Fenerbahçe puan ve moral kaybetti

Haberin Devamı

Cuma akşamı oynanan karşılaşmadan sonra Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki puan farkı bir maç fazlasıyla 10’a çıkmıştı.
Bu öndeki takıma psikolojik bir avantaj ve rahatlık verirken, geridekine hiç kuşku yok ki stres yüklüyordu.
Samsunspor, Süper Ligin genel ortalamasının üzerinde bir takım. Şöyle ifade edelim; Beşiktaş’ın hem puan hem de oyun olarak oldukça önünde bir kadroya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Sezon içinde birçok kritik karşılaşmadan galibiyetle çıkmayı başarabilirken; ilk maçta Fenerbahçe’den yine puan almayı başarmıştı.
Zaten ligi de 3. Sırada götürüyor.
Fenerbahçe tarafındaysa yaklaşık 66-67 saat önce çok zorlu bir Rangers deplasmanından yorgun dönmüş bir takım bulunuyordu.
Oradan turla dönülmüş olsa Samsunspor karşılaşmasının havası çok daha farklı olabilirdi; ancak dün sahaya çıkan ve sonradan oyuna giren oyuncular arasında mental olarak fazlasıyla düşmüş oyuncular vardı.
Tadic ve Dzeko başta olmak üzere İrfan Can, Fred ve Mert Hakan’ı bu sınıflandırmanın içine alabiliriz.
Turun ilk maçını da göz önüne aldığımızda iki maçta da istenen performansın çok altında kalmış En Nesyri’yi de ekleyebiliriz.
Bir tarafta yorgun ve moralsizlik, diğer yanda bunun üzerine form seviyeleri de bir anda ortalamanın altına düşen oyuncuların etkisini bir araya getirdiğimizde Fenerbahçe için Samsunspor maçı zorluk derecesi her dakika artan bir sırat köprüsüne dönüştü.
Samsunspor maçın başında sert bir oyun oynayacağını bize gösterdi. Orta alanda özellikle Fred’e yapılan fauller için sert ifadesi de az kalır; kasti temaslar vardı.
Bu da hem oyunun akışkanlığını hem de konsantrasyonu bozan bir başka etken olarak devreye girdi.
Ancak buna rağmen Fenerbahçe hızlı oynayarak topun mümkün olduğunca sahada kalmasına çaba gösterdi.
Topun maç sonunda oyunda kalma süresi 61.56 gibi oldukça yüksek bir dakikaya karşılık geliyordu.
Bunu şu şekilde açıklayalım; maç toplam 12 korner, 61 taç, 22 faul, 3 ofsayt olmak üzere tam 98 defa durdu ve tekrar başlamak durumunda kaldı.
Bu veriyi Galatasaray-Antalyaspor maçıyla kıyasladığımızda neye karşılık geldiği daha iyi anlaşılacaktır; 11 korner, 39 taç, 26 faul ve 2 ofsayt ile 78 defa duran maçta topun oyunda kalma süresi sadece 47.58 dakika olmuştu.
Aslında bu karşılaştırma iki takım arasındaki enerji farkını hem de oyun akışkanlığını, hızını da göstermesi bakımından fazlasıyla anlamlı oluyor.
İşin matematiğinin diğer tarafındaysa gerçekler bulunuyor.
O da meselenin sonuçla ölçülen puan kısmı oluyor!
Fenerbahçe her türlü dezavantaja karşın bu kadar baskılı oynadığı maçta gol üretmeyi başaramadığı için 2 puan daha kaybetti ve Şubat ayında dolu dizgin 3 kulvarda coşkuyla götürdüğü mücadelelerinden birine havlu atarken, belki en önemlisinden de ciddi bir yara aldı.
Yolun sonu mu?
Fenerbahçe geçen sezon da üç aşağı beş yukarı aynı yollardan geçti; yarışı sonuna kadar götürdü belki ama puan farkını bir türlü kapatamadı ve 3 puan ile kaybetti.
Şimdi fark 9; kalan maç sayısı 10!
Fenerbahçe tüm maçlarını kazanırsa 30 puan toplayacak.
Galatasaray’ın 9 maçı kaldı ve potansiyel olarak 27 puan ihtimali var ve Fenerbahçe’nin ipi göğüsleyebilmesi için 8 puan kaybetmesi gerekiyor; bu da 2 yenilgi 1 beraberlik veya 4 beraberlik anlamına geliyor.
Mümkün mü? Göreceğiz.
Galatasaray oyun olarak Fenerbahçe’nin çok gerisinde mücadele ediyor; ama bir şekilde kazanmasını beceriyor.
İki takım arasındaki en bariz farksa sürecin psikolojisini yönetmede devreye giriyor.
Şu gerçeği artık konuşmamız gerekiyor; Fenerbahçe zorluk derecesi yüksek olan karşılaşmaları çevirmeyi başaramıyor.
Samsunspor öyle bir rakipti Fenerbahçe için ve sezonun ilk yarısında da yenememişti.
Tıpkı Galatasaray’a karşı kaybettiği gibi.
Oysa bu seviyelerde ve sezonun boyunun kısaldığı dönemde yokuş aşağı son sürat gidebilmeyi becermek, başarmak gerekiyor.
Galatasaray diyelim ihtimaller gerçekleşti ve o puanları kaybetti; soru şu Fenerbahçe önündeki zorluk derecesi yüksek kalan maçlarını kazanabilecek mi?
Mesela Trabzonspor ve Beşiktaş... Hem çok önemli hem de yıllardır bu karşılaşmalar çok ciddi eşik maçlarına dönüşmüş durumda.
Sorun tek başına Mourinho’nun bu maçları çevirememesi de değil. Son 6-7 sezonda süre gelen “yönetememeden” kaynaklı bir çözümsüzlük.
Peki Samsunspor maçını Fenerbahçe neden kazanamadı veya puan kaybetti?
Başta yorgunluk vurgusunu konuştuk; bu da doğal olarak ortaya bir kadro tercihini çıkarıyor.
Mourinho’nun başka seçeneği var mıydı?
Testi kırılınca yol gösteren çok olurmuş kuşkusuz; ancak öyle ya da böyle biz de süreci yorumluyoruz.
Görünen o ki Tadic ve Dzeko ile başlamak hatalı bir tercih olarak göze çarptı. Dahası Dzeko ile devam etmek veya Talisca’yı çıkarmak da sondan itibaren geriye doğru sardığımızda hatada ısrar şeklinde yansıdı.
Yine oyuncu tercihlerinden devam edersek İrfan Can ve Mert Hakan’ın geçen sezonki performanslarının çok uzağında kalmaları nedeniyle artık böylesine kritik karşılaşmalarda oyunu çevirmek bir tarafa katkı sağlayacağını sanmanın bile hayal olduğu görülüyor.
Pandemiden beri 5 oyuncu değişikliğine bu nedenle karşıyım.
Mesela ilk Rangers maçının kaybedilmesinin nedeni de bu 5 değişiklik hakkının kullanılmasıydı diye düşünüyorum.
Mourinho kadro ve saha yerleşimiyle ne zaman oynasa bu arzulanan etkiyi vermiyor.
Jorge Jesus’u da hep bu nedenle eleştiriyordum.
Mourinho ile Jesus’u hiçbir zaman aynı argümanlarla eleştiremem; biri çok çabuk havlu atmıştı. Mourinho çabalıyor, direniyor hatta savaşıyor. Dahası bu takıma her şekilde inanıyor.
Başta elindeki oyuncu grubuna ancak bazen sabretmek gerekiyor.
İlk Rangers maçının tamamı, ikincisinin son bölümü ve Samsunspor karşılaşmalarında Mourinho sabredemedi ve işleyen düzeni bozdu.
Mutlaka onun tarafında haklı verileri de vardır ama Fenerbahçe’ye çok iyi Ocak ve Şubat ayı geçiren bu oyun planında ısrarcı durmak hedefe giden yolda bana göre daha doğru bir karar olurdu.
Fenerbahçe’nin dün akşam bir diğer göze çarpan sorunu 44 adet orta yaparak sonucu değiştirmeye çalışmasıydı.
Pozisyon yaratmış olsa da etki seviyesinin oldukça düşük kaldığı bu oyun şeklinin Fenerbahçe’yi çok bozduğunu görmek ve buna müdahale etmek gerekiyordu.
1’e 1 veya 2’ye 1’ler neredeyse hiç denenmedi.
Kanatlarda ters ayakla arkaya yapılan ortaların da Samsunspor kalesi için tehlike yaratmadan çok uzak kaldığı görüldü ama ısrarla denemeye devam edildi.
İsabet bulan ortalarda da topla buluşan oyuncuların olağanüstü beceriksizlikleri vardı.
Haliyle olmadı!
Çok önemli ve değerli 2 puan kaybedildi, üstelik Kadıköy’de.
Esas sorun bana göre kaybedilen puan değil, moral. Mental olarak geriye gidiş.
Milli ara bunu ne kadar onaracak, dönüşte göreceğiz.
2 Nisan günü çok önemli bir derbi maçına çıkacak Fenerbahçe; moral dönüşümü için gerçekten büyük fırsat.