Süper Lig'in 18. haftasını geride bıraktık bırakmasına da, gelişmelere, söylemlere bakıyorum, ortalık toz-duman adeta! Bu oyunda hiçbir skor sürpriz değildir, öyle bir oyun ki, her türlü sonuça açık, öyle kalkıp ahlar-vahlar çekmenin bir anlamı yok!
Dedik ya, her takım, her takımı yenebilir, küçük-büyük ayırımı artık kalmadı, Anadolu takımları da bu kulvarda söz sahibiler, görüyoruz. Yani, hiçbir takım asla 'çantada keklik' değil... Kaldı ki lig uzun bir maraton, 'Bu köprünün altından daha çok sular akacak', akmaya da devam edecek!
Saha sonuçlarına bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır... Kalkıp bu skorlara asla iş kazası, ya da şansızlık denemez, bunlar oyunun doğasında var, farklı yenilgiler, farklı galibiyetler...
Şöyle puan cetveline bakıyorum, zirve yarışında söz sahibi neredeyse 6 takım var. Kimler yok ki; Galatasaray, Fenerbahçe, Başakşehir, Adana Demirspor, Beşiktaş ve Trabzonspor. Puan farkları öyle aman-aman değil, hele üç puanlı sistemde, makas hemen kapanır.
Düşme hattında şu aşamada dört takım görünüyor. Şimdiden kalkıp, 'şu düşer, şu kurtarır' demek falcılıktan öteye gitmez! En diple, 15. sıra arasında sadece 5 puan fark var. Kapanır mı, elbette kapanır, bekleyip göreceğiz.
Arda ve İsmail niye oynamıyor?
Jorge Jesus'un kariyerini biliyoruz, apoletlerindeki başarıları da gözardı edemeyiz... Ne var ki bu oyunda herkes eleştirilebilir, tüm dünyada bunu görüyoruz.
Jesus gözlemlediğim kadarıyla 'takıntıları' olan bir teknik adam, belki ben yanlış düşünüyor olabilirim. Ancak bu oyunda oturmuş bir kadroyu henüz bulamıyorsanız, vay halinize! Fenerbahçe'de kadro konusundaki tablo bu! Arda Güler şu ana kadar ligde sadece 34 dakika forma şansı bulmuş, bunun adını ne koyacağız? Kaldı ki Arda'nın yeteneğini cümle alem biliyor, Jesus farkında değil!
Durun bitmedi, İsmail Yüksek nerede, unutuldu, onu son 8 maçta sahada sadece 7 dakika görebildik! Örneğin Jesus, üçlü savunma anlayışından bir türlü taviz vermiyor, bildiğini okuyor! Gustavo Henrique'yi kendisi getirdi ya, ondan vazgeçemiyor! Üçlü savunma bölgesi çok ağır kalıyor, tank gibiler! Bu negatif tablo yüzünden Altay çok zorlanıyor, neredeyse rakiplerin her uzun topunda sıkıntı çekiyor! Jesus, İrfan Can Kahveci, Mert Hakan ve Emre Mor gibi yetenekli isimleri de son dönemde istikrarlı kullanmıyor. Dikkat ettim, Jesus'un diğer bir negatif yönü ise rotasyon merakı. Öyle ki 63'ten önce oyuncu hamlesi yaptığını gördünüz mü, ben pek hatırlamıyorum!
Adamın katı kuralları var. Bizim 'taviz ver, esneklik göster' deme lüksümüz yok ama 'görünen köy de kılavuz istemez', ne dersin sayın Jesus?
Karşı çıkanlar VAR!
VAR kayıtlarının açıklanmasına ilişkin tartışmalar sürüyor. Kimine göre yanlış, kimine göre doğru olarak nitelendiriliyor. Olabilir, herkes kendi penceresinden bakıyor bu gelişmeye.
Bakın ben 'yanlış', hatta 'büyük hata' olarak görüyorum. Niye mi? Emsal yol olur, hakem hatasından her canı yanan, "VAR kayıtları açıklansın" diye sıraya girer. Bunu ilerleyen haftalarda izleyip göreceğiz.
Bu kararın doğal olarak perde arkasını araştırdım. TFF Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi, bu kararı tek başına mı aldı, yönetim kurulunun onayı var mı, ya da MHK bu karara hangi cepheden baktı? Elbette araştırdım, karşı çıkan oldu mu bu karara? Evet, karşı çıkanlar oldu, bu kararın gelecek adına doğru olmadığını savununların sayıları öyle sanıldığı gibi az değil!
Benim öyle dedikodularla, duyumlarla işim olmaz, zamanı gelince kaynaklarımı da yazarım, merak etmeyin!
Weghorst'un yeri dolar
Futbolda ayrılıkların yaşanmasından doğal ne olabilir ki? Örneğin Weghorst'a M.United kanca attı, Hollandalı yıldızın Kasımpaşa maçında taraftarlara veda etmesi bu ayrılığın habercisiydi.
Valla, olabilir değil oldu, Weghorst Kartal'dan uçtu. Evet, sözleşmesi var doğru, ne var ki adamın aklı oradaysa, bu saatten sonra tutsanız da verim alamazsınız. Öyle gidenin arkasından ağıt yakmak asla doğru değil. Kaldı ki yeri asla boş kalmaz, Kartal'ın Cenk Tosun'u var, Muleka'sı var. Eeee şu sıralarda Aboubakar'ın da ismi dolaşıyor, olur mu, olmaz mı, hele bi gelsin o zaman yorumumu yaparım, sabırlı olun!
GÜZEL SÖZLER
"Çalışmak, uçup gidebilecek bir alışkanlıktır. Bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlıktır."
VICTOR HUGO