Ya kadınlarımız olmasaydı?..
Türk sporunu adına son 40 yılın en başarısız olimpiyat oyunlarını geride bıraktık. Paris 2024’ü altınsız bitirdik. Toplamda 3 gümüş, 5 bronz madalya. Sıralamada 204 ülke arasında 64. olduk. Rahatsız edici bir tablo.
Spor bakanı Osman Aşkın Bak, “Sunulan imkanları doğru kullanmayan federasyonlar bunun hesabını verecek” diyerek faturanın kesileceği adreslere işaret etti.
Evet sorulmalı. Ama atlamayalım. Sadece Paris’e gidip hayal kırıklığı yaratan federasyonlardan değil, aynı imkanlara sahip olup olimpiyata takım veya sporcu gönderemeyen federasyonlardan da hesap sorulmalı. Liyakat ve adaletin olmadığı yerde başarı beklemek mümkün değil.
Spor bir ekip oyunu ise tepeden tırnağa herkes öz eleştirisini yapabilmeli.
Ve en önemli konuyu es geçmeyelim. Oyunlarda Buse Naz Çakıroğlu, Hatice Akbaş, Buse Tosun Çavuşoğlu, Esra Yıldız Kahraman ve Nafia Kuş Aydın bireyselde, Şevval İlayda Tarhan ise Yusuf Dikeç ile karışık takımda madalya elde etti. Yani 8 madalyanın 6’sı kadın sporcularımızdan geldi. Filenin sultanları ise olimpiyat dördüncüsü olarak tarihimizdeki en önemli takım sporları başarısını elde etti.
Nerede ata sporu güreş, nasıl da unuttuk Naim ve Halil ile fırtına gibi estiğimiz halter podyumunu? Bir zamanlar dünya şampiyonasında final oynayan erkek milli basketbol takımımız nerede? Atletizmde niçin nal topladık? Cimnastikte neden geriledik? Sorular çoğaltılabilir.
Hepsi bir yana; ya kadınlarımız olmasaydı?..
Zeki, çevik ve ahlaklı!
Ülkemiz futbolunda teknik direktör olmak, üniversite diploması almaktan kolay.
Hele emekli milli futbolcu isen, talimat engellerini üçer beşer geçersin.
Bunlardan biri Eyüpspor’u çalıştıran Arda Turan.
Geçen hafta Alanyaspor maçında hakem tarafından sahadan atıldı. Gerekçesi hakaret.
Arda “hakem arkadaşlarımıza naçizane tavsiyem, daha iyi iletişim içinde olmaları” gibi garip bir açıklamada bulundu.
La Liga’da Atletic Madrid forması giyerken hakeme kramponunu fırlatan ve ıska geçtiği için tarihi cezadan kurtulan Arda, bugün Türk hakemlerine ayar vermeye çalışıyor.
Bitmedi; öfke kontrolü konusundaki sıkıntısı tescilli kardeşimiz, bir milli maç dönüşü uçakta babası yaşındaki gazeteciye saldırma cüreti göstermiş, özür bile dilemeden yaptığı yanına kâr kalmıştı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözü ile bitireyim; “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim!”
Organize kötülük
Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı’ya büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Daha ligin başı. Sivasspor deplasmanında başlayan “istifa” sesleri giderek yükseliyor. İşin çirkin yanı Avcı’nın telefonunun sosyal medyada ifşa edilmesi ve bu durumun ailesinde yarattığı rahatsızlık. Resmen kötülük planlıyorlar.
Bugün Avcı’yı hedef alanlar yarın başkan Ertuğrul Doğan’ı da istifaya davet edebilir. Yıllarca Trabzonspor camiasından nemalanan gruplar olmuştur. Yol göstermeye kalkıp içten vurmayı severler. Bu kez kolları erken sıvadılar.
Önlerini kesmenin tek formülü, saha sonuçları ve güçlü kadro yapısı. Avcı ve Doğan bu sinsi tuzağa düşmemeli.