CaddeDizimin kalkmasını kendime yediremedim

Dizimin kalkmasını kendime yediremedim

22.05.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Hafta içinde ‘Kadın Olmak’ adlı programla ekrana gelen Berna Laçin yayından kaldırılan dizisi ‘Yıldızlar Savaşı’ için “Keşke yapmasaydım” diyor

Dizimin kalkmasını kendime yediremedim

SON dizisi “Yıldızlar Savaşı”nın düşük reyting nedeniyle yayından kaldırılması Berna Laçin’de darbe etkisi yaratmış. 19 yıllık oyuncu “Yıldızlar Savaşı”nı keşke yapmasaydım” diyor ve ekliyor      “Biz 17 share almamıza rağmen kaldırıldık. Çünkü Mehmet Ali ve benden beklenti çok yüksekti. Bizimki dört bölüm yayınlanıp kaldırıldı, ama ben kendime yediremedim. Bu darbenin izi iyice silinsin istediğim için beklemeyi uygun gördüm.”

Kazandığımı çantalara yatırıyorum

Bugünlerde ‘Kadın Olmak’ programıyla hafta içi her gün ekrana gelen Berna Laçin parasını faize değil çantalara yatırıyor. Oyuncu “Çantaları çok seviyorum, hastalık herhalde. Allah’tan kızım var, yabancıya gitmeyecekler” diyor

Haberin Devamı

1989 yılıydı... Tercüman gazetesinin magazin müdürüydüm. O yıl Kenter Tiyatrosu’nda sahnelenen “Şafak Yıldızları”nı izlemeye gitmiştim. Yıldız Kenter başta olmak üzere Kenterler Tiyatrosu’nun tüm kadrosunun sahne aldığı oyunda körpe bir fahişeyi canlandıran genç bir yıldızın performansı kadar, sonrasında yaşadığım bir olay da bende derin bir iz bırakmıştı.
Oyundan sonra o genç yıldızla söyleşi yapmaya karar verdim. Yıldız Kenter’in konservatuvardan öğrencisi Berna Laçin’le yaptığım söyleşiyi, oyunun ismine gönderme yaparak, “Bir ‘Yıldız’ doğuyor” başlığıyla vermiştim.
Söyleşinin çıktığı gün teşekkür beklerken Kenter Tiyatrosu’ndan oyunda onca “yıldız” varken Berna Laçin gibi bir “amatör”le söyleşi yapıp ona bu denli paye vermemin doğru olmadığına dair sitem dolu bir telefon alınca şoke olmuştum.
Aradan geçen zaman, Berna Laçin’in ilk haberi ve söyleşisine “Bir yıldız doğuyor” başlığı atmakta yanlış değil, aslında çok da doğru yaptığımı gösterdi.  Bu hafta “Cafe Sohbetleri”ndeki konuğum işte o 19 yıl önceki “yıldız” Berna Laçin...

Ekşi Sözlük’te hakkında yazılanları takip ediyor musun?
İlk söylediklerinde ilginç bir eleştiriyle karşılaşabilir miyim diye girip bakmıştım ama çok fazla bir şey de bulamamıştım. Hakkımda 6 - 7 yorum vardı. O olaydan sonra (Sanem Çelik - Kudret Sabancı aşkı) arkadaşım Esra Akkaya’ya sahip çıkmam nedeniyle hakkımdaki yazılar arttı.
O siteyi birinin yüzüne bir şey söylemeye cesareti olamayanların at koşturdukları bir yer olarak görüyorum ve o yüzden de umursamıyorum.  Hiçbir zaman sansasyonum, kavgam, gürültüm olmadı. İnsanların hep olumlu ve örnek kişi olarak gördükleri biriydim. Seyirciyi hiç aldatmadım. İnsanların yalan bir Berna’yı çok sevmeleri yerine, gerçek beni sevmelerine razıyım.

Haberin Devamı

1999 yılında Açıl Sezen, sizin için, “Berna Laçin bize, insanların çalışma hayatında ilkelerini sonuna kadar koruyarak, disiplinli davranarak zirveye çıkabileceğini gösterdi” diye yazmıştı. Yine aynı çizgide yürümeyi nasıl başarıyorsun?
Bu benim tutarlılığımı gösterir. Sonuçta 10 sene evvel de böyle deniyordu, hâlâ da böyle deniyor. Çünkü ben içi boş bir Berna Laçin hiçbir zaman yaratmadım. Sevabımla, günahlarımla, iyi ve kötü taraflarımla neysem öyle görünmeye gayret ettim. İnsanları hayal kırıklığına uğratacak bir şey yapmadım. Ve hep inandığım şeyin arkasında durdum. Bu işimde de böyle.
İlk günden itibaren sadece kendi çalışmamla gidebileceğim yere kadar gideceğim diye kendime söz verdim ve bu sözü de tuttum. Birincisi ben şöyle cici bir insanım deyip de sonradan bir sürü sansasyona karışmadım. Aman da aile hayatını severim deyip de Türkiye’nin en çapkın kadını çıkmadım. En baştan rengimi belli ettim. Cadı biri olduğumu da gizlemedim. Ben öyle başı önünde, vur ensesine al lokmasını biri olduğumu iddia etmedim ve hiçbir zaman da olmadım. Ama kendi çalışkanlığıma ve seyirciyle kurduğum ilişkiye güvendim. Şöhret için hiçbir şeyden taviz vermem dedim ve vermedim... 

O kadar hızlı konuşuyorsun ki, aklıma hakkındaki, “Araya başkası girer de laf ona geçer korkusuyla nefes almadan konuşan kadın” yorumu geldi...
Aynen bu hisle böyle konuşuyorum. Bu montajlanan magazin haberlerinden kalma bir hastalık. Araya her hangi bir laf sokamasınlar ya da montajlamasınlar diye nefes almadan konuşuyorum. Artık alışkanlık oldu. O yorumu da kim yazmışsa onu kutluyorum.

Timuçin Tuncer’le oyuncuadresi.com’u kurdunuz,  iş kadınlığına da mı soyundun?
Bunun fikir annesi aslında “Hatırla Sevgili”nin yönetmeni Ümmü Burhan. Uzun yıllar onunla çalıştım. Cast yaparken “Keşke bütün oyuncular bir arada olsa, biz de herkese rahatlıkla ulaşsak” diye diye bana bu portalı kurdurdu. Öncelikle şunu söyleyeyim. Bu bir iş portalı, benim için kurulmuş eğlenceli bir site değil. Burada amaç bütün oyuncuları bir ağ üzerinde buluşturmak. milliyetemlak gibi bir portal bu. Orada nasıl emlaklar var, burada da oyuncular var. Bir cast sitesi değil. Bütün cast ajanslarının veya münferit oyuncuların ya da yeni yüzlerin kendilerini gösterebilecekleri bir ekran sunuyoruz. Bu portalı şu anda bütün kanallar ve yapımcılar kullanıyor. 

Dizimin kalkmasını kendime yediremedim

Haberin Devamı

Keşke yapmasaydım dediğin?
Keşke “Yıldızlar Savaşı”nı yapmasaydım.

İyi ki yapmışım dediğin?
Kızım Ada... İş olarak ise “Evdeki Yabancı” dizisi.

Mutlaka yapmalıyım dediğin ne var?
O kadar çok şey var ki, iki - üç ömrüm daha olsun istiyorum. Yazmak istiyorum, mutlaka... Kitap, senaryo v.s. Ama mutlaka yazmak istiyorum. En çok istediğim de inandığım, buram buram Türk kokan bir film yapmak istiyorum.

Haberin Devamı

‘Dizimin kalkmasını kendime yediremedim’
Mehmet Ali Erbil’le oynadığın son dizin  “Yıldızlar Savaşı” düşük reyting nedeniyle yayından kalktı. Onca tecrübeye rağmen yine de reyting alacak yapımı hissedememe sıkıntısı yaşıyor musun?

Genelde seyircinin nabzını çok iyi tutarım. Hatta pek çok yapımcı, kanal yöneticisi bir dizisi çıktığı zaman “Şu iş tutar mı?” diye hep fikrimi alırlar. Açıkçası son dönem benim de biraz kafam karıştı. Reyting ölçümünü sağlıklı bulmadığım için yanılan ben miyim, raporlar mı bilemiyorum? “Yıldızlar Savaşı”na gelince 1.5 sene önce yaptık biz onu ve dördüncü oldu. İzlenme oranı 17 civarındaydı. Şu anda izlenme oranı 10 olan bir dizi başarılı sayılıyor. Mehmet Ali ve benden beklenti çok yüksekti. Birincilik bekleniyordu. Yapılan her projenin arkasından bir oyuncunun durması gerektiğini düşünüyorum. İşin tutmuşsa da kaç sezon yapmışsan o kadar süre beklemen lazım. Bizimki dört bölüm yayınlanıp kaldırıldı, ama ben kendime yediremedim. Belki daha genç bir oyuncu olsaydım 6 ay sonra bir diziye başlayabilirdim. Ama bu darbenin izi iyice silinsin istediğim için beklemeyi uygun gördüm. Ben ilk başladığım günden itibaren de aralarda kendimi hep dinlendirmişimdir.  “Yıldızlar Savaşı”ndan bu yana da beni heyecanlandıracak bir projeyle karşılaşmadım, karşılaşırsam yaparım. Çünkü setleri özledim. 

‘Tüm yatırımım çantalara’

Kazancını nasıl değerlendirirsin?
Parayla çok aram yok. Paramı faize koymam. Bunun hiçbir dini sebebi yok, aklıma gelmez. Çünkü paranın para kazanması bana çok saçma geliyor. O yüzden de kazandığım parayı unuturum öyle de kalır, sonra da harcarım. Paylaşmayı da severim. Çok para kazanmışsam bunu önce ailemle, sonra çevremle, sonra belki de hiç tanımadığım insanlar için harcarım. Onların hayat standartlarını rahatlatmak için harcarım. Çocuğu okula yazdırırken, herkes benden ekstra pahalı bir okulu tercih etmemi beklerken ben bu paraya kaç tane çocuk okur dedim, daha ekonomik bir okulu seçtim. Kalan parayla da başka çocukları okutmayı tercih ettim. Dürüst olmak gerekirse bu arada bazı lüksleri de seven biriyim. Biraz yüksek bir standartta yaşıyorum. İyi yemek seviyorum, seyahat ederken iyi yerlerde kalmayı ve çantaları çok seviyorum. Yatırımım çantalara... 

Niye?
Bilmem, hastalık herhalde. En büyük zevkim. Allahtan kızım var, o yüzden yabancıya gitmeyecekler.

Haberin Devamı

10 ismin çağrıştırdıkları
Tolga Eşiz : Aşk
Sanem Çelik : (Gülüyor) Nötr
Kenan Işık : Mesafe
Ada Eşiz : Mutlak sevgi
Nurgül Yeşilçay : Canım
Derya Baykal : Hamarat
Yıldız Kenter : Çok şey borçluyum
 Pınar Altuğ : Taze gelin
Esra Akkaya : Kardeşim
Hande Ataizi : Çatlak, tatlı kaçık!