22.08.2022 - 00:05 | Son Güncellenme:
Dr. Av. Muhammed Hardalaç
Dr. Av. Muhammed Hardalaç- Ülkemiz; pek çok medeniyet ve uygarlığın yaşadığı, arkeolojik açıdan oldukça zengin ve bereketli topraklara sahip. Anadolu’daki köklü geçmişe sahip şehirlerimizden biri de Antalya... Bu eşsiz şehirde geçmişi bize anlatan birçok antik kent bulunuyor. Birçok kültürel miras barındıran, mimarisi ve mermer heykeltıraşlığı ile ünlü olan Perge de bu antik kentlerden biri. Hiç kuşkusuz bu mirasın içinde benzersiz heykeller bulunmakla birlikte içlerinden bir tanesinin hikâyesi oldukça ilginçtir; Yorgun Herakles... Herakles’e Keryneia Geyiği’ni yakalamak, Nemea Aslanı’nı alt etmek, korkunç Diomedes’in kısraklarını çalmak gibi 12 zorlu görev verilmiştir. Heykelin sonradan bulunan üst kısmından da anlaşılacağı üzere Herakles’in 12 görevin hepsini yerine getirmesi nedeniyle yorulduğu görülmektedir. Bu nedenle “Yorgun Herakles” olarak adlandırılmıştır. Perge Bölgesi’nde 1960’lı yıllarda yapılan kazı çalışmaları sırasında Herakles’e ait olduğu tespit edilen heykelin sadece alt kısmı bulunmuş, sonrasında ise üst kısmının kaçırıldığı anlaşılmıştır. Yorgun Herakles’in mitolojik hikâyesi, taşıdığı tarihi önemi, kaçırılmasına sebep olsa da ait olduğu yerden uzaklaştırılması kabul edilemez. Heykelin üst kısmı, 2011 yılında Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nden alınarak Antalya Müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır.
Lahdin iadesi
Herakles Lahdi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Yurt Dışından İadesi Sağlanan Eserler” listesi içerisinde 96. sırada yer alır. Lahdin iade hikâyesi kısaca şöyledir: İsviçre’nin Cenevre gümrüğünde ele geçirilen lahdin, Türk ve yabancı arkeologlar tarafından yapılan incelemeler sonucu Antalya’daki Perge Antik Kenti’nden kaçak kazılar yoluyla elde edildiği ve yasa dışı olarak ülkemiz dışına çıkarıldığı anlaşılmıştır. Bunun sonucunda İsviçre yargı mercileri kararı ile lahit ülkemize iade edilmiştir. 24 Eylül 2017’de yapılan açılış töreni ile Antalya Müzesi’nde sergilenmeye başlamıştır.
1970 tarihli sözleşme
Yukarıda bahsi geçen iade listesi incelendiğinde yüzden fazla eserin ülkemize iade edildiği görülecektir. Ülkelerin kültür varlığının yok olmasına engel olabilmek adına uluslararası anlaşmalar düzenlenmiştir. Barış zamanı kültür varlıklarının korunması açısından en önemli sözleşme 1970 tarihli Kültür Varlıklarının Kanunsuz İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin Önlenmesi ve Yasaklanması için Alınacak Tedbirlerle İlgili UNESCO Konvansiyonu’dur. Yaptırım şeklinde direkt bir uygulama ya da uygulanma kabiliyeti olmasa da bu alanda yapılmış en önemli çalışmadır. 1970 tarihli sözleşme uygulanma kabiliyeti bulunmaması nedeniyle eksik olarak nitelendirilse de burada yer alan hükümlerin etik ilkeler olarak benimsendiğini söyleyebiliriz. UNESCO Sözleşmesi’nin eksikliklerinin, 24 Haziran 1995’te kabul edilen Çalınan ya da Yasadışı Yollardan İhraç Edilmiş Kültürel Varlıkların Uluslararası İadesine İlişkin UNITDROIT Sözleşmesi ile tamamlandığını söyleyebiliriz. Sözleşmenin adından da anlaşıldığı gibi ikili bir ayrım yapılmıştır: Sözleşmenin ikinci kısmında çalıntı eser kavramının tanımı yapılmış ve iade koşullarına ilişkin olarak da zaman aşımı, iyi niyetli zilyedin tazminat hakkından bahsedilmiştir. Üçüncü kısımda yasa dışı ihraç edilmiş eser kavramı tanımı ve gene iade koşulları da iadeye konu olacak eserin niteliği, zaman aşımı, iyi niyetli zilyedin tazminat hakkı, yetkili mahkeme şeklinde ayrı ayrı düzenlemeler şeklinde ele alınmıştır. Ait olduğu topraklarda dinlenmekte olan Yorgun Herakles heykelini ve Herakles Lahdi’ni 100. yılını kutlayan Antalya Müzesi’nde geçmişi bize anlatması için ziyaret etmelisiniz...