08.08.2024 - 07:22 | Son Güncellenme:
İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgal ettiği savaşta 307'inci gün, İran ve bölgesel müttefikleriyle tüm Orta Doğu'ya yayılacak bir savaş korkusu tırmanıyor. Bölgedeki bütün gelişmeleri canlı blog sayfasına taşıyoruz.
İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri, Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye suikastı nedeniyle düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları düzeyinde gerçekleşen olağanüstü toplantıya katıldı. Bakıri, toplantıda yaptığı konuşmada İsrail'in Batılı ülkeler ve ABD yönetiminden aldığı destekle Filistin'e ve İslam dünyasına saldırdığını belirterek, Birleşmiş Milletler'in (BM) İsrail'in saldırganlığını önlemede başarısız olduğunu söyledi. Bakıri, ”İsrail'in Tahran'da misafirimiz olan Hamas lideri Haniye'yi suikast sonucu şehit etmesi, siyonist rejimin temeli ve varlığının terör, cinayet, saldırı, barışın ihlali, bölgede güvensizlik ve istikrarsızlık oluşturma ve soykırım üzerine kurulu olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu alçakça terör saldırısı, İran İslam Cumhuriyeti'nin ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik açık bir saldırı, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit ve uluslararası hukukun temel ilkeleri ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın ağır bir ihlalidir” ifadelerini kullandı.
“İsrail rejiminin saldırılarına karşılık vermekten başka seçeneğimiz yok”
BM'yi İsrail karşısında sorumluluk almaya çağıran Bakıri, “Birleşmiş Milletler'in siyonist rejim karşısındaki etkisizliği nedeniyle İsrail rejiminin saldırılarına karşılık vermekten başka seçeneğimiz yok” dedi.
ABD'yi İsrail'e destek vermekle suçlayan Bakıri, Haniye suikastında ABD rolünün görmezden gelinemeyeceğini belirterek, “Biz, birçok kez İsrail'in bölgede bir tehdit oluşturduğu konusunda uyarılarda bulunduk. Siyonist rejimin ülkemizi hedef alan tüm saldırılarına bölgesel gerilime neden olmayacak şekilde karşılık verdik” dedi.
İsrail'in İran'ı hedef alan saldırılarını engellemek için İsrail'e karşılık verecekleri mesajını veren Bakıri, uygun bir zaman ve mekanda gereken karşılığı vereceklerini söyledi.
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki sınır hattına yönelik saldırıları devam ediyor. Lübnan'ın güneyindeki Kefr Kila bölgesine düzenlenen saldırı sonrası bölgeden yoğun dumanlar yükseldi.
Türkiye'nin, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik başvurusuyla ilgili olarak Türkiye'den peş peşe açıklamalar geldi.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ: İsrail'in Uluslararası Adalet Divanında (UAD) soykırım suçuyla yargılandığı davaya müdahil olmak üzere TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı İsmail Emrah Karayel, Anayasa Komisyonu Üyesi Cahit Özkan'dan oluşan heyetimiz başvurusunu yapmıştır.
Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanına yapmış olduğu bu başvuru, Filistin davasının geleceği açısından somut ve tarihi bir adım olmuştur. İsrail'in, soykırım suçu için uluslararası mahkemelerde yargılanması, Netanyahu ve çetesinin işlediği suçlar karşısında hak ettiği en ağır cezayı alması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Millî davamız olarak gördüğümüz Filistin davasını her platformda savunmaya, başkenti Kudüs olan özgür Filistin devleti kurulana kadar tüm insanlık cephesiyle birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN: İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurumuzu Uluslararası Adalet Divanı'na az önce sunduk. İşlediği suçların cezasız kalmasından cesaret alan İsrail, her geçen gün daha fazla masum Filistinliyi öldürüyor. Soykırımı durdurmak için uluslararası toplum üzerine düşeni yapmalı; İsrail ve destekçileri üzerinde gerekli baskıyı kurmalıdır. Türkiye, bu yolda elinden gelen her türlü gayreti gösterecektir." dedi.
AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÖMER ÇELİK: Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanına yapmış olduğu bu başvuru, tüm insanlık adına ve insani değerleri barbarlık karşısında savunmak içindir. Çağdaş nazilerin vahşetlerine karşı insanlık adına atılmış güçlü bir adımdır. Netanyahu ve soykırım şebekesinin insanlığa karşı işlediği suçların, insani değerler adına mahkum edilmesi için çalışmayı sürdürüyoruz.
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik beyanını Divan'a sundu.
Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi ve TBMM Milletvekillerinden oluşan heyet, Türkiye’nin müdahillik beyanını bugün UAD Yazmanlığına iletti.
Türkiye böylece Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya’nın ardından UAD'deki Güney Afrika-İsrail arasındaki soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke oldu.
Başkent Beyrut'tan bildiren Al Jazeera muhabiri Adam Muro, İsrail savaş uçaklarının Lübnan semalarında en az iki kez sonik patlamaya yol açtığını bildirdi.
Jetlerin ses duvarını aşmasının Beyrut'ta yankılandığını aktaran Muro, Salı günü de İsrail ordusunun benzer hamlelerde bulunduğunu hatırlattı. Öyle ki, Beyrut sakinleri şimdiye kadar duydukları en gürültülü sesi duydu ve birçok kişi gerçekten bomba atıldığını düşündü.
Lübnan'ın güneyinde, İsrail sınırında gerçekleşen hava saldırısında ise en az bir kişi hayatını kaybetti.
Yetkililer, İsrail savaş uçaklarının Caya kasabasını vurduğunu ve dört kişinin de yaralandığını aktardı.
Alman havayolu şirketi, 13 Ağustos tarihine kadar uçaklarının İran ve Irak hava sahasına girmeyeceğini duyurdu.
Kararın bölgede artan tansiyon nedeniyle alındığını belirten Lufthansa, Beyrut, Tel Aviv, Tahran, Amman ve Erbil uçuşlarını da söz konusu tarihe kadar askıya alındığını belirtti.
Almanya Dışişleri Bakanlığı ise bugün yaptığı açıklamada Lübnan'daki vatandaşlarından bir tahliye operasyonunu beklemeden ülkeden ayrılmaları çağrısında bulundu.
Berlin yönetimi, vatandaşlarından Lübnan'ı derhal terk etmelerini isteyip Türkiye üzerinden veya yüksek fiyatlarla uçuş olsa bile ülkeden çıkmaları için çağrısını yaptı.
Filistinli yetkililer, İsrail ordusunun son 24 saatteki saldırılarında 110 Gazze sakininin daha yaşamını yitirdiğini açıkladı. Böylece işgal ordusunun katliamında can verenlerin sayısı 39 bin 677'ye çıktı.
Katliamın kurbanlarının üçte ikisinden fazlası, çocuklar ve kadınlar.
Güney Afrika, Birleşmiş Milletler'in en üst yargı organı Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e dava açtı. 2023'ün son günlerinde açılan davada, İsrail Gazze Şeridi'ndeki işgalde Soykırım Sözleşmesi'ni (Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi) ihlal etmekle suçlanıyor.
Uluslararası Adalet Divanı, Ocak ayından bu yana verdiği üç ayrı ara kararda, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılara derhal son vermesi gerektiğine hükmetti. İsrail hükümeti ise BM mahkemesinin aldığı ara kararlara uymayacağını açıkladı.
Türkiye, 1 Mayıs tarihinde davaya müdahil olacağını dünyaya ilan etti. Ankara, bugün soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunacak. Türkiye, Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya’nın ardından davaya müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke olacak.
Devletler, Uluslararası Adalet Divanı'nda açılmış bir davaya iki madde üzerinden müdahil olabiliyor. Bunlardan ilki, Uluslararası Adalet Divanı Statüsü'nün 62'nci maddesinde yer alan "Bir devlet, bir uyuşmazlıkta kendisi bakımından hukuksal nitelikte bir çıkarın söz konusu olduğunu görürse, davaya katılmak amacıyla Divan'a başvurabilir" hükmü. Mahkeme, 62'nci madde kapsamındaki müdahilliklerde, müdahil devletlere uyuşmazlığın esasına ilişkin somut olayla ilgili yorum ve beyanlarda bulunma, duruşmalara katılma, yazılı ve sözlü beyan ve taleplerde bulunma gibi haklar veriyor.
İkinci yol ise, Uluslararası Adalet Divanı'nın 63'üncü maddesi. Bu maddeyle uyuşmazlık konusu olan anlaşmanın, söz konusu dava özelinde Soykırım Sözleşmesi'nin, nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin genel beyanda bulunma imkanı getiriliyor. Bu maddedeki müdahillik hakkının kullanıldığına ilişkin bildirim uygun görülürse, Divan'ın o davanın kararında yaptığı yorum müdahil devlet için de aynı derecede bağlayıcı oluyor.
Türkiye'nin başvurusunun 63'üncü madde üzerinden yapacağı, 62'nci madde üzerinden müdahil olma hakkını ise saklı tuttuğu bildiriliyor.
Uluslararası medya, bugün öğle saatlerinde gerçekleşecek resmi başvuru öncesi Türkiye'nin hamlesini sayfalarına taşıdı. Amerikan Associated Press haber ajansı, 'Türkiye, Birleşmiş Milletler mahkemesinde İsrail'e karşı açıklan soykırım davasına katılmak için resmi başvuruda bulunuyor' başlığıyla gelişmeyi dünyaya aktardı. Ajans, onuncu ayı çoktan dolan savaş boyunca Türkiye ve İsrail arasındaki gerilimleri hatırlattı, Ankara'nın ticari ambargosunun yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sert eleştirilerde bulunduğunu bildirdi.
Amerikan Washington Post gazetesi, AP'nin Türkiye haberini sayfasına taşıyan yayın organları arasında.
Al Jazeera canlı blog sayfasında 'Türkiye, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'ndaki soykırım davasına katılmak için başvuruyor' başlığını attı.
Ankara'nın adımı Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Yemen, Hindistan ve Yunanistan basınında da yer buldu.
İsrail'de yayımlanan Jerusalem Post gazetesi, bir Türk diplomatik kaynağın "Türkiye'nin müdahalesi uluslararası toplumu Gazze'deki insani krizi tanımaya ve ele almaya zorlayacak" dediğini yazdı.
Maariv gazetesi 'son dakika' koduyla girdiği haberde Türkiye'nin başvurusunun bugün gerçekleşeceğini okurlarına duyurdu, tıpkı Jerusalem Post gibi Türk diplomatik kaynağın sözlerine yer verdi.
Haaretz gazetesi de Türkiye'nin adımını canlı blog sayfasında okurlarına sundu.
Türkiye'nin müdahillik metninin hafta bitmeden Uluslararası Adalet Divanı'nın internet sitesinden erişime açılması bekleniyor.
Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde olan Uluslararası Adalet Divanı, BM'nin başlıca yargı organı. Uluslararası Adalet Divanı, BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi tarafından seçilen 15 yargıçtan oluşuyor.
Mahkeme, BM üyesi ülkeler arasındaki sorunlarda yasal olarak bağlayıcı kararlar alabiliyor. Ancak mahkemenin bu kararların uygulanmasını sağlamaya yönelik mekanizmaları sınırlı.
Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika'nın davada görüş sunması için son tarihi 28 Ekim 2024, İsrail'in karşı görüş sunması için ise 28 Temmuz 2025 olarak belirledi. Davanın uzun yıllar sürmesi bekleniyor.
Video kaydında, gözaltı merkezindeki askerlerin işkenceyi gizlemek için kalkanları kullandığı görüldü.
31 Temmuz akşamından bu yana vatandaşlarının Lübnan ve İsrail'e gitmemeleri ya da söz konusu iki ülkeden ayrılmasını isteyen ülkelerin listesi uzuyor.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 20'yi aşkın ülke, vatandaşlarına mümkün olan en kısa sürede Lübnan'dan ayrılmalarını tavsiye etti.
Pakistan da bugün vatandaşlarına Lübnan'ı terk etmeleri çağrısı yaptı. İslamabad yönetimi ayrıca tüm Pakistanlıların bir sonraki duyuruya kadar Lübnan'a seyahat etmekten kaçınmalarını istedi.
Lübnan için benzer uyarıyı yapan Japonya, bugün vatandaşlarından İsrail'e seyahat etmemelerini isteyen yeni bir uyarı yayınladı.
Kanada, İsrail'de görev yapan diplomatların ailelerini savaş nedeniyle Ürdün'e taşıyor.
Ynet internet sitesi, muhtemel bir İran saldırısı ve kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle söz konusu kararın alındığını yazdı.
Kanada, İsrail Dışişleri Bakanlığı'na diplomat ailelerinin tahliyesine dair bilgi verdi.
Amerikan Washington Post gazetesi, 31 Temmuz tarihinde İran'ın başkenti Tahran'da gerçekleşen İsmail Haniye suikastını İsraillilerin ilk kez kabul ettiklerini aktarıyor.
Habere göre, Tel Aviv yönetimi suikastın hemen ardından ABD'lilere saldırının arkasında olduklarını söyledi.
Haberini Beyaz Saray'daki kaynaklarına dayandıran Washington Post, Biden yönetimi yetkililerin aylardır devam eden ateşkes çabalarını alt üst edebileceği endişesiyle suikast haberine çok öfkelendi.
Gazete ayrıca, Beyaz Saray'ın İsraillilerin kendilerine suikasttan önce bilgi vermemesi nedeniyle de kızgın olduğunu yazdı.
Hamas'ın Tahran'da suikasta uğrayan siyasi büro şefi İsmail Haniye'nin kimi seçeceği günlerdir merakla bekleniyordu. Filistinli grup kararını Salı akşamı dünyaya ilan etti, İsrail tarafından 10 aydır her yerde aranan Yahya Sinvar Hamas'ın yeni lideri oldu.
