17.02.2024 - 15:31 | Son Güncellenme:
İsrail'in Gazze'yi yerle bir ettiği savaş, Orta Doğu'daki çoklu cephelere çatışma olarak yansıdı. Bütün gelişmeleri dakika dakika canlı blog sayfasına taşıyoruz.
Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry, Almanya’da düzenlenen 60. Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine düzenleyeceği askeri operasyona değinerek, "Orada yapılacak kapsamlı bir askeri harekatın insani durum üzerinde yıkıcı bir etkisi olacağını tahmin edebilirsiniz. İnsanlar halihazırda barınak, gıda, ilaç ve temizlik konularında acı çekiyor” dedi.
Saldırıların mevcut boyutunun her gün can kaybına yol açtığını aktaran Shoukry, “Bence uluslararası toplum Gazze'de sivillerin başına gelenler konusunda bilinçli ve gergin” şeklinde konuştu.
Mısır’ın Filistinlilerin muhtemel akını için acil durum planı yapıp yapmadığı
sorusuna Shoukry, “Varsayımlarla uğraşmayacağız. Bu konudaki karmaşıklığı ve tehlikeleri anlayan tüm dostlarımıza çağrıda bulunmaya devam edeceğiz. Sadece söylem olarak destek vermeyip, her türlü yerinden edilmenin sonuçları olacağını açıkça belirteceğiz” ifadelerini kullandı.
Katar Başbakanı Mohammed bin Abdulrahman Al-Thani konferansta yaptığı konuşmada, Gazze Şeridi’nde devam eden saldırılar nedeniyle ateşkes için yürütülen müzakerelerin seyrinin iyi gitmediğini belirterek, “Son birkaç gündür gidişat pek umut verici değil ancak her zaman tekrarladığım gibi, her zaman iyimser kalacağız ve zorlamaya devam edeceğiz” dedi.
Müzakerelerin ayrıntılarına giremeyeceğini ancak geçmiş anlaşmalarda olduğu gibi 2 unsurun söz konusu olduğunu kaydeden Al-Thani, bu unsurların Gazze’deki insani şartlar ile bölgede esir tutulanlara karşılık serbest bırakılacak Filistinlilerin sayısı olduğunu açıkladı. Al-Thani, “Bu anlaşma sürecinde daha büyük bir ölçekte konuştuğumuza inanıyorum ama bu müzakerelerin insani kısmında hala bazı zorluklar görüyoruz” ifadelerini kullandı.
İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine düzenlediği saldırılara da değinen Al-Thani, “Zaman bizim lehimize değil, Refah'taki durum geliştikçe tüm bölge için çok tehlikeli olacak” açıklamasında bulundu.
İsrail güçleri bugün Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deir el Balah kentinde 3, Nuseyrat Mülteci Kampı’nda 5 ve Zawaida bölgesinde 1 ev olmak üzere sivillerin sığındığı 9 eve hava saldırısı düzenledi. Saldırılarda 10 Filistinli hayatını kaybederken, onlarca sivil yaralandı. Bölge sakinleri saldırıların herhangi bir uyarı yapılmadan düzenlendiğini belirtti.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Almanya’da düzenlenen 60. Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamalarda, “İsrail'in güvenliğini de sağlayacak bir Filistin devletine doğru ilerlemenin her zamankinden daha acil bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum” dedi.
Avrupa Birliği'nin dış politika şefi Josep Borrell, İsrail'e, 1.4 milyon insanın barındığı Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde askeri müdahalede bulunmaktan kaçınması çağrısını yineledi.
Borrell, X'te yaptığı paylaşımda, böyle bir eylemin 'zaten felaket olan insani durumu daha da kötüleştireceğini' yazdı.
"Tüm siviller uluslararası hukuka uygun olarak korunmalı ve Uluslararası Adalet Divanı'nın kararına saygı gösterilmelidir."
İsrail'in güçlü sendikalarından Histadrut'un başkanı Arnon Bar-David, 7 Ekim'deki Hamas baskınında sorumluluğun Başbakan Binyamin Netanyahu'da olduğunu belirtip erken seçim çağrısı yaptı.
Sendika üyelerinin hükümet karşıtı protestolara katılabileceği uyarısında bulunan Bar-David, Netanyahu'nun İsrail'e felaket getirdiğini söyledi.
Sendika lideri ayrıca, İsrail tarihinin en sağcı hükümetini kuran Binyamin Netanyahu'nun rehine takası anlaşmasını geciktirdiği imasında bulundu, "Bir son gün var. Rehineleri serbest bırakmamız ve anlaşmaya ulaşmamız gerekiyor. Eğer bu siyasi açıdan birine uygun görünmediği için olmuyorsa, hükümet düşer" dedi.
