Uğraşan F.Bahçe, kazanan G.Saray

Haberin Devamı

Golsüz, şutsuz, kornersiz… Ofsaytsız ruhsuz ve heyecansız bir ilk yarı izledik. Uzun lig maratonunda kupaların çeyrek ve yarı final eşleşmelerindeki “erken final” kavramını andıran maçta mücadele vardı. Oyun yoktu. Aylardır bu maçı bekleyen taraftar grupları da hayal kırıklığına uğradılar.
Yine de iyi niyet ve takdir duygularıyla yazmamız gereken bir not var. İki takımın kalecileri Fernando Muslera ile İrfan Can Eğribayat aşırı baskı altında kalmadılar ama rahat davranışları, arkadaşlarına güven veren anlayışları ile göz okşadılar.
Dzeko ve En Nesyri ile Osimhen’e de teşekkür borçluyuz. Skor ne olursa olsun ilk yarıda tabelayı değiştirmek için çok çaba harcadılar. Fenerbahçe’nin dört şut çıkardığı oyunda formasını giydikleri takıma “cesur konuk” kimliğini kazandırdılar.
Galatasaraylı futbolcular, 6 puanlık farkı koruma güdüsüyle biraz daha savunmacı görüntü sergilediler. Fenerbahçe ise 6 puan  farkı indirmek amacıyla daha atak ve arayıcı idi. Maçta ilk korneri onlar kazandı, üç kez üst üste köşe atışı yaptılar. Çağlar’la değişerek oyuna giren Djiku, kafa vuruşuyla Muslera’yı zor durumda bıraktı.
Galatasaray topun mutlak sahibiydi ama yine de “noksan” bir hali vardı. 79’da Okan Buruk’un geciken hamlesi Mertens’le geldi. Galatasaray daha etkin oynamaya başladı ama Fenerbahçe de boş durmadı. Mourinho, Mert Müldür, Amrabat ve Talisca hamleleriyle durgun oyun fırtınaya dönüştü. Okan Buruk Kaan’la oyunu tutmayı, Kutucu ile Osimhen’i değiştirdi ama yinelenen Fenerbahçe baskısı altında denkliği bozacak bir şans bulamadı.
Diplomatik taktiklerden biri avantajlı ise anlaşma masasından çözümsüzlükle kalkabilir. Galatasaray da öyle yaptı. Statükoyu korudu altı puan farka toz kondurmadı.
Sloven konuk hakem Slavko Vincic maçı tartışmasız bir sadelikle yönetti. Soğukkanlı, titiz ve inandırıcıydı. Fenerbahçe’nin korner atışında Lemina’nın koluna çarpan topu Vincic göremedi. Fenerbahçeliler penaltı uyarısı beklediler ama, o pozisyon yoruma açık olduğu için VAR karışmadı.