7 Ekim baskınının beyni olarak görülen 61 yaşındaki Sinvar'ın Hamas'ın en tepesine çıkması, beklendiği gibi İsrail'de şok dalgaları yaydı. Çünkü, İsrail ordusu 306'ıncı gününe giren savaşta 'gölgelerin lideri' olarak bilinen Yahya Sinvar'a dair bir ipucu bile bulamadı. Tünelden geçerken çekilmiş 'flu' bir görüntü dışında Sinvar'a ait hiçbir kanıt yok, elektronik takipten sahadaki ajanlara kadar İsraillilerin Filistinli lideri bulma çabası hezimetle sonuçlandı.
İsrail devlet televizyonu KAN'ın muhabiri Roi Kais, Haniye suikastından bir hafta sonra Sinvar'ın siyasi büro başkanlığına getirilmesini 'sürpriz' olarak niteledi, kararın İsrail'in peşine düştüğü Yahya Sinvar'ın hayatta olduğunu gösterdiğini vurguladı. Yanı sıra muhabir Kais, Sinvar'ın Hamas'ın liderliğine yükselmesinin Tel Aviv'e bir mesaj olduğunu kaydetti.
Haaretz gazetesindeki analizde ise Sinvar atamasının İsrail'in yanı sıra ABD'ye, ateşkes müzakerecilerine ve Filistin halkına bir mesaj olduğu yorumu vardı.
İsrail televizyonu Kanal 12'nin Orta Doğu analisti Ehud Yaari, "Sinvar'ın getirilmesi, onun Hamas içindeki konumunu teyit eden bir anlam taşıyor" cümlesini kurdu.
İsrail'le 8 Ekim tarihinden bu yana çatışan Hizbullah ise, yaptığı açıklamada Sinvar'ın Hamas'ın liderliğine seçilmesinin İsrail'in başarısız olduğunu gösterdiğini belirtti.
Al Jazeera analisti Mervan Bişara, 'Hamas neden Sinvar'ı lider olarak seçti?' sorusunu sordu. Bişara'ya göre, 61 yaşındaki Sinvar Gazze Şeridi'ndeki tünellerde saklanırken büyük bir sorumlulukla karşı karşıya.
İsmail Haniye'nin suikasta uğradığı Devrim Muhafızları'na ait bina.
2017 yılından Ekim 2023'e kadar Yahya Sinvar'ın Gazze'yi yönettiğini hatırlatan Al Jazeera analisti, Filistinlilerin yeni lider seçimiyle Haniye suikastına bir tepki koyduğunu, Sinvar'ın bugün Filistinliler arasında daha popüler olduğu yorumunu yaptı.
Al Jazeera muhabiri Hamdah Salhut ise, Sinvar'ın Hamas'ın yeni baş müzakerecisi olmasıyla İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu üzerinde yeni bir baskı ortaya çıktığını bildiriyor. Salhut, İsrail hapishanelerinde yaklaşık çeyrek asır tutulmuş Sinvar'ın Hamas'ın en tepesine getirilmesini 'sürpriz' olarak tanımladı.
Yahya Sinvar'ın Hamas'ın başına geçmesi, dünya medyasında da ilk sayfadan veriliyor. İngiliz The Guardian, 'Hamas 7 Ekim saldırılarının mimarı Yahya Sinvar'ı yeni lideri olarak seçti' başlıklı haberinde Filistinli liderinin atanmasının İran'ın resmi medya kanallarında duyurulduğunu öne çıkardı.
The Times gazetesi 'Hamas yeni lider olarak Yahya Sinvar'ı tayin etti' başlığını tercih etti, 61 yaşındaki Sinvar'ın İsrail'in en çok arananlar listesinin en üst sırasında yer aldığını kaydetti.
The Telegraph '7 Ekim saldırılarının beyni Hamas'ın kontrolünü devralıyor' başlığıyla okuyucularının karşısına çıktı.
The Economist'in ilk sayfasında 'Hamas'ın Yahya Sinvar'ı lider olarak seçmesiyle ateşkes daha düşük ihtimal' başlığı var.
Amerikan New York Times gazetesi 'Hamas 7 Ekim saldırılarının mimarını yeni siyasi lideri olarak seçti' derken, Washington Post 'Sinvar siyasi lider Haniye'nin yerini alıyor ve gücünü sağlamlaştırıyor' başlığını tercih etti. Post, Yahya Sinvar'ın yükselişinin Hamas'ın en önemli lideri olarak rolünü pekiştirdiği yorumunu yaptı.
Wall Street Journal 'Hamas'ın Gazze şefi Yahya Sinvar, öldürülen siyasi liderin yerine geçiyor' dedi.