03.12.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
CAN ÇIRNAZ - ABD’nin 20. Yüzyıldaki dış politikada en önemli ve tartışmalı isimlerinden biri olan eski dışişleri bakanı Henry Kissinger, 100 yaşında hayatını kaybetti. Kissinger arkasında oldukça tartışmalı bir siyasi miras bırakmış bir isim. Kimileri için bir diplomasi efsanesi, kimleri içinse bir savaş suçlusu.
Kissinger, 1923 yılında doğdu. Yahudi olan ve ailesiyle birlikte Nazi Almanya’sından kaçarak 1938’de ABD’ye yerleşen Kissinger, 20 yaşında ABD vatandaşı oldu.
Heinz Alfred olan ismini Henry olarak değiştirdi. Harvard’da okuyan ve daha sonra orduya katılan Kissinger, ikinci dünya savaşı esnasında istihbarat birimlerinde rol aldı. Savaş sonrası Harvard’a dönerek siyaset bilimi üzerine çalışan Kissinger, politika üzerine kitaplarıyla dikkat çekti. Kissinger özellikle nükleer silahların rolü bu silahların dünya düzenine etkisi üzerindeki çalışmalarıyla ünlü oldu.
GÜCÜN ETRAFINDA OLDU
Kissinger’ın en önemli özelliği ise güce sahip olan kişileri etkileyebilmesi ve kendini güce en yakın biçimde konumlandırabilmesi oldu. Bu özelliği ona iki farklı partiye mensup iki ayrı başkan döneminde görev almasını sağladı. Kissenger hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi başkanlara hizmet verdi. Bakanlığı sonrası da her dönem danışman gibi görevlerle Amerikan siyaseti içinde nüfuzunu korudu.
Demokratlarla çalıştığı dönemde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olan Richard Nixon ile yakınlaştı ve Vietnam savaşının sona erdirilmesi için devam eden barış görüşmelerine dair bilgi paylaşımı yaptı. Barı görüşmelerinin olumsuz sonuçlanması sonrası seçimi Nixon kazanırken, Kissinger’a da büyük bir siyasi kariyerin yolu açıldı. Ancak bu ‘ikili oynama’ özelliği, onun kariyeri boyunca aldığı kararların sorgulanmasına sebep olacaktı. Kissenger gücünü artırmak için her şeyi yapabilecek bir kişiydi.
Amerikan tarihinin en önemli olaylarına sahne olan bir dönemde ciddi bir siyasi nüfuz elde eden ve ulusal güvenlik danışmanlığı ve dışişleri bakanlığına kadar yükselen Kissinger, bu dönemde oldukça tartışmalı kararlara imza attı. Bu kritik dönemde süpergüç ABD’nin küresel olaylara müdahalesi konusunda kararlar veren Kissinger’ın ‘güce tapan’ yapısı en çok eleştirilen kararları alırken etkin oldu mu, bilinmez...
NOBEL 'SAVAŞ' ÖDÜLÜ!
ABD Başkanı Richard Nixon döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlenen Kissinger, 1969 yılında Vietnam Savaşı sırasında Kamboçya’ya yönelik halı bombardımanı uygulanmasında kilit rol oynamıştı. Kissinger, binlerce sivilin ölümüne yol açan bombardıman ve Vietnam’ın güneyinin işgal edilmesindeki rolü nedeniyle ‘savaş suçlusu’ olarak nitelendirilirken, 1973 yılında Vietnam Savaşı’nı sona erdirmek üzere yapılan görüşmelere katılımı nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesi büyük tepki çekmişti. Sona ermemiş olan savaşı ‘bitirdiği’ için ödül verilen Kissinger bile buna şaşırmıştı. Nitekim Kuzey Vietnamlı mevkidaşı ödülü reddetti. Ödül büyük tartışmalara yol açarken, Nobel komitesinde karar sonrası istifalar yaşandı. Kissinger Nobel ödülünü iade etme teklifi sundu. New York Times gazetesi ödülü “Nobel Savaş Ödülü” olarak adlandırdı.
Şili, Arjantin, Endonezya, Pakistan gibi ülkelerde otokrat liderlere verdiği destek dikkat çekti. Askeri diktatörlere destek vermesi unutulmadı. ABD’nin Suudi Arabistan’a olan bağımlılığını başlatan belki de en öndeki isim oldu. ABD’nin Irak işgali için dönemin başkanı George W. Bush’u etkileyen isimlerden birinin de Kissinger olduğu iddia edildi.
'ZOR DÖNEM' SAVUNMASI
Kissinger’ın kararlarını savunan, Soğuk Savaş döneminin zorluğuna ve dönemin şartlarına dikkat çekti. Ne de olsa iki süper güç karşı karşıyaydı ve en ufak bir hata küresel yok oluşa neden olabilirdi. Bu dönemde liderler çok zor kararlar almak durumunda kaldılar. Bu kesim Kissinger’ın aldığı zor kararları dönemin şartlarına bağladı ve başka biri isim olsa da benzer kararlar alacağını savundu.
Çin ile ilişkilerin normalleştirilmesi Kissinger’ın en büyük başarılarından biri olarak görüldü. Nixon’un Pekin’de Mao Zedong ile tarihi bir zirve gerçekleştirmesinin ve iki ülke arasındaki ilişkilerin resmiyet kazanmasının yolunu açtı. Watergate skandalı sonrası yeni Başkan Ford dönemiyle geri döndü ve ABD ile Sovyetler Birliği arasında görüşmelerde rol aldı.
Carter döneminde etkisi azalan Kissinger yavaş yavaş Amerikan yönetiminden uzaklaştırıldı. Bununla birlikte her zaman en tepedeki kişilerle kurduğu yakın ilişkiler sayesinde göz önünde kaldı. New York’ta dünyanın seçkin şirketlerine danışmanlık hizmeti veren yüksek fiyatlı bir danışmanlık firması da kurdu. Kissinger, hayatını kaybederken ardında aldığı kararların getirdiği ölümler ve zulmün yer aldığı bir miras bıraktı. Kissinger hayatı boyunca aldığı hiçbir karardan pişmanlık duymadığını ifade etmişti...
KIBRIS'TA PASİF KALDI
Henry Kissinger’ın dışişleri bakanlığı döneminde vuku bulan olaylarda biri de Kıbrıs sorunu ve Türkiye’nin adaya gerçekleştirdiği çıkarma oldu. Watergate skandalı sürecinde gerçekleşen Kıbrıs harekatı, Kissinger’ın ‘önlenebilirdi’ dediği küresel olaylardan biri oldu. Bununla birlikte harekat ve sonrasında Kissinger’ın Türkiye’yi suçlamayan bir pozisyon alması dikkat çekti. Kissinger’ın dönemin başbakanı Bülent Ecevit’le Harvard döneminden tanışık olmasının tutumunda etkili olup olmadığını bilinmiyor. Bununla birlikte Kissinger’ın süreçte etkin rol oynamaması hep eleştirilen bir durum oldu.
REALPOLİTİK NEDİR?
Kissinger ‘realpolitik’ kavramını dış politikada kullanan en önemli isimlerden biri oldu. “Ülkeler ideolojiler ve değer yargılarıyla değil, pratik kararlarla sorunlara yaklaşmalı” fikrini benimseyen Kissinger için ‘realpolitik’ biçilmiş kaftandı. Ulusal çıkarları her şeyin önünde gören ‘realpolitik’, ülkelerin mevcut gerçeklere uyum sağlayarak amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmasını esas alır.