20.04.2025 - 00:01 | Son Güncellenme:
Bahri Doğukan Şahin
Bahri Doğukan Şahin- Kapıdağ Yarımadası’nda, Balıkesir’in Erdek ilçesi sınırları içinde bulunan Kirazlı Manastırı, 1923 yılında gerçekleşen Mübadele sonrasında terk edildi. Kullanımda olmadığı ve ilgilenilmediği için zamana yenik düşen ve büyük bir çoğunluğu yıkılan yapının ayakta kalan kısımları bugün hâlâ göz dolduruyor. Rumların bölgeden ayrılmasının ardından kaderine terk edilen manastırın turizme kazandırılması için çalışmalar da bir yandan devam ediyor.
18.yüzyılda inşa edilen Kirazlı Manastırı, tarihi çok eski olmasa da, Antik Çağlardan beri süregelen bir tapınak kültünün üzerine konumlanmış olması sebebiyle oldukça önem arz eder. Roma İmparatorluk Çağı’nda yaşamış olan ve günümüzde Amasya sınırları içinde kalan bölgede doğduğu bilinen büyük coğrafya bilgini Strabon’un aktarımına göre, bölgenin Antik Çağ’daki en önemli kenti olan Kyzikos’un bir tapınağı bulunuyordu Kapıdağ Yarımadası’nda. Bu durum yüzyıllarca devam etmiş ve bölgenin Osmanlı egemenliğinde olduğu dönemlerde de bir manastır inşa edilmişti.
Antik Çağ’da Didumus Dağı olarak bilinen ve günümüzde Kapıdağ olarak adlandırılan dağda yer alan manastır, yüz yıldan fazla bir süre kullanımda kaldı. Anadolu’nun zengin tarihi geçmişi içinde yer alan dini merkezlerden biri olan manastırın bulunduğu çevrede kilise ve başka dini yapıların da olduğu biliniyor. Aktif olarak herhangi bir kazı çalışmasının yapılmadığı alana şu an gidecek olan kişiler manastırın yalnızca güney duvarını ve apsis duvarını görebilecektir. Kullanımda olduğu yıllarda zemin üzerine iki kattan oluşan bir yapı olduğunu bildiğimiz Kirazlı Manastırı’nın var olan kalıntıları dönemindeki ihtişamını tahmin etmek için yeterli.
Rahip ve rahibelerin kaldığı dini bir yapı olarak bildiğimiz manastırlar genelde yerleşim merkezlerinden uzağa konumlandırılırdı. Günümüzde dahi yakınlarında herhangi bir yerleşim bulunmayan ve en yakın köye kilometrelerce uzakta kalan manastırın kullanımda olduğu yılları düşündüğümüzde yapılış amacına fazlasıyla hizmet etmiş olduğunu söylemek mümkün.
Mübadele’nin etkisi
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan halkların dinlerini özgürce yaşayabilmeleri Anadolu’da birçok farklı dini merkezin oluşmasına sebep olmuştur. Bölgede Hristiyanlığa mensup olan Rumların inşa ettiği ve uzun yıllar kullanımda kalan manastırın terk edilme hikâyesi de bir hayli üzücü elbette. Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Yunanistan devletiyle yapılan anlaşma sonucu her iki ülke sınırları içinde kalan Müslümanlar ile Ortodoks Rumlar zorunlu göçe tabi tutulmuş ve bunun sonucunda 1 milyondan fazla insan yer değiştirmek zorunda kalmıştı.
Misya Yürüyüş Yolları
Balıkesir Valiliği’nin katkılarıyla oluşturulan Misya Yürüyüş Yolları ile çeşitli yürüyüş rotalarından manastıra ulaşmak mümkün. Antik Çağ’da “Mysa” olarak anılan bölgede oluşturulan parkurlara bu ismin verilmiş olması da hoş bir detay tabii ki. Şimdilik Likya Yolu, Frig Yolu ve Karia Yolu kadar meşhur olmasa da, doğaseverler tarafından tercih edilen bir yol olduğunu ve ileride daha da rağbet göreceğini söylemek mümkün. Yol güzergâhlarında birçok su kaynağına ve irili ufaklı şelalelere rastlanabilen Kapıdağ’ın en yüksek noktalarından birinde konumlanan Kirazlı Manastırı, ziyaretçilerine huzur vadediyor ve ayakta kalan kısımlarıyla âdeta görsel bir şölen sunuyor. Özellikle yaz aylarında yeşilin her tonu ve sonbahar aylarında sarı ve turuncu renklerin ağırlıkta olduğu dönemlerde ziyaret etmek daha farklı bir hava katıyor. Antik Çağ’da Kyzikos kentinde ana tanrıçaya adanan bir mabedin ardından binlerce yıl sonra dahi kutsallığını sürdüren bölge arkeoloji, tarih ve doğaseverleri aynı noktada buluşturuyor.