22.04.2025 - 06:50 | Son Güncellenme:
Sezona büyük umutlarla giren, Mourinho hamlesi ile büyük ses getiren Fenerbahçe makus talihini bir kez daha yenemedi. Yıllardır süren şampiyonluk hasreti camiada üzüntü ve öfkeyi birbirine karıştırırken, sarı-lacivertli camiayı bundan sonra nelerin beklediğini, nasıl bir yol haritası gerektiğini, neşterin yönetime mi yoksa teknik heyete mi kesilmesinin daha yarar getireceğini herkes merak ederken, Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu buhranlı durumu Milliyet’in usta kalemleri yorumladı...
ÖZAY ŞENDİR: FENERBAHÇE NASIL KURTULUR?
Aslında Fenerbahçe yerine Türk futbolu nasıl kurtulur sorusuna yanıt aramamız lazım. Futbol dünyamızda uzun zamandır rekabet yok, düşmanlık var. Düşmanlığın olduğu yerde adil rekabet olmaz. Futbolu sadece hakem camiası değil tüm aktörlerleri, Federasyon’a bildirilen düşük transfer ücretlerinden, sanal medyanın koyu taraftarlık yayınları kadar her haliyle konuşmamız lazım. Türkiye’de yapanın yanına kar kalan en büyük sektör maalesef futbol sektörü.
Fenerbahçe’ye gelecek olursak, taraftarın panik duygusundan mutlaka kurtulması gerekiyor. Galatasaray 14 yıl boyunca şampiyon olamadı, büyüklüğünden bir şey kaybetmedi, aynı durum Fenerbahçe için de geçerli. Bir diğer sorun beklenti yönetimi. Her sezon başında beklenti yükseltilince sezon sonundaki ikincilik haliyle büyük hayal kırıklığı oluyor. Küçük bir sürü sebep saymak, mesela Fenerbahçe taraftarının sahasındaki maçlarda hakeme baskı kurmakta zorlandığından bahsetmek falan mümkün ama bu ve benzerleri başarısızlığın ana sebebi olarak tanımlanamaz. Para harcamak, önemli transfer operasyonları yapmak, dünyaca ünlü bir hoca getirmek bile şampiyonluğu getirmediyse, başarı nasıl gelir sorusunun cevabını bilmiyorum. Bildiğim panik ve öfkeyle, her sezon sil baştan yapmanın bir işe yaramadığı.
ATTİLA GÖKÇE: LOSER MOURINHO
Fenerbahçe’de elbette ilk sorumlu Jose Mourinho’dur. Başarısız bir Fenerbahçe kariyeri sergiliyor. Üçlü ve dörtlü savunmayı git gel’lerle uygulayan, takımın gelişen ve başarı gösterip katkı sunan Oğuz ve Levent gibi oyuncuları kenara çekiliyor… İsmail Yüksek, Yusuf Akçiçek esame listesinden düşüyor. Dahası takımın en tecrübeli, lider karakteri taşıyan oyuncusu İrfan Can Kahveci, adeta cezalı oyuncu gibi unutulma aşamasına geçiyor. Yabancıların yeteneği, şöhreti ve sınırlı başarısı parlatılarak anlatılırken, yerlilerin durumunu hiç kimse merak etmiyor. Takım kimliği giderek zayıflıyor.
Artık bir “kaybeden” “Loser” olan Mourinho’nun tabloyu bozan başka hataları da var. Bunların en önemlisi, derbileri bir türlü kazanamaması. Fenerbahçe taraftarlarının “İstifa” sloganları Mourinho’ya bulaşmışsa isabetlidir. Ancak ses dalgaları yönetime yöneliyorsa durup düşünmek gerekir. Evet, Ali Koç yönetimi eleştirilebilir ama özveriyle, akılla, kaynak geliştirerek çalışmaları yok sayılamaz. Ortada büyük bir hata varsa, geçen yıl İsmail Kartal’ın başarısına rağmen dışlanması anımsanabilir.
Ezeli rekabet, tarihe kök salmış muhteşem yapısıyla, merak etmeyin yakın gelecekte efsane yarışlara da start verecektir. Fenerbahçe o dönemde de favori atletlerden biri olarak startta yer alacaktır. Bu büyüklük duygusallıkla harcanmamalı akil ve sakin hamlelerle geliştirilmelidir.
HALİL ÖZER: YÖNETİM KALMALI
Kayseri beraberliğinden sonra genel bir ses var. Ali Koç ve yönetimi gitsin. Tamam gitsin. Gidince ne olacak? Kocaman bir soru işareti. Hele şu anki ekonomik tabloda kim girer? Bence hiç kimse. Ve adaylık için bazı isimlere gidildiği iddia ediliyor. Örneğin Mehmet Ali Aydınlar, Ferit Şahenk gibi... Ama ne demişler biliyor musunuz? Aman bizi bulaştırmayın tarzında cevaplar vermişler.
G.Saray camiası “yönetim kalsın” diye dalga geçerek etkilemeye çalışıyor. Ama eminim ki gitmesini en çok isteyen onlar. Onlar biliyor mali açıdan F.Bahçe yönetiminin güçlü olduğunu. Hele çok önemli sponsor anlaşmaları kapıdayken. Onlar da biliyor F.Bahçe’nin bir kere şampiyon olursa tutulamayacağını... Zaten bütün çaba bu. O yüzden diyorum ki bu yönetim gitmemeli. Aksine kalmalı.
Eğer Mou kalacaksa oturup konuşulmalı. Daha konsantre olmalı. Bu kadar yıl şampiyon olmamakla büyüklüğü zerre zarar görmez F.Bahçe’nin. Zaten başından onca facia geçmiş olan bu kulübün hala diri bir şekilde ayakta durması büyük başarı. Diğer büyükler dahil hangi kulüp olsa şu anda bitik durumda olurdu. Ama şu da var; hala sabır diyorum ama lambanın fitili de iyice kısaldı. Onu da söylemek lazım. Sonuç olarak zihinleri kör etmemek lazım yoksa gözler işe yaramaz.