Times of Israel, Histadrut sendikasının protestolarda yer alması halinde İsrail ekonomisinin büyük oranda kepenk indirebileceği yorumunu yaptı.
Devam eden ateşkes ve rehine takası müzakerelerine dair konuşan Hamas lideri İsmail Haniye, İsrail saldırılarının tamamen durdurulması dışında başka bir seçeneği kabul etmeyeceklerini duyurdu.
Hamas'ın siyasi büro şefi Haniye, İsrail işgal birliklerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve ablukanın kaldırılmasını da diğer olmazsa olmaz şartlar olarak sıraladı.
İsmail Haniye, muhtemel bir rehine takasında İsrail'in hapishanelerde tuttuğu uzun cezalara çarptırılan Filistinli mahkumları serbest bırakması gerekeceğini de ekledi.
Gazze'yi yakıp yıkan İsrail'in bir ateşkes anlaşmasına varılmasının önüne geçtiğini kaydeden Hamas liderinin sözleri, İsrail medyasında geniş yankı buldu. Jerusalem Post ve Times of Israel 'Haniye İsrail'i suçluyor' başlığını attı.
İsrail cezaevlerinde uzun yıllar hapis cezasına çarptırılmış yaklaşık 500 kadar Filistinli mahkumun olduğu biliniyor.
Filistinli yetkililer, İsrail işgal ordusunun Gazze Şeridi'ndeki saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 28 bin 858'e çıktığını açıkladı.
İslami Cihad'ın silahlı kanadı Kudüs Tugayları, halihazırda savaşın merkez üssü konumundaki Han Yunus'ta İsrail işgal güçleriyle girdiği çatışmaları gösteren bir video kaydı paylaştı. Havan atışlarının yer aldığı videoda yok edilen İsrail tankları, zırhlı araçları ve askerleri gösterildi.
Amerikan Wall Street Journal gazetesi, 7 Ekim'de başlayan savaşta bugüne kadar İsrail'e milyarlarca dolarlık silah desteği sunan ABD'nin yeni bir paket için hazırlık yaptığını yazdı.
Gazze Şeridi'ni yerle bir eden savaşta bir yandan ateşkes için çaba gösteren ABD'nin diğer yandan ise İsrail'in yeni silah talebine yanıt verdiği bildiriliyor.
WSJ'nin haberine göre, Tel Aviv Washington'dan hızlı bir şekilde teslim edilmek üzere on milyarlarca dolarlık silah paketi talep etti.
Gazete, İsrail'in talep ettiği silahlar arasında her biri yaklaşık 1000'er adet olmak üzere MK-82 bombaları ve KMU-572 doğrudan saldırı mühimmatları gibi cephaneliklerin olduğunu aktardı. Silah paketinde JDAM güdüm kiti gibi kritik unsurlar da var.
WSJ'ye konuşan ABD'li yetkililerden biri, Joe Biden yönetiminin İsrail'e silah ihraç etmek için Kongre'nin onayına ihtiyaç duyacağını söyledi ancak Beyaz Saray'ın son aylarda İsrail'e verdiği silahlar için Kongre'yi devre dışı bıraktığını da ekledi.
ABD'nin İsrail Büyükelçiliği'nin değerlendirmesini de aktaran Wall Street Journal'a göre, büyükelçiliğin notunda herhangi bir insan hakları endişesine yer verilmedi ve silah ihracatının onaylanması istendi.
Başkent Sana ve ülkenin en büyük limanı Hudeyde dahil Yemen'in batısını kontrol eden Husiler, Kızıldeniz'de yeni bir saldırıya imza attıklarını duyurdu.
Kızıldeniz'de seyreden İngiliz petrol tankeri Pollux'a füzeler ateşlediklerni belirten Husi sözcüsü, saldırıya dair başka bir detay paylaşmadı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, İngiliz tankeri Pollux'un füze saldırısında vurulduğunu Cuma günü açıkladı. Panama bayrağı taşıyan ham petrol gemisinin Yemen kıyılarından 133 kilometre açıkta hedef alındığı biliniyor.
Karadeniz'deki Rus limanı Novorossiysk'ten Ocak ayı sonunda yola çıkan Pollux'un, Şubat ayı biterken Hindistan'ın Paradip limanına varması bekleniyordu.
