10.12.2020 - 09:57 | Son Güncellenme:
"2017’de İSEV’İ (İnler Spor ve Eğitim Vakfı) kurdum. Bu ülkenin çocuğu olarak Türkiye'ye katkıda, ülkeme bir şeyler vermek istedim. Ablamla konuştuk. Ablam 'Vakıf kuralım' dedi. Başta çocuklarımız olmak üzere tüm insanlarımıza, hayvanlarımıza, doğamıza destek olmak için yola çıktık. Biz spor ve eğitim vakfıyız. Hem spora hem de eğitime öncelikli olarak katkı vermek istedik. Sportif imkanlara sahip olamayan bir çok okulun spor araç gereçlerini gidererek, çocuklarımıza her türlü spor eğitimi için destek olduk.
‘Haydi Türkiyem Spora’ başlığıyla bir kamu spotu hazırladık. Birçok ünlü isimle burada çocuklarımızın ve büyüklerin spor yapmalarını teşvik ediyoruz. Pandemi sürecinde bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. '
Okumayı sev’ adında kütüphane projesi yaptık. Kitap okuma imkanı olmayan çocuklarımızı da unutmadık. Kütüphanesi olmayan okullara kitaplıklar kurarak onlarca okula kütüphane kurduk. Sosa, Atiba, Mert Günok, Aziz Behich, Skrtel gibi birçok futbolcu arkadaşım bize destek oldu.
Virüs nedeniyle okula gidemiyoruz. 30 tane kütüphanemiz var. Pandemi günlerinde çocukların kitaplardan uzak kalmaması için dünya klasiklerinden oluşan e-kütüphane kururak İSEV sitesinden herkesin ücretsiz okumasını sağladık. Eğitimin online olmasından dolayı derslerini izleme imkanı bulamayan öğrencilere tablet yardımında bulunduk. Dışarda binlerce çocuk var. Aynı zamanda bu öğrencilerimize düzenli kitap ulaştırarak onların da düzenli okumalar yapmasına yardımcı oluyoruz.
Evimde beslediğim 3 köpeğin dışında onlarca sokak hayvanı ile ilgileniyoruz. Düzenli olarak barınakları ziyaret ediyoruz. Gerek barınaklardaki hayvanlar gerekse barınaklar dışında yaşayanlar için mama ve sağlık desteği sağlıyoruz. Ayrıca sokak canlarımız için ünlü isimlerle birlikte kamu spotu hazırladık.
Hepimizin yüreğini burkan Hatay’daki orman yangınları için kolları sıvadık. Cenk Tosun’la başlattığımız kampanyada binlerce fidan bağışı gerçekleştirdik. Doğa ve çevre temizliği için çalışmalar yapıyoruz. En son İSEV gönüllüleri ile birlikte Kilyos Halk Plajı’nın temizliğini yaptık. İzmir depremi sonrasında depremzede ailelerimiz için topladığımız bağışlardan eşya yardımı, kira desteği gibi yardımlar yaptık. Deprem travması yaşayan çocuklarımızın psikolojik destek alabileceği bir organizasyon gerçekleştirdik. Başarılı öğrencilerimiz için de burs desteği sağlıyoruz.
Sezon bittikten sonra Başakşehir'in kararını bekledim. Onun için süreç biraz uzadı. Orada şampiyonluk yaşadık. Bana başka sayfa açmak istediklerini söylediler. Ben de ‘Tamam sıkıntı yok’ dedim. Süper Lig’den teklifler vardı. Neden Adana Demirspor’u seçtim? Tarihe geçmiş bir kulüp ve orada bir hedef var. Başakşehir forması giyerken onlara karşı oynadım. İnsanlarda bu enerjiyi ve sevgiyi hissediyorsun.
26 senedir Süper Lig’e çıkamamış bir takım. Ben de bunu büyük bir hedef olarak gördüm. Beni de çok istediler. Tecrübeli bir abi olarak kulübe ve gençlere yardım etmemi istediler. Bence güzel bir proje.
TFF 1. Ligi, zor bir lig. Her takım birbirini yenebiliyor. Her takımda genç oyuncular var. Onlar da kendilerini gösterip Süper Lig sahnesine çıkmak istiyor. Mücadele gücü yüksek bir lig. Belki taktiksel olarak Süper Lig gibi değil. Ama fizik olarak herkes çok koşuyor. Her maç yüzde 100 hazır olmak zorundasınız.
Takımda hava iyi. Zor bir periyoda girdik. 1 ayda 6 maç var. Her 3 günde bir maç oynayacağız. Her oyuncu çok önemli. Herkes zihin olarak, fiziksel olarak iyi olmalı. Maç kazandın mı bu senin motivasyonunu daha da artırır.
Chedjou, Mehmet Akyüz, Anıl ve Volkan Şen gibi tecrübeli oyuncularımız var. Biz bu takımın abileriyiz. Hoca da çok çalışıyor, o da her şeyini veriyor. İnşallah bu sene gençlerle birlikte Süper Lig’e çıkacağız. Her maçımız final havasında. Süper Lig’e çıkmak kolay değil. Kimse sana hediye etmiyor. Çalışan başarır.
İsviçre’de 2 şampiyonluktan sonra bir aşama daha yukarıda Serie A'ya gittim. Birkaç takım vardı. Udinese’yi seçtim. Udinese, İtalya’nın Altınordu’su gibi. Oyuncuları satan, gençlere yatırım yapan bir kulüp. Juventus ve Inter gibi organizasyonları var. Süperler. Bir genç için müthiş bir deneyim. Açık söyleyeyim çok zordu. İngilizce biliyordum, İtalyanca bilmiyordum. Ama öğrendim. Yurt dışına gidecek oyuncular için örnek olmalı. Kendisi öğrenecek, sadece beklemeyeceksin.
4 müthiş sezon geçirdik. Di Natale, Cuadrado, Sanchez, Benatia, Handanovic gibi yıldızlar vardı. En iyi sezonumuzda pozisyon olarak Şampiyonlar Ligi ön elemeye geldik. Bu genç takımla bu kadar yükselme bizim için müthişti.
Ondan sonra Napoli’ye transfer oldum. Beni birden değiştirdi. 10 basamak yukarıda bir kulüp. Büyük bir baskı. Taraftarı var, futbolla yatıp kalkan şehir. Adana Demirspor ve Trabzonspor gibi. Napoli’de Mazzari ile süper bir takımdık.
Cavani, Lavezzi, Hamsik gibi oyuncular vardı. Benim için müthiş bir deneyimdi. Orada baskı vardı. Her maçta iyi olmak zorundasın. Şampiyonlar Ligi’nde oynadık, Serie A’da da forma giydik. Benim için zordu ama başardım. Çünkü çok çalıştım. İki kez İtalya Kupası’nı aldık. Bir de Süper Kupa’yı kazandık. Napoli’de idol olduk. Beni çok seviyorlar. Her şeyimi verdim. Maradona’dan 25 sene sonra biz kupa kaldırdık.
İlk geldiğimde onun posteri asılıydı. Onun sayesinde biz Napoli’yi seçtik. Biz onunla büyüdük. Herkes çok çok üzüldü. Çünkü Napoli Maradona’nın çocuğu. Napoli, Maradona demekti. Bu takımda oynamak için benim için gururdu. Onun için ben de vakıf yaptım. Benim içinde bir his var. Bu taraftarlara bir şeyleri geri vermek istiyorum.
Durumu olmayan insanlar da vardı. 1 biletle 3 kişi maça giriyordu. Her şey para değil. Oraya takımını desteklemeye, stres atmaya gidiyorsun. Sokağa zor çıkıyordum. İstanbul’da çıkabiliyorsun mesela. Büyük baskı vardı.
Güzel bir masaldı. Nasıl kazandığımızı biliyorum. Ben geldiğimde Leicester’ı kimse tanımıyordu. Manchester United ve Arsenal gibi tabi tanımıyordu. Ranieri beni çok istiyordu. Onun için seçtim.
İlk günümü çok iyi hatırlıyorum. Söylersem şaşırırsınız. Kante’yi gördüm. Girişte oturuyordu küçük çantasıyla birlikte. Ben de selamladım. Ben genç olduğu için altyapı oyuncusu zannettim. Soyunma odasına girdim, bir baktım o da girdi. ‘Ben de yeni oyuncuyum, Fransa’dan geldim’ dedi. Tanıştık. Maşallah, süper çocuk. Bugün de hep aynı gülüyor. Lokum gibi çocuk.
Teknik direktör Ranieri’nin elinde Vardy, Mahrez, Drinkwater, Huth, Fuchs, Simpson, Wes Morgan ve Okazaki vardı. Meşhur oyuncular değillerdi. Bazılarının sıkıntıları vardı. Vardy ve Simpson’ın özel hayatında sıkıntıları vardı. Normal ve kompakt takımdık. İtalyanlar biraz değiştirmek ister. İlk haftalarda gördü ki olmadı. Beni de yavaş yavaş oyuna koydu. İtalya’dan sonra İngiltere’de zorluk geçirdim. Uyum sağlayamadım hemen. Farklıydı biraz. Defansif oyunu benimseyip sonra hücuma hızlı çıkışları çalıştık.
Vardy, Mahrez ve Albrighton gibi hızlı hücum oyuncularımız vardı. Kante’yi sağ taraftan ortaya çıktı. Drinkwater ve Kante orta sahada. Ben yedek. Bir başladık. 1-0, 2-1 galibiyetler. Biz aradan sıyrılıp gidiyorduk. Takımın ruhunu ortaya çıktı. Güzel şeyler söyledi. Başkan da her maça gelirdi. Bir aileydik. Herkes işini yapıyordu. 'Ben senden daha iyiyim' diye bir şey yoktu. Ne oldu? Mucize oldu. Unutulmaz bir şey.
Çocukluğumdan beri Beşiktaşlıyım. Herkes bunu bilir. Küçüklüğümden beri hayal ettiğim formayı giymek benim için unutulmaz bir şey. Giydim ve şampiyon olduk. İyi bir takımdık. Şampiyonlar Ligi’nde unutulmaz maçlar çıkardık. Güzel bir seneydi. Keyif aldım. Futbolcu olarak herkes oynamak ister. Ben de daha çok oynamak isterdim.
Başkana '2 sene oturacağıma, oynamak istiyorum. Opsiyon bulabilirsem ayrılacağım. Bana o paraları ödemek zorunda değilsiniz. Zaten Beşiktaş’ın ihtiyacı var” dedim. Çalışkan birisiyim. Parayı hak etmek istiyorum. Yüzde 100’ümü vermeye çalışıyorum. Her gün olmaz. İçim de çok rahat. Kimse de bana bir şey diyemez. Başkan ‘Okey’ dedi. İtalya’ya geri gidebilirdim.
Sonra Başakşehir geldi, bana projesini anlattı. Yeni bir kulüp. 3 sene kontrat verdiler. Ailem de İstanbul’daydı. Ortamı bozmak istemedim. Vakfım da var. Ben de kabul ettim. Onlar da beni çok istediler. 3 sene sonra Başakşehir’de şampiyon olduk.
Başakşehir her sene şampiyonluğu zorlayan bir takımdı. Başkan, yöneticiler ortamı iyi tuttular. Virüsten ödemeler de aksadı. Ama Başkan bizi ve yabancıları zor durumda bırakmadı.
Başkan krizi iyi yönetti. Motivasyonlar düşmedi. Bu sene de pandemi başladı. Bir faktör daha var. Büyük kulüpleri ve Anadolu kulüplerinin taraftarı var. Taraftarlar seni gaza getirebilir. Bazen iyi oynamıyorsunuz ama taraftarla yenebiliyorsunuz.
Pandemiden sonra G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaşlı oyuncular seyircilerin yokluğunu hissettiler. Başakşehir'de ortalama 5 bin kişiye oynuyorduk. Büyük kulüplerin gibi taraftarımız yoktu. Biz bu baskıyla oynamayı biliyorduk. Belki de ötekiler bu baskıyı hissedemeyince o ateşi belki yükseltemediler. 2 sene önce G.Saray’ın 8 puan önündeydik. Final maçını Galatasaray’la oynadık. TT Stadı’nda 52 bin kişi vardı. Herkes o ateşi biliyor. Onların arenasında oynuyorsun, bu farklı bir şey. Ama düşünün 52 bin kişi yok misal, 11’e 11 oynuyorsun, belki biz o maçı kazanırdık.
Bir sürü var. En iyi yabancı oyuncu Quaresma.
Yerli oyuncu olarak da Emre abimiz. Emre (Belözoğlu) bizim kaptanımızdı. Başakşehir’de onunla rekabete girmiştik. Kalitesi zaten belli.
Zor bir soru. Takım söylemek kolay bir şey değil. Bayağı iyi takımlar var. Beşiktaş toparladı. Fenerbahçe iddialı ve sağlam kadro kurdu. Galatasaray hep orada. Başakşehir, Şampiyonlar Ligi ile birlikte iyi performans yapabilir.
Hepsi benim için değerli. Leicester’daki özel bir şampiyonluk. Zürih’teki şampiyonluğum ilkiydi. Son maçta Basel’i deplasmanda yenerek 25 sene sonra mutlu sona ulaştık. Çocukluğumda tuttuğum Beşiktaş’taki şampiyonluk da güzel. Başakşehir formasıyla Süper Lig'de şampiyonluğa ulaşan 6. takım olduk. Napoli’de Maradona’dan sonra 3 kupa kaldırdık.
Beşiktaş taraftarı… Napoli’de Beşiktaş taraftarının sesini herkes duydu. 5 bin kişilik taraftarla, San Paolo Stadı’nı inlettiler. Napoli de ailemin bir parçası. Sonuçta orada büyüdük. Hedefimde jübile var. Onu söylemeyeyim, sürpriz olsun.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!