İki takımın performanslarına bakınca, Galatasaray’ın tartışmasız favori olduğu maçtı. Ev sahibi lider, Trabzonspor 22 puan gerisinde düşme hattının bir basamak üzerinde idi.
Şartlar ne olursa olsun, böylesi kritik ve anlamlı maçta varını yoğunu ortaya koymalıydı Trabzonspor. Erken yediği golle geriye düştükten sonra toparlanması uzun sürmedi. Hızlı hücumda Cham’ın ortasında Abdülkerim’in üzerinden yükselen Ozan Tufan’ın kafa vuruşu Trabzonspor’u oyuna ortak etti. Lakin savunma hataları devam etti. Mertens’in ilk sayısında stoperler uyumuştu, sonrasında Yunus’un elini kolunu sallayarak attığı golde refakatçisi Nwakaeme seyretti. Yeri gelmişken Şenol hocaya sormak istiyorum; Nijeryalı üç yıl önceki gibi değil. İşi idare etmeye çalışıyor. Israr niye?
Yediği ikinci golden sonra Trabzonspor öyle dağınık bir ruh haline büründü ki, kaleci Uğurcan’ın kritik kurtarışları olmasa, 45 dakika bittiğinde üç puanı cebine koyup keyfine bakabilirdi Galatasaray.
Hata futbolun acı gerçeği. Milli takımın ve Galatasaray’ın stoperi Abdülkerim öyle bir yerde topu rakibine kaptırdı ki, Banza o açıdan yapılan hatanın hakkını verdi.
Trabzonspor ilk yarıdaki ürkek tavrını bırakınca daha fazlasını yapmak için yüklenmeye başladı. Futbol cesaret ister. Belki kaybedebilirsin ama korkak olmayacaksın. Ardından, hücumcuların işbirliği ve Ozan’ın sayısı geldi.
Ve VAR odası kararıyla verilen Galatasaray penaltısı. Malheiro’nun sırtı dönük olarak Mertens’e yaptığı faulün açıklamasını merak ediyorum doğrusu.
Sonrasında yüksek tempolu bir maç izledik. Son düdüğe kadar süren mücadelenin bitiminde sevinen Galatasaray oldu.
Sorum şu; Şenol Güneş’in son bölümdeki oyuncu tercihlerinden biri olan genç oyuncu Ali Şahin’in kendi ağlarına attığı golün günahı kime yazılır? Bir haftada Abdullah Avcı’yı gönderenlere soruyorum; Şenol hocanın da kendini revize etmesinin vakti gelmedi mi?