ABD ve müttefikleri Babülmendep Boğazı çevresine çok sayıda savaş gemisi konuşlandırdı, ardından ABD ve İngiltere'ye ait jetler Husi hedeflerine hava saldırıları düzenledi.
Söz konusu adımlar İran destekli grubu durdurmadı, küresel ticaretin yüzde 15'ine ev sahipliği yapan Kızıldeniz halihazırda dünyanın en tehlikeli su yolu.
İran'ın nükleer programının mimarı Muhsin Fahrizade'yi 2020 yılı biterken uydudan kontrol edilen yapay zekaya sahip silahla Tahran yakınlarında öldüren İsrail, geride kalan yıllarda İran topraklarında çok sayıda benzer suikasta imza attı. Dahası, nükleer tesisler ya da silah üretilen fabrikalar da yine İsrail tarafından hedef alındı, siber saldırıyla akaryakıt istasyonlarının devre dışı bırakılması İran'da kaosa yol açtı.
Hiçbir suikastı ya da saldırıyı doğrudan üstlenmeyen İsrail, 7 Ekim'de başlayan yeni savaşla birlikte Suriye'deki İranlı generallere yöneldi. 30 yıldır İran'ın Suriye'deki operasyonlarını yöneten general Razi Musevi'yi Şam'daki evinde füzeyle vuran İsrail, Devrim Muhafızları'nın Orta Doğu'daki operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü'nün istihbarat ekibine de Suriye'nin başkentinde füzeyle saldırdı.
İran topraklarında hafta içi gerçekleşen patlamalar, İsrail'in yeniden Orta Doğu'daki baş düşmanının topraklarına döndüğünü gösteriyor.
New York Times'a bilgi veren iki Batılı yetkili ve bir İranlı askeri stratejist, İran'da iki büyük doğalgaz boru hattındaki patlamaların arkasında İsrail sabotajının olduğunu söyledi.
Gazeteye göre, gizli saldırılar İsrail ve İran'ın yıllardır devam eden gölge savaşında dikkate değer bir değişikliği temsil ediyor. NYT'ye konuşan yetkililer ve analistlere göre, petrol boru hatlarındaki patlamalar örtülü savaşta bir tırmanışı işaret ediyor ve yeni bir eşiğin aşıldığını gösteriyor.
Batılı yetkililer ve İranlı stratejiste göre ayrıca, iki boru hattının aynı anda birden fazla noktada vurulması, İsrail'in İran'ın altyapısına dair derin bir bilgiye sahip olduğunu gösteriyor.
İranlı yetkililer, yaptıkları açıklamalarda milyonlarca insanı ve ülke sanayisini etkileyen boru hattı patlamalarını 'sabotaj ve terör eylemi' olarak niteledi. İsrail tarafı ise yorum taleplerini reddetti.
İran'ın Orta Doğu'daki vekil güçleri halihazırda hem İsrail hem de ABD ile çatışıyor. Lübnan'ın en ciddi askeri gücü Hizbullah, 8 Ekim tarihinden bu yana sınırda İsrail ordusuyla savaş yürütüyor.
Suriye ve Irak'taki İran yanlısı milisler ise, ABD üslerini roketler ve kamikaze drone'larla hedef alıyor. Ürdün'deki bir üste üç ABD askerinin öldürüldüğü saldırıya, ABD savaş uçaklarıyla İran yanlısı milislerin birçok hedefini bombalayarak misillemede bulundu.
Yemen'deki Husiler ise ABD ve müttefikleriyle Kızıldeniz'de adı konulmamış bir savaş yürütüyor.
Tam da bu tabloda İran topraklarında gerçekleşen saldırı, NYT'ye konuşan yetkililere göre İsrail'in Tahran'a sert bir uyarısı.
Batılı yetkililer ayrıca, Tahran yakınlarındaki bir kimya fabrikasında meydana gelen patlamanın da İsrail tarafından organize edildiğini söyledi.
New York Valisi Kathy Hochul, katıldığı bir etkinlikte İsrail'in Gazze'yi yok ettiği işgali savunup Hamas'a verilen yanıtın 'doğal bir tepki' olduğunu ileri sürdü.
"Eğer Kanada bir gün Buffalo'ya saldırırsa, üzgünüm dostlarım, bir gün sonra Kanada diye bir yer olmazdı" diyen Vali Hochul, İsrail'in kendini savunduğunu iddia etti.
Sosyal medyadan yükselen tepkiler üzerine yeni bir açıklama yapan New York Valisi Hochul, uygunsuz bir benzetme yaptığını kabul edip özür diledi.