaşın ilk günlerinde Rusya'nın hamlesinden cesaret alan bazı Çinli milliyetçiler, sosyal medyada 'Tayvan'ı geri alma zamanı' gibi şeyler yazdı.
ABD Başkanı Biden, işgalin ilk haftalarında Çinli mevkidaşı Şi Jinping'le görüştü, Pekin'in Moskova'ya destek vermesi halinde bu adımın sonuçları olacağı uyarısını yaptı.
Çin ise Nisan ayında ise ABD ve Pasifik'teki müttefiklerini alarma geçiren bir anlaşma imzaladı. Çin ve Solomon Adaları, imzaladıkları güvenlik anlaşmasını dünyaya duyurdular. Solomon Adaları, ABD toprağı Guam Adası ile Avustralya arasında kalıyor.
Çin Dışişleri Bakanı, hafta içinde Solomon Adaları'nı ziyaret edecek.
Basına sızan anlaşmanın taslağına göre, Çin Solomon Adaları'na asker gönderebilir ve gelecekte bir donanma üssü kurması mümkün olabilir. Solomon Adaları'nın güney komşusu Avustralya, ABD ve İngiltere'nin Pasifik'teki en büyük partneri konumunda.
Rus ordusunun Ukrayna'ya saldırıya geçmesinden kısa süre önce, Rusya ve Çin liderleri bir aradaydı. Vladimir Putin ve Şi Jinping, 2022 Kış Olimpiyatları'nın arefesinde 'kapsamlı' ve 'limitsiz' bir işbirliği anlaşması yapıp, küresel düzende 'yeni bir çağ' ilan ettiler.
BBC Çince editörü Howard Zhang'ın haberine göre, anlaşmada birbirlerine destek sözü verdiler ve NATO'nun daha da genişlemesine ve yeni bölgesel ittifakların kurulmasına karşı olduklarını duyurdular. Bu tutum, Washington'ın Çin'in daha iddialı tutumuna karşı bir Endo-Pasifik ittifakı oluşturma çabalarına örtülü bir göndermeydi.
Dünya, kısa bir süre sonra bu 'yeni çağın' ne anlama geldiğini gördü. Anlaşmanın imzalanmasından sadece birkaç hafta, Pekin Kış Olimpiyatları'nın kapanış töreninden dört gün sonra, Putin'in tankları Ukrayna'ya girdi.
Rus paraşütçüler Kiev yakınlarına inerken, bir Çin uçak gemisi Tayvan Boğazı'nda seyrediyordu. Putin ve Şi kısa bir süreliğine hükümran göründüler. Dünya, şoke olmuş ve inanamayan bir halde olanları izledi.
Şimdiyse, Putin'in savaş makinesi tekler ve Rus ekonomisi uluslararası ambargolardan darbe yerken, Şi'nin planları da iyi gitmiyor gibi görünüyor.
Uzmanlar Pekin'in Rusya yanlısı söyleminden uzaklaşmasını, Tayvan konusundaki söylemini yumuşatmasını, radikal ekonomi politikalarından geri adım atmasını ve ülke genelinde süren Covid kapanmalarını, Devlet Başkanı Şi için büyük siyasi yenilgiler olarak görüyor.
Şi'nin, bu sonbaharda 20. Çin Komünist Partisi Kongresi'nde üçüncü kez devlet başkanlığına getirilmesi bekleniyor. Uzun süredir Çin'i izleyen Eski Avustralya Başbakanı ve Asya Topluluğu Başkanı Kevin Rudd, birçok kez Şi'nin 2020'ler boyunca ve 2030'ların başları boyunca Çin'in lideri, bazı uzmanlara göre de 'ömür boyu devlet başkanı' olarak kalmaya kararlı olduğunu söylüyor.
Ancak tarihi perspektiften bakacak olursak, süregiden siyasi yenilgiler otokratik liderler için pek iyi haber değil.
Freeman Chair Çin Araştırmaları'ndan June Blanchette, Foreign Policy dergisindeki yazısına, Pekin'in Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden önceden haberi olup olmadığından bağımsız olarak, Şi'nin işgalden günler önce Putin ile 'limitsiz' ortaklığa girmesinin 'iktidarda geçirdiği yaklaşık 10 yıldaki en büyük dış politika fiyaskosu' diye tanımladı. Bu tespit, Çin'in içindeki bazı kişilerde, hatta resmi çevrelerde bile yankı buldu.
Yönetici elitlere karşı nadiren görülen bir karşı çıkışla, hükümetle bağlantılı akademisyen Hu Wei hem Çince hem de İngilizce yazdığı yazıda, Pekin'e Rusya yanlısı politikasını gözden geçirme çağrısı yaptı.
Yazıda, Çin liderini doÄŸrudan eleÅŸtirmekten kaçınılsa ve sadece Çin'in ulusal çıkarları argümanı perspektifinden bakılsa da, internet sitesi derhal bloke edildi. Ancak yazıya Çin dışından hala eriÅŸilebiliyor.Â