Geçtiğimiz hafta başladığımız Bergama’yı keşfe bu hafta Asklepion ile devam edeceğiz. Antik Dönem’de neredeyse her şey ama özellikle de insan bedeni ve hastalıklar, büyük bir gizemdi. Ve insanoğlu ne zaman açıklayamadığı bir şeyle karşılaşsa yaptığı gibi, bu konuda da her şeyi tanrılara bıraktı. Böylece Yunan mitolojisinde tıp biliminin ve sağlığın tanrısı olarak bilinen ve genellikle çevresini yılan saran bir asa simgelenen Asklepios ortaya çıktı.
Mitolojik tarihi
Thessalia Kralı Phlegyas’ın kızı Koronis, Apollon’dan hamile kalır. Ama sonrasında gönlünü bir Arkadyalı’ya kaptırır. Bu ilişkiyi öğrenen Apollon ise Koronis’i yakarak, öldürmeye karar verir ama oğluna acır. Onu Koronis’in karnından çıkarır ve at adam Kheiron’a verir yetiştirmesi için... Doğayı çok iyi bilen Kheiron, hekimlik ve cerrahlık hakkında ne biliyorsa öğretir Asklepios’a.
Ama zamanla bu yetmez Apollo’nun oğluna ve ölüleri de diriltmenin yollarını aramaya başlar ve sonunda başarır da! Ancak doğanın dengesi bozulduğu için öfkelenen Zeus, yıldırımlarıyla Asklepios’u, öldürür. Buna kızan Apollon ise Zeus’un yıldırımlarını sağlayan Kyklop’larını öldürür. Oğlu Asklepios’un ruhunu gökyüzünde burçların arasına yerleştirir ve ardından da Olympos’u terk eder.
Şifa merkezleri
Asklepios adına yaptırılan tapınak ve şifa merkezlerine Asklepion adı verilmektedir. 200’den fazla tapınak arasında en ünlü, büyük ve de kapsamlı olanlarıysa, Bergama’da ve Epidauros’dadır. Hipokrat’ın her ikisinde de görev yaptığına inanılır. Tapınakların yanında inşa ettikleri evlerde yaşayan ve Asklepios’un soyundan geldiğine inanılan rahiplereyse ‘Asklepiades’ denir. Asklepionlar’da tedavi için ilk kuralın, temizlik olduğu söylenir.
Hasta güzelce temizlenip, beslendikten sonra dua eder, adak adar, takiben de temiz bir yatağa yatırılıp uyutulurdu. Rüyaların önemine inanılan Asklepion’da rüyalar yorumlanır ve telkin yoluyla tedavi başlardı.
Asklepion’ların giriş kapılarının üzerindeyse iddialı bir yazı vardı: ‘Buraya ölümün girmesi yasaktır.’
Bergama Askpelion’u
MÖ 4’üncü yüzyılda Bergamalı soylu Arkhias, bir av sırasında düşerek ayağını kırar ve tedavi için Epidauros’a götürülür. Bergama’ya döner dönmez de Asklepios’a teşekkür amacıyla çok daha görkemli bir şifa merkezi yaptırır.
Özellikle Roma Dönemi’nde, dünyanın en iyi şifa merkezlerinden birisi olan Bergama’da kullanılan yöntemler arasında Aelius Aristides’in Hieroi Logoi isimli kitabından öğrendiğimiz kadarı ile telkin tedavisi, sıcak, soğuk ve çamur banyoları, masajlar, şifalı otlar, kan aldırma, güneş terapisi de yer alıyormuş.
Bitki ve etken maddeleri karıştırarak ilaç yapan ilk kişi, hem hekim, hem de kimyacı olan, Medicana lakaplı Galen’de Bergamalı olup, ilk tıp eğitimini Asklepionda Satyros’tan almış ve 83 tedavi metodu günümüze kadar ulaşmıştır.
“Tüm okuyucularımın Kurban Bayramını kutlar, mutlu, huzurlu, başarılı ve sağlıklı günlerle dolu uzun bir hayat dilerim.”