Her bebek kullanım kılavuzu ile dünyaya gelse, hayat ne kolay olurdu! Özellikle çocuğumuzun bizden uzaklaştığı hatta bizi beğenmediği ergenlik yıllarında bir kullanım kılavuzu olsa, şahane olmaz mı? Korkulu rüya ergenlikle ilgili aklımdaki tüm soruları Prof. Dr. Sinan Canan’a sordum, anlattıkları bu zorlu yolda ebeveynlere rehber olacak.
Ergenlerin kafası karışık, aileler tedirgin, herkes gardını almış, ortalık sanki savaş alanı. Bir de onları bekleyen pornografi tuzağı var ki… Aileler ne yapacağını bilemiyor. Beyin ve sinirbilim üzerine araştırmalar yapan Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi, fizyolog Prof. Dr. Sinan Canan, “Şu an internetin çok ciddi bölümü pornografik içeriklerden oluşuyor. Çocukların buna ulaşması da çok kolay. Bu konu ergenler için el bombası gibi. Sapkınlığa giden her türlü uyaran, ergen beynini bloke ediyor” diyor.
- Ergenlik döneminde beyinde neler oluyor? Neden bu kadar sancılı bir süreç?
Ergenlik dediğimiz mesele insan hayatında her şeyin değiştiği, zihinsel donanımın baştan aşağı şekillendiği çok özel ve önemli bir dönem. Biyolojimizi çok iyi bilmediğimiz için bazı şeyleri, kapris ya da şımarıklık olarak görebiliyoruz. Ergenlik döneminde, anne karnından itibaren çok hızlı gelişen beynimiz, başka bir etaba giriyor. Düşünebilme, hazzı erteleyebilme, risk alabilme, varsayımlarda bulunma, sosyal kontrol gibi yüksek zihinsel işlevleri sağlayan beynin ön tarafı hızlı çalışmaya başlıyor. Anne baba onayı yetmiyor, çevreden onay alma ihtiyacı doğuyor. Yani bu dönem hayatı öğrendikleri ve kendilerini buldukları bir dönem. O nedenle bu dönemde aile ile çatışma şart. Ailesiyle hiç sorun yaşamayan, tepki göstermeyen çocukların sorunu olduğunu düşünebiliriz.
- Ergenlik dönemi neden bu kadar uzadı?
3 temel sebebi var. Aşırı korumacı aile tutumları, çok erken başlayan cinsel uyarımlar ve aşırı beslenme. Ergenliğin erkeklerde 40’lı yaşlara kadar devam ettiğine dair araştırmalar var.
Birey olma çabası
- Bir araştırmada ergenlik dönemini aileden uzakta geçiren ergenlerin daha özgüvenli ve hayata daha sağlam başladığını okudum. Doğru mu bu?
İnsan hayatta kalmak için aile kurması, yeni gıda ve yaşam alanları bulması gerekli bir tür. Doğamızda bu olunca, ergenlik dönemine giren bir birey, ailesinden ayrılma ve kendi yolunu çizme konusunda bir güdüye ihtiyaç duyuyor. Bu çatışmanın temelinde gencin birey olma çabası yatıyor. 40 yaşına geldiğinde bile sırtına hırka koyan bir annesi ya da tüm işlerini halleden bir babası var ise bu bireyleşme süreci bitmiyor. Travmatik olmadan, isteyerek ailelerinden uzakta ergenlik geçiren çocuklar, hayata çok daha sağlam başlayan, kararlarının arkasında daha rahat durabilen yetişkinler oluyor.
- Ailelerin güvenlik kaygıları var ama?
Bir genç hayatı denemeden, birebir riske girmeden öğrenemez. 14 yaşında bakkala gitmemiş, hep korunan çocuklar, ileride oluşacak kriz durumlarında çok büyük yıkım yaşıyorlar. İnsanoğlu adaptasyon yeteneği olmazsa hayatta kalamaz. Beynimizi zorladığımızda beynimiz, kaslarımızı zorladığımızda kaslarımız gelişiyor. Aç kaldığımızda beden kendini onarmaya başlıyor. Stres durumunda beyin büyüme hormonu salgılayıp destek oluyor. Zorlanmaya ayarlanmış bir biyolojimiz var. El bebek gül bebek büyütmek biyolojimize aykırı. Çocukların doğal riskler almasına izin vermeliyiz. Biyoloji ile savaşırsak, kaybetmeye mahkumuz. Böyle giderse insan türü riske girecek.
- Gençlerin cinsel içeriