21.02.2025 - 16:04 | Son Güncellenme:
Hero Türkiye Pazarlama Müdürü Gökçe Uysal Kürer yeni kampanyaları hakkında açıklamalarda bulundu ve soruları cevapladı.
- Çağımızda annelerin endişeleri, kaygıları, kendini yetersiz ve eksik hissetme halleri her geçen zaman artıyor. Bunun sebepleri neler?
İçinde yaşadığımız çağ, ebeveynler için birçok yeni kaygıyı da beraberinde getiriyor. Özellikle ekonomik ve sosyal belirsizliklerin tetiklediği gelecek kaygısı, yeni ebeveyn olmuş bireylerde çok daha yoğun hissediliyor.
Beslenme konusu ise bu kaygıların en başında geliyor. Evimize aldığımız meyve, sebze ve tahılların temizliğinden ve ailemiz için ne kadar iyi olduğundan emin olmak istiyoruz. Ancak her gün medyada karşılaştığımız haberler, gıdalarla ilgili soru işaretleri yaratıyor. Evde bir bebek olduğunda ise annelerin bu konudaki hassasiyeti daha da artıyor. Tam da bu noktada, bebekli haneler için titizlikle seçilen, tarım ilacı ve pestisit kullanılmadan yetiştirilen meyve, sebze ve tahıllarla hazırlanan, koruyucusuz ve palm yağı içermeyen Hero Baby ürünlerimiz devreye giriyor.
İşin duygusal tarafına geldiğimizde, yaptığımız araştırmalara göre annelerin %69’u, çocuklarının bebeklik döneminde kendini güçsüz veya yetersiz hissettiğini belirtiyor. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri, dijitalleşmenin ve bilgi yoğunluğunun artması. Özellikle sosyal medyada karşılaştıkları idealize edilmiş anne figürleri, genç annelerin kendilerini yetersiz hissetmesine neden oluyor.
Dikkat çeken bir diğer veri ise annelerin %57’sinin, çocuklarını yetiştirirken yaşadıkları zorlukları kendi iç dünyalarıyla ilişkilendirmesi. Yani birçok anne, dış etkenlerden bağımsız olarak, kendi içsel süreçlerinin de ebeveynlik deneyimlerini zorlaştırdığını düşünüyor.
Tüm bu veriler, annelerin daha fazla desteklenmesi gerektiğini ve onların kendilerine duydukları güveni artıracak bir ortam yaratmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
- Annelerin üzerinde çok büyük bir mükemmellik baskısı var. Sosyal medya da bunun en büyük tetikleyicisi. Çocukla ilgili her şeyin sebebi ilk sorumlusu anne görülüyor. Hal böyleyken anneler kendilerine nasıl güvenecek ve içgüdülerini nasıl dileyecek?
Annelerin üzerindeki bu baskı, toplumsal yargılar ve sosyal medya aracılığıyla sürekli besleniyor. Mükemmel olma çabası içinde anneler, kendi iç seslerini duymakta zorlanabiliyor. Oysa ebeveynlik süreci, bazen de hatalarla öğrenilen uzun bir yolculuk. Annelerin en büyük ihtiyacı, kendilerine güven duymalarını sağlayacak destekleyici bir ortam.
Hatta geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz 'İçindekine Güven' lansmanımızda da Psikolog Çiğdem Doğan bu konuya şöyle değinmişti: “Ebeveynliğin uzun ve hatalarla dolu bir süreç olduğunu kabul etmek, annelerin kendilerine duydukları güveni pekiştirir. Eksiklikler ve yanlışlarla barışmak, iç seslerini daha rahat duymalarına yardımcı olur. Unutulmamalı ki her anne ve bebek için bu süreç biriciktir. Tabii ki doğru bilgiler ve uzman görüşü doğrultusunda, bebeklerini ve kendilerini gözlemleyerek, en doğru yolu yine kendileri bulacaktır.”
- Annelerin en çok yargılandığı konulardan biri bebeğin beslenmesi. Anne sütü ile başlayan eleştiri okları, en çok anneye gidiyor. Bu önyargılar nasıl değişir? Anneler nelere dikkat etmeli? Bu kadar çok ses varken, içlerindeki sese nasıl kulak verecekler?
Anneler, bebeklerinin beslenmesi konusunda en çok yargılanan ve eleştirilen kişiler oluyor. Anne sütüyle başlayan bu baskı, ek gıdaya geçişle birlikte de devam ediyor. Oysa her bebeğin beslenme süreci farklı ve her annenin koşulları kendine özgü. Bu yüzden annelerin en çok ihtiyacı olan şey, doğru bilgi ışığında, kendilerini ve bebeklerini izleyerek bilinçli kararlar alabilecekleri bir ortamın sağlanması.
Örneğin, Avrupa ülkelerinde ek gıda dönemine geçmiş bebekli hanelerde özel olarak yetiştirilen meyve, sebze ve tahıllarla üretilen kavanoz mama, tahıllı kaşık mama gibi bebek besinleri çok daha yaygın şekilde tüketiliyor. Çünkü bilimsel veriler, bebek ve küçük çocukların tarım ilacı kalıntılarına olan dirençlerinin yetişkinlere göre çok daha düşük olduğunu gösteriyor ve bu yüzden onların beslenmesine özel yetiştirilen ürünlerin tercih edilmesi gerektiği bilgisi oturmuş durumda.
Türkiye’de ise annelerin hayatını kolaylaştıran çözümler bazen “kolaya kaçmak” olarak görülüyor. Ancak doğru bilgiye ulaştığımızda, pratik olanın her zaman yanlış seçim olmadığını da anlıyoruz. Önemli olan, annelerin kendi iç seslerini duyabilmeleri ve seçimlerini dış baskılarla değil, bilgiye dayalı olarak yapabilmeleri. Toplum olarak anneleri destekleyici, onları yargılamak yerine güçlendiren bir dil kullanmamız gerekiyor.
- Kampanya hiç değinilmeyen bir konuya değiniyor. Bu fikir nasıl çıktı ve proje ile ne amaçlanıyor?
Kampanya fikri, yaptığımız araştırmalardan elde ettiğimiz içgörülerle şekillendi. Araştırmalar, annelerin büyük bir çoğunluğunun bebeklerini büyütürken kendilerini güçsüz ve yetersiz hissettiğini ortaya koyuyordu. Bu sonuçlar benim için özellikle anlamlıydı çünkü ben de o dönemde 2,5 yaşındaki kızımı büyütürken benzer duygular yaşamıştım.
Hero Baby olarak pazarın lider markasıyız, ancak bizim için büyük bir markanın sorumluluğu yalnızca ürün üretmekten ibaret olmamalıydı. Bu yüzden markamıza daha büyük bir anlam ve yön kazandırmak için harekete geçtik. “Ebeveynlere, sağlıklı ve mutlu nesiller yetiştirirken destek olmak” amacıyla, ürünlerimizden ambalajlarımıza, iletişim dilimizden sosyal medyadaki varlığımıza kadar markamızın her noktasına dokunan amaç odaklı bir yol haritası oluşturduk.
Ebeveynlerin kendilerini gerek sosyal çevre ve medya gerekse yanlış bilgi kaynakları sebebiyle yetersiz, çaresiz, öz güvensiz hissetmelerinin hem kendilerine hem de bebekleriyle ilişkilerine zarar verebileceği bilgisinden hareketle, ebeveynlerin öz şefkatli iç seslerini bulmaları konusuna dikkat çekmek istedik.
“İçindekine Güven” kampanyası, ebeveynlere bir sesleniş niteliğinde. Onlara, doğru bilgi ışığında bebeklerini ve kendilerini gözlemleyerek kendilerine ve sezgilerine güvenebileceklerini hatırlatıyor. Aynı zamanda, 1000’den fazla analizden geçen, bebekler için özel seçilmiş hammaddelerle hazırlanan, içindekine güvenebilecekleri Hero Baby ürünlerimiz ile her zaman onların yanında olduğumuzu vurguluyor. Kampanyamızla, amacımız annelerin iç seslerine güvenmeleri sağlayarak bebekleriyle ilişkilerini beslemek.
- Projenin lansmanı için organize edilen alanda birçok interaktif deneyim alanı vardı. Bunlardan bahseder misiniz?
“İçindekine Güven” kampanyasının lansmanı için Feriye Sarayı’nda özel bir gün organize ettik. Bu etkinlikte yalnızca basın mensuplarını ve fikir önderlerini ağırlamakla kalmadık, ikinci seansta 100’den fazla bebekli ebeveyni de misafir ederek kampanyamızın kalbinde yer alan anneleri ve babaları sürecin bir parçası haline getirdik.
Deneyim alanlarımız, ebeveynlik yolculuğunun farklı aşamalarına dokunacak şekilde tasarlandı. İlk alanda, ebeveynlerin bebek haberini aldıkları andan itibaren hissettikleri heyecana odaklandık. İkinci bölümde ise AÇEV’in araştırmalarından elde edilen verilerle, annelerin kendine güven konusunda yaşadığı zorlukları ve babaların eş ebeveynlik gösterdiğinde sürecin nasıl daha olumlu bir hale geldiğini vurguladık.
Sanatçı Eda Zamanpur’un “Duygu Bahçesi” enstalasyonu ise ebeveynlerin duygularına sanatsal bir yorum kattı. Katılımcılardan, kendilerinde uyandırdığı duyguları temsil eden çiçekleri seçip enstalasyon alanına asmalarını istedik. Günün sonunda, ebeveynlik yolculuğunun duygu çeşitliliğini üç boyutlu bir sanat eseriyle yansıtmış olduk.
Oturum alanında ise iki önemli panel gerçekleştirdik. İlk oturumda, AÇEV Savunu Direktörü Hasan Deniz’in moderatörlüğünde Müge Boz ve eşi, basketbolcu Caner Erdeniz ile birlikte eş ebeveynliğin önemi üzerine konuştuk. İkinci oturumda ise benim moderatörlüğümde, Psikolog Çiğdem Doğan Bilgin ile ebeveynlikte kendine güven ve öz-şefkat konusunu ele aldık.
Günün sonunda, ikinci oturuma katılan bebekli annelerimiz için de özel bir buluşma gerçekleştirdik. Diyetisyen Güneş Aksüs ve Bebek Hemşiresi Esra Ertuğrul, “Ek Gıdaya Geçiş Macerası” söyleşisiyle ebeveynlerin akıllarındaki soruları yanıtladı ve onlara bu süreçte rehberlik edecek önemli bilgiler sundu.
- Sağlıklı ve doğru beslenme ebeveynlerin en hassas olduğu konu. bu konuda ebeveynlere söyleyeceğiniz öncelikle en önemli üç konu ne olurdu?
Bu konuda beraber çalıştığımız Diyetisyen Güneş Aksüs’ün sıkça vurguladığı üç önemli noktayı paylaşmak isterim:
Bebeğin bireysel gelişimine göre ilerlemek: Her bebek farklıdır ve ek gıdaya geçiş sürecinde bebeğin ayına, kilosuna ve gelişim durumuna uygun bir yol izlemek çok önemlidir. Bu noktada doktorunuzun önerilerini almak, bebeğinizi gözlemlemek ve onun isteklerini kendi konfor alanınızla harmanlamak ek gıda sürecini çok daha sağlıklı ve doğal bir hale getirir.
Bebeğin mide kapasitesini göz önünde bulundurmak: Bebeklerin mideleri çok küçük olduğundan, ne kadar yemeleri gerektiğine dair endişeler yaşamak doğal. Ancak burada önemli olan, bebeğin verdiği açlık ve tokluk sinyallerini doğru okumaktır. Zorla yedirmeye çalışmak yerine, bebeğin kendi ritmine ve ihtiyacına uygun miktarlarda beslenmesine izin vermek gerekir.
Bebeklere özel üretilmiş gıdaları tercih etmek: 6-36 aylık dönemde bebeklerin beslenmesi için, yetişkin gıdalarından farklı olarak, bebeklere özel üretilmiş meyve, sebze ve tahıllarla hazırlanan ek gıdalar tercih edilmelidir. Çünkü bu yaş grubundaki bebeklerin vücutları, tarım kalıntılarını ve bazı bileşenleri yetişkinler kadar tolore edemez. Bu nedenle aldığınız ürünlerin ambalajında “Bebek ve Küçük Çocuk Ek Gıdası” ibaresinin olup olmadığını mutlaka kontrol etmelisiniz. Hero Baby olarak Türkiye’de bebekler için kontrollü tarım uygulamasını yapan ilk ve tek bebek beslenme şirketi olmaktan da gurur duyuyoruz.
İlandır