25.09.2024 - 13:21 | Son Güncellenme:
Marie Curie'nin ismi aslında doğduğunda Maria Sklodowska'ymış. Bir ortaokul öğretmeninin kızı olarak 7 Kasım 1867’de Varşova’da dünyaya gelmiş. Bölge okullarında genel bir eğitim görüp, babasından da biraz bilim eğitimi almış. 1891 yılında Paris’e gidip, Fizik ve Matematik bilimleri alanında lisans öğrenimi gördüğü Sorbonne’da çalışmalarını devam ettirmiş. 1894 yılında hayatının aşkı, Fizik Fakültesi’nde profesör olan Pierre Curie ile tanışmış ve ertesi yıl evlenmiş.
Kocasıyla beraber yaptığı ilk araştırmalarını zor şartlar altında gerçekleştirmiş. Laboratuvar düzenleri yetersizmiş ve ikisi de geçimlerini sağlamak üzere çoğu zaman özel ders gibi eğitimler vermek zorunda kalmış. Henri Becquerel’in 1896 yılında radyoaktiviteyi keşfetmesi, Pierre ve Marie Curie çiftine ilham olmuş. İkilinin radyoaktivite üzerine yaptığı araştırmalar sayesinde polonyum ve radyumun izole edilmesi ortaya çıkmış. Bayan Curie, radyoaktif kalıntılardan yeterli miktarlarda radyum ayırma yöntemleri geliştirmiş ve elementin tanımlanması ile sahip olduğu özellikler üzerinde detaylı çalışmalar yapılmasına olanak sağlamış. Özellikle hastalıkların tedavisi için geliştirdiği bu fikir bugün Marie Curie ismini ayakta tutan en büyük çalışmalarından biri olmuş.
Eşinin Sorbonne’daki Fizik Laboratuvarı Başkanı ünvanını devralmış ve doktora derecesini 1903 yılında elde etmiş. Pierre Curie’nin 1906 yılında hayatını kaybetmesiyle eşinin Fen Bilimleri Fakültesi’nde Genel Fizik Profesörü makamını Marie Curie devralmış ve o yıllarda bir kadın, ilk defa bu konuma gelmiş. Kendisi ayrıca, 1914’te kurulan Paris Üniversitesi Radyum Enstitüsü’ndeki Curie Laboratuvarı’na da müdür olarak atanmış.
Curie, ağrıların hafifletilmesi için radyumun kullanılmasını hayatı boyunca etkin şekilde desteklemiş ve Birinci Dünya Savaşı sırasında kendini tedavi işlerine adayan kızı Irene de ona yardımcı olmuş. Bilim karşısında duyduğu heyecanı hayatı boyunca korumuş ve doğduğu şehirde bir radyoaktivite laboratuvarı kurulması için çok çaba göstermiş. Çalışmalarının yanı sıra birçok kitap yazmış ve gelecek nesillere araştırmalarını aktarmış. Curie çok sayıda ödül almış. Dünya çapında pek çok fahri bilimsel unvan, fahri tıp ve hukuk unvanı ile bilimsel toplulukların onursal üyeliğini kazanan Curie, Nobel ödüllerine de layık görülmüş. 1911 yılında ise radyoaktivite alanındaki çalışmaları sebebiyle kimya dalında ikinci bir Nobel kazanmış. 1903’te kocasıyla beraber Londra Kraliyet Derneği Davy Madalyası’nı kazanmış; 1921’de ise Birleşik Devletler Başkanı Harding, bilime yaptığı hizmetler dolayısıyla kendisine Amerikalı kadınlar adına bir gram radyum hediye etmiş.
Curie, geçirdiği kısa bir hastalığın ardından 4 Temmuz 1934’te yaşamını kaybetmiş. Marie Curie’nin yaşamı, Radyoaktif adlı bir filmle de beyaz perdeye yansıtılmış.