İddia ediyorum: 60 yılın en iyisi!
Bu yazıya saygı duruşuyla başlamak istiyorum…
Türk futbolunun büyük macerası kahramanlarla dolu. Her biri saygıyı hak ediyor. Onlar, çimsiz, ayakkabısız ve parasız bir dünyada çamurdan iki kat ağırlık kazanmış, su çekmesin diye domuz yağı ile silinip cilalanmış toplarla oynar ya da savaşır, maç sonu duş yapamadan evlerine giderken çamurlu formalarını götürüp ertesi maça yıkatıp ütületerek getirirlerdi. Başlangıçta paranın sözü edilmez harçlıklar biriktirilerek şehir içi maç yolculuklarına para denkleştirilir, herkes heyecanla becerisini göstereceği maçı beklerdi. Destan tadında unutulmaz hikayeleri vardır.. Bir gün parça parça da olsa yazarım. Genç arkadaşlarım kitaplardan da okuyabilirler.
Bombacı Bekir’den Buduri’ye, Hakkı Yeten’den Cihat Arman’a… Metin Oktay, Turgay, Can, Lefter, Kadri, Şenol-Birol’a hepsi de futboldaki kahramanlarımızdı. Yurt dışında oynayanlar, profesyonelliğin ilk yıllarında “mütevazı” paralar kazanırken unutulmaz hikayelere imza atanlar Cumhuriyet’in hamuruna sağlam bir futbol mayası kattılar.
Titiz seçmelerle oluşturulmuş Milli Takım kadroları da ellerinden geleni yaptı. Unutulmaz maçlar kazandı. Ancak sevgimizin ve heyecanımızın tam karşılığını bir türlü alamadık. UEFA Kupası ve Dünya Kupası üçüncülüğü, unutulmuyor. Çünkü bu alanda da sürdürülebilir başarılarla unutulmaya elverişli istatistikler oluşturabilmiş değiliz.
Fazla uzatmadan 60 yıllık kıdemli gazeteci gözüyle günümüzün Milli Takım kadrosunu “en iyilerin de en iyisi” olarak alkışlıyorum. İstatistiklere, maç kayıtlarına oynadıkları oyunun kalitesine bakarak… Bu takımın yıllarca biriktirdiğimiz sevginin, bilginin, ilginin ve özlemin emek ve özveriyle bir araya getirdiği evlatlardan kurulu olduğunu görebiliriz. Uzun bir yolculukları var. Kim bilir, hangi Avrupa Şampiyonası’nda final oynayıp, hangi Dünya Kupası’nda favori gösterilecekler. Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi ve Konferans Ligi’nin tozunu attıracaklar.
İtalyan ustamız Vincenzo Montella’nın önderliğinde yollarımız da uzuyor.. Hoca ve oyuncuları inanılmaz uyum içinde birbirlerine saygı duyarak yürüyor, koşuyorlar.
Yurt içinde ve yurt dışında çiçekler gibi açıp “Turkuaz” tablolar oluşturan Mert, Uğurcan, Zeki, Mert Müldür, Abdülkerim, Merih, (Çağlar Söyüncü), Ferdi, Kaptan Hakan, (Barış Alper Yılmaz), Yunus, Kerem, Arda, Kenan, Kaan, Orkun, İrfan Can, Bertuğ… Semih, Emirhan, Eren, Samet… Unuttuklarım varsa affetsinler. Cenk Tosun ve yaygın bir stilin öncülüğünü yapan Cengiz Ünder’e de selam olsun… Merak etmeyin “Bizim Çocuklar”ın macerası bitmeyecek…
Bekleyin!
“Biz voleybol kongresiyiz”
Tıpkı TVF’nin mottosu gibi, voleybol ülkemizde kongre de hareketli geçeceğe benziyor. Tarihe geçecek başarılara imza atan Başkan Akif Üstündağ, 132 destek mektubuyla adaylık için başvurdu. Gökhan Dinçer’i henüz tanımıyorum. O da 34 destek mektubuyla seçime girecek. İki adaya da nezaketle başarı diliyorum.
Şu da var: Üstündağ’ın başarı dileği konusundaki isteğini (yukarıda) yerine getirdim. Seçim sonrasına da kutlama telefonu bekliyormuş…
Elbette. Olur. Kazananı kutlayacağım!