23.11.2023 - 10:51 | Son Güncellenme:
BBC Türkçe-Milliyet.com.tr
Wilders henüz resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 23,5 oy alarak 37 milletvekili çıkardı. Eski AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın liderliğinde seçimlere ittifakla giren İşçi Partisi (PvdA) ve Yeşil Sol (Groen Links) ise 25 sandalye ile ikinci sırayda yer alıyor.
Seçim öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında oylarını arttırdığı belirtilen aşırı sağcı liderin kendisi de dahil, Hollanda’daki birçok kimse bu sonucu beklemiyordu. Politikalarını göç ve İslam karşıtlığı üzerine kuran aşırı sağcı lider, keskin dili, meclis ve televizyon tartışmalarında kullandığı sokak ağzıyla, her zaman dikkatleri üzerine çekmeyi başaran bir isim oldu. Yaklaşık 20 yıldır siyasetin içinde bulunan Wilders, kamuoyu yoklamalarında önde görülse de, daha önce hiçbir seçimde ipi önde göğüsleyememişti.
Sınırları kapatmayı, Hollanda’ya sığınmacı akınını durdurmayı ve Suriyeli sığınmacıları geri göndermeyi her fırsatta vurgulayan Wilders’in temel politikası olan göç sorunu, 22 Kasım seçimlerinin ana gündem maddesi oldu.
“Hollanda’daki herkesin Başbakanı” olmak istediğini belirten Wilders, seçim programında yer alan “Kuran'ın yasaklanması” planının “öncelik olmadığını” dile getirdi. Özellikle koronavirüs salgını ve Ukrayna savaşı sonrası ekonomik olarak daha da gerileyen alt ve orta gelir gruplarına umut veren vaatlerde bulunan aşırı sağcı lider, sosyal güvenlik, sağlık ve sığınma konularına daha fazla öncelik vereceklerini vurguladı.
Wilders, sol ve sol liberal partilerin “iklim değişikliği” ısrarına da karşı çıkarak, bu önlemlerin tarım ülkesi Hollanda’ya yararı olmadığı savına, seçmenlerini inandırmayı başardı. Geert Wilders, bu başarıya kendisi bile inanmakta zorlandı. Çünkü, medya önüne çok fazla çıkmayan aşırı sağcı lider, örgütlü bir siyasi mücadele yürütmedi.
Uzun süre PVV’nin tek üyesi kendisi oldu. Siyasi faaliyetlerini büyük ölçüde eski adı Twitter olan sosyal medya platformu X’te sürdüren Wilders, “tek kişilik bir parti” görünümü sergiledi. Söylemleri bazı seçmenlere hoş gelse de, hiçbir zaman hükümet oluşumlarında yer alamadı.
Mark Rutte liderliğindeki ilk hükümete dışarıdan destek veren PVV liderinin, bir süre sonra bu desteğini geri çekmesi, Hollanda siyasetinde kendisine karşı güvensizlik yarattı.
Öte yandan Hollanda seçimlerinde hiçbir parti tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşamadı. Bir partinin hükümet kurabilmesi için parlamentodaki 150 milletvekilinden en az 76'sının desteğini sağlaması gerekiyor. Koalisyon görüşmeleri 1 Aralık tarihinde resmi sonuçların açıklanmasıyla birlikte başlayacak.