26.01.2021 - 07:54 | Son Güncellenme:
Daha bir kaç ay öncesine kadar ligin alt sıralarında bulunan takımlar Fenerbahçe’ye kan kustururlardı. Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenmek hatta gol yemeden yenmek onlar için kolay, Fenerbahçe içinse kötü alışkanlık haline gelmişti. Pandeminin hızlandırılmış liginde şimdi işler tam tersi... Yani doğal akışına girdi. Artık Anadolu’dan gelip Kadıköy’de Fenerbahçe’den puan almak zor görünüyor. Dünkü oyun bize bunun işaretlerini çok net verdi. Ama son üç yılın ne yapacağı belli olmayan Fenerbahçesi bir kaç maç sonra beni yanıltırsa hiç şaşırmam...Dün de çok net gördük ki, Gustavo ve Pelkas bu takımın liderleri... Sahada aynı anda iki lider olur mu? Neden olmasın... Hatta çok da iyi olur. Üçüncü bölgenin lideri Pelkas, geri kalan bölgede de Gustavo... Verin topu ikisine sistem tıkır tıkır işliyor. Dün üç tane gol kaçırdı Pelkas. Üçünde de olması gereken yerde olduğu için o pozisyonları buldu. Yani son adam gibi duran Samatta ya da Thiam’ın arkasında oynarken.... Asist yaptığında da aynı yerdeydi. Öbür golün başlangıcında da... Ama ne zaman ki Pelkas kanada geçti hızlı oyun aceleci oyuna, yüksek tempoda durağana döndü. Pelkas’tan yüksek verim almak istiyorsa Erol hoca maça başladığı bölgede sürekli oynatmalı.
Beş-altı maçtır Gustavo’da müthiş bir çıkış var. Bildiğimiz, tanıdığımız Brezilya Milli Takımı’nda oynayan Gustavo gibi... Tek top oynamayla ilgili adeta ders veriyor. Aldığı doğru pozisyonlarla da dönen topları toplama istatistiğinde de zirveye oynuyor. Görünen o ki, Gustavo da artık keyif alarak ve elbetteki keyif vererek resital sergilediğinin farkında...Thiam, Samatta, Valencia üçlüsünün etkileyici bir blok oluşturduğu kesin... Rakip kanat oyuncuları da stoperler de ciddi anlamda zorlanıyorlar. Ama bu üçlünün çok ciddi ortak sorunu var. Eğer bu sorun çözülürse gol atmak çok daha kolay, hele pozisyon üretmek ondan da kolay olacaktır. Bu şeytan üçgeninin sorunu topu çok sevmeleri. O topu ayaklarında biraz daha az tutsalar, Gustavo’dan örnek alsalar ve Pelkas’ı biraz daha iyi anlayabilseler gol rekorları kırmaları işten bile olmayacaktır.Gelelim takımın yenisine... Bu Attila’da iş var. İlk maçta bu kadar net konuşmak doğru mu? Elbette değil... Ama biz uzun yıllardır Fenerbahçe’de onlarca stoper izledik, izliyoruz. Hiç birisi çıktıkları ilk maçta bu kadar etkileyici, bu kadar Fenerbahçe taraftarını umutlandırıcı oynamamıştı. O’na da ve elbette resmen Fenerbahçeli olan Mesut’a da hoş geldiniz diyelim...
'Devre arasında da Fenerbahçe ilk yarıda rahat bir oyun oynamıştı. İkinci yarıda kaldığı yerden devam ederek, sonradan oyuna girenlerin de katkısıyla net bir skorla kazandılar. Attıklarından fazlasını da kaçırdılar. Erol hoca seçilmiş bir oyun oynattı. Uzun zaman sonra izlediğimiz en iyi Fenerbahçe'yi izledik. Kolay ve iyi bir galibiyet oldu. Tabelada gol atan 3 oyuncu vardı ama Pelkas için de ayrı parantez açmak lazım"Takımlar 20 maçı bulmuşken oyuncuların birbiriyle alışkanlığı belli bir seviyeyi yakalatıyor. Ligin en altı ile de oynasanız artık kağıt üzerinde 3 puan yazacağınız takım kalmadı. Kayserispor da artık istim üzerinde olmasına rağmen daha bilerek oynuyor.'
'Fenerbahçe'yi sezon başından bu yana anlatırken sağ veya soldan yapılan hücumlarda ortadaki diğer üç hücumcunun da kanattan geldiği toplarla paslaşıp hücum yaptığını gördük. Bugün pas sayısını hakkını verdiler, Pelkas'ın da katkılarıyla dikine, savunma arkasına toplar atıp kıymetli paslar yaptılar.Szalai'nin gelişiyle bir şey ortaya çıktı. Savunmadan çıkarken 1. bölgeden 2. bölgeye geçerken bazen aksamalar oluyordu. Szalai sadece 1 kere çıkarken pas hatası yaptı o de baskı altındayken. Onda da kenara oynamak istedi ama rakibe gitti. 20-30 metre arasına çok iyi paslar attı. Pelkas'ı topla buluşturup Gustavo'yu rahatlattı.Önemli iç saha başlangıcı oldu. Doğan'ın 3 tane kurtardığı pozisyon var. Maçın başında baskı başladı. Pelkas, Thiam, Samatta oyunun içinde. Cisse'yi oyuna alınca o da içine girdi. Golcüler atmaya başlayınca galibiyet de rahat geliyor.'
'Yeni transfer, Valencia'nın yerini sallayabilir. Valencia istenen seviyeye gelemedi çünkü. Kazanma alışkanlığı da geldikten sonra oyunu oturan Erol hoca da artık çok memnundur diye düşünüyorum. Pelkas - Özil konusuna şöyle değinelim. Sergen mi, Tümer mi? Alex mi Tümer mi? diye. Biz de burada otururken bir tartışalım artık bakalım. İşin latifesi bu tabii ki. İyi oyuncu oynar abi. Ben olsam hepsini birlikte oynatmak isterim. Erol hocanın zorlanacağı konulardan birisi olsun, çözümü bulmak da hocalık mahareti olsa gerek. Var da çözümü, hoca buna bir çözüm getirecektir. Yeter ki böyle iyi ayaklar bulunsun.'
Açıkçası Kayserispor Kadıköy’e kaybetmeye gelmişti. Yeter ki, sindirimi zor bir skor olmasın! İlk golü yedikten sonra sanki galibiyetin üstüne yatar gibi tam takım savunma yapmak başka nasıl izah edilebilir.Fenerbahçe ise kazanacağını biliyor ve kazanırken işin şovuna kaçıyor, hızlı oynamayı denemek istiyordu.Neden?..Mesut Özil oynamaya başladığında bekleyen takım olmak eşyanın tabiatına aykırıydı çünkü.Kayserispor denemesi yeni bir tarzdı Fenerbahçe için… Erol Bulut’un Mesut Özilli takıma evrilme hamlesiydi. Dünyanın en iyi on numarasını almış takım topu rakibe bırakıp skor tabelasına bakarak doksan dakika geçiremezdi bunda sonra.Ve Kayserispor da yeni tarzı denemek için biçilmiş kaftandı.Denemekle kalmadı Fenerbahçe, başardı da!Ligin yarısına gelirken son haftaların en hızlı Fenerbahçesini gördük.Lakin hız başka, telaş başka. Antrenman boksörü gibi vurmadan darbe bekleyen rakip karşısında üçüncü bölgeye kadar şimşek gibi giden Fenerbahçe’nin ilk yarıda- orada eli ayağına karışıyordu sanki.
İlk devresi 4-5 golle bitecek maçta Kayserispor’un tek taktiği Hanrique ile topu taşıyıp Kanga ile skora gitmekti ki, Gustavo’dan başlayan Szalai takviyeli Fenerbahçe savunması karşısında hayal ötesiydi.Yeni stoper Szalai elbette gelir gelmez Fenerbahçe savunmasının kralı olmadı… Lakin soğukkanlı bir kere. İkincisi oyunun içinde ayağındaki topu birine verirken bir hamle sonrasını düşünüp pas ihtimalini işaret ediyor takım arkadaşına. Sol ayağı ile verdiği uzun çapraz topları yerini buluyor. Karizma kokuyor adam.Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki golü ise forvetin garanti belgesi gibiydi. Samatta, Pelkas, Thiam hepsi golün içinde. Tam anlamıyla ekip işiydi.Fenerbahçe’nin iyisi her zamanki gibi Pelkas ile birlikte Gustavo, kötüsü Valencia idi. Doğal olarak 70. dakikaya kalmadan çıkıp yerini Sosa’ya bıraktı. Bu bir soru işareti; neden büyük bir düşüş içinde Valencia?Valencia çıkana kadar Fenerbahçe Caner ile tek kanat oynuyordu ama kendi kaderini kendisi yazmış Kayserispor için yetip de artıyordu bile. Thiam sürekli içeri girip pas adamı olamadığı için orta yapmaktan başka çaresi kalmıyordu Fenerbahçe sol bekinin.
İkinci yarı da golle başladı Fenerbahçe için. Daha da önemlisi, sakin ve güvenli bir Fenerbahçe vardı sahada.Ardından oyuna giren Cisse’nin üçüncü golü geldi.Goller bir yana asıl tek kale maç şehvetini yaşattı ev sahibine Kayserispor. Olması gerekenin sebebi oldu.Ancak, tam anlamıyla teslim olmuş Kayserispor karşısında net galibiyet Fenerbahçe’ye farklı hayaller yaratmasın.Adeta bir hediye gibiydi Kayserispor. Hücum etmeyen, savunmada temassız oynayan, boyu uzun, orta sahası etkisiz takım her zaman bulunmaz.Varsa tadına doyum olmuyor ama aldanmamak lazım.
Serdar’la hemen ortaklık kurdu ve savunma liderliğini aldı. Fizik olarak takımdan öndeydi. Ama asıl önemlisi sakin ve basit oynuyor. Karambole hiç top atmaması çok şeyi değiştirdi. Sanki Mesut’a içinde olmak isteyeceği bir oyun sunalım ve biz de yerimizi kaybetmeyelim der gibiydiler.Szalai’nin karambole hiç top atmaması çok şeyi değiştirdi. Her mesafede mutlaka hedef gözeterek pas attı. Acele etmedi. Bu, Luis Gustavo üzerindeki yıpratıcı baskıyı çok hafifletti. Çok daha daha bilinçli oyun kurdular. Böyle olunca dar alan savunması içinde özellikle Pelkas’ı demarke buldukları her an pozisyon yakaladılar. Bu pas trafiği sezon başından buyana maça yayıldığını görmediğimiz bir seviye. Daha kompakt alan boşalttılar, savunma derinliğini doğru ayarladılar ve az geri koştular. Sanki Mesut’a içinde olmak isteyeceği bir oyun sunalım ve biz de yerimizi kaybetmeyelim der gibiydiler. Bu oyunda özellikle Pelkas-Thiam ikilisinin ekstra performans gösterdiğini söylemek lazım. Akışkan oyunları onlara katılmak isteyen başka oyuncuları da çekti. Fenerbahçe merkezden bu tip bir savunmaya karşı bulunması çok zor 5-6 pozisyon yakaladı. Pelkas son vuruşlarda asistlerinin yarısı kadar becerili olsa fark çok büyürdü.
Bu oyuna mutlak olarak iki savunma kanadını daha fazla dahil etmek gerekiyor. Caner öldürücü ortalar atsa da oyun otomatiğine daha bağlı olmalı. Bunu Sangare çok iyi yapıyor ama Gustavo ve Ozan onu çabuk görmekte zorluk çekiyor. Bunlar dün gördüğümüz iyi seviyeyi çok başka bir boyuta taşıyabilir.Dün için önemli birkaç mesaj daha aldığımı söyleyebilirim. Sosa vasatında bile değil ama oyuna küskün değildi. Ademi ve Cisse de sonradan girmelerine rağmen çabalıydı. Ancak en dikkat çeken oyuncu kesinlikle Szalai idi. Serdar’la hemen ortaklık kurdu ve savunma liderliğini aldı. Fizik olarak takımdan öndeydi. Ama asıl önemlisi sakin ve basit oynuyor. Çok yalın bir performans. Bir maç her şeyi söylemez ama Fenerbahçe’de bu yılki en iyi stoper performansını izlediğimiz kesin.
Fenerbahçe'nin dün geceki maçı rahat kazanacağı daha ilk 10 dakikada belli oldu. Kayserispor, Beşiktaş ve Başakşehir karşısındaki dirençli ve disiplinli savunma kurgusunu sergileyemiyordu. Fenerbahçe ilk 10 dakikayı iki farklı önde geçebilirdi. Devre sonuna kadar kontrol tamamen Fenerbahçe'deydi. Bu yarının öne çıkan bir numaralı ismi Pelkas'tı. Kendisi gol aradı, bir tane çok iyi vurdu, kaleci kurtardı. Bir tane daha netini çok kötü vurdu. Golün asistini yaptı. Yine Thiam'a çok iyi bir asist yaptı ama gol olmadı. İkinci yarıda da maçı garantileyen golün başlangıcı yine Pelkas'tı.Fenerbahçe, Kayserispor karşısında ilk yarıyı çok farklı bir skorla bitirebilirdi. Bu görüntüye Kayseri açısından baktığımızda 45 dakikayı Lennon ve Kanga ile 9 kişi oynadılar. Teknik direktör Petrescu bu sorunu ancak devre arasında çözebildi. İkinci yarı karşılıklı ataklarla geçti. F.Bahçe ilk yarıdaki kadar üretken olmasa da Samatta ve sonradan oyuna giren Cisse ile 2 gol daha attı. Sonuçta Fenerbahçe zorlanmadan 3 puanın sahibi oldu.
Gelelim gördüğüm eksiklere... Gol atmasına rağmen Samatta ve Valencia'daki düşüş devam ediyor. İleri uçta bir tek Thiam kendini öne çıkaran forvetti. Gustavo her zaman vurguladığım gibi tam bir profesyonel. İlk defa forma giyen Attila Szalai için defansif yönden bir değerlendirme yapamıyorum çünkü Kayserispor'un hücum gücü çok yetersiz ama sanki bu takımın formasını sürekli giyiyormuş gibi rahattı ve geriden oyunu iyi başlatıyor. Bu da bir stoper için önemli bir artıdır.Erol Bulut, Sosa'yı oyuna alıp takımın en iyisi Pelkas'ı sağ kanada çekti. Mesaj tabii ki şu; 'Mesut takıma girince sen ancak ya sağ önde ya sol önde oynayacaksın.' Ama bir gerçek var ki Pelkas yapısında kanat forveti özelliği taşımıyor.
Yürüyerek oynadığı maçı rahatça kazanarak 20 maçlık ilk yarı etabını bitirdi Fenerbahçe. Önceki maçların 'acar' dörtlüsüyle (Valencia, Samatta, Pelkas, Thiam) problem çözme becerisini kullandılar. Ozan'ın gelmesiyle birlikte orta saha, dengesini buldu. Gecenin sürprizi Szalai oldu. Topun Fenerbahçe'de daha çok kalması, oyunun güzelleşmesi veya netleşmesi anlamı taşımadı. İlginçtir, üçbeş metre ötesindeki oyuncuya pası kullanmayı, oyunu doğru oynamak veya iyi bir şey sanmak gibi bir algının içindeler. Topun hızını artırmak yerine, tempoyu mümkün olduğunca düşük tutup, topun kendilerinde olmasını sağlayıp, kaleyi tehlikeden uzak tutmak, bu dönemin 'akıllı' hareketi olarak kabul ediliyor.
Üç günde bir maç periyodu, Sivas seyahati, rotasyon yapmadan oynamak, bu tercihin nedeni olabilir. Kayserispor da geri düşmesine rağmen mümkün olduğunca kendi sahasında kalarak, sonuca razı koştu. Gollerde Pelkas-Thiam paslaşmaları hüküm sahibiydi. Merkeze yakın, kısa ve hızlı kullandılar topu. İki de net pozisyonu kaçırdı Pelkas. Szalai ilk maçında güven verdi. Temiz bir sol ayağa sahip. Hep doğru yerdeydi. Yine de baskı altında kalacağı maçı görmek lazım.
Alper Ulusoy'un, Caner'in gollük pasında, 'top bana değdi' diyerek oyunu durdurması klasik; 'hakemcik- MHK' ikilisinin sakatlığı. Topun yönü değişmezse ve aynı takımdan oyuncuya giderse 'devam' diyorlar... Bu hafta içi lig maçı yok. Dinlenecekler, dinleyecekler ve Mesut ile idmanın keyfini çıkaracaklar. Sonrasında 'Fenerbahçe'nin ligi' başlayacak. Daha iyi, etkili ve güvenilir olmaları lazım.
Mesut Özil'in gelişi Fenerbahçe takımı üzerinde ciddi bir sinerji yaratmış. Maçı Mesut'un tribünde izlemesi sahadaki oyuncuların adeta görücüye çıkmış anlayışında oynamasını sağladı. Yani Mesut'un tribünde oturması ve maçı dikkatli izlemesi Fenerbahçeli oyuncuların dikkatli, ciddiyetli oynamalarını sağladı.Uzun bir aradan sonra Fenerbahçe'nin çabuk, coşkulu ve kazanma duygusu yüksek bir oyun ortaya koyduğunu gördüm. Erol Bulut, Alanya maçında Fenerbahçe topa yüzde 25 sahip olduğu için eleştirilmişti. Kayserispor önünde oyun ve pozisyon zenginliği olarak ezici bir üstünlük kurdu, rakibine top göstermedi, hatta pozisyon bile vermedi. Erol hocanın rakibe göre bir oyun tercih etmesinin doğru olduğunu bir daha gördük.
Pelkas'ı hayranlıkla izledim. Yunan yıldız oyun içinde serbest oynadı, her yere koştu, savunma yaptı. Fenerbahçe'nin yaşadığı hücum zenginliğinin baş mimarıydı. Mesut Özil'in saha içindeki en önemli partneri Pelkas olacaktır. Pelkas'ın atom karıncaya benzeyen oyun anlayışı Valencia, Thiam ve Samatta üçlüsünü de çok etkili hale getirdi. Pelkas ile birlikte bu üçlünün oluşturdukları pas üçgenleri izleyenlere keyif verirken atılan her golün altında mükemmel organizasyonlar vardı.
Fenerbahçe hem takım savunmasını başarı ile uyguladı hem de hücuma çıkarken çok hızlı ve çabuktu. Dört oyuncunun bu kadar çok alan değiştirdiği ortamda Ozan ve Gustavo da baskı görmeden top kullandı. Özellikle Caner'in soldan getirip yaptığı ortalar tehlike yarattı.Yeni alınan stoper Szalai çabukluğu ile ön plana çıkarken, topa hiç gelişigüzel vurmadı. Szalai, Fenerbahçe savunmasını toparlayacağı gibi mükemmel sol ayağı ile oyunu da geriden kurabileceğini kanıtladı. Sezon başı transferlerde evdeki hesap belki çarşıya uymadı ama ocakta gelen Mesut Özil, Szalai ve Osayi Fenerbahçe'nin keyif veren, kazanmaya yönelik coşkulu bir oyun oynamasını sağlayacaktır.
3 hücumcu (Valencia, Thiam, Samatta) ile oyunu daha çok rakip alanda oynamayı seven, duran top ustası Caner sahadaydı. Stoperler yine değişmişti. Serdar Aziz dönmüş, yeni transfer Attila Szalai’ye (Malzeme iyi, nokta transfer gibi) ilk şans verilmişti. Genç kaleci Doğan hariç 10 yabancı ile sahaya çıkan Kayserispor’un oyun planı sadece defans yapmak (Dan Petrescu niye geldi) üzerine kurulmuştu. Düşünün maç boyunca Altay’a tek ciddi top gelmedi. Kendi sahasından çıkmayan rakibe karşı oynamak kolay değildi. Fenerbahçe topu dolaştırdı, rakibin boşluklarını kovaladı, kapalı defansa rağmen yine de bol pozisyon buldu. Gustavo, Ozan, Pelkas takımın vazgeçilmezleri. Pelkas hem oynuyor, hem oynatıyor. İlk golde katkısı büyük. Thiam ve Samatta gol attılar, Valencia istekli ama, takımdaki yerleri garanti değil. Futbolu sadece defans sanan Kayserispor ikinci yarıda sadece rakibini seyretti. Fenerbahçe’de güle oynaya, futboluna güzellikler katarak maçı tamamladı.
Maçın starıİlk maçlarda oyundan çıkarken, hocasına tepki koyuyordu. Bu onun hırsından kaynaklanıyor. Kayserispor maçının en iyilerinden biriydi. Son 6 maçta 2 gol 4 asist ile oynuyor. Pelkas şu anda Fenerbahçe’nin vazgeçilmezi.Maçın olayıTakımdaki cezalılar ve sakatlar geri dönünce kulübedeki genç sayısı bire düşmüştü. O da 21 yaşındaki İsmail Yüksek idi.Kısa mesajYeni transferler ile birlikte Fenerbahçe’de var olan forma savaşı daha da kızışacak. İlk 11’de yer bulmak çok kolay değil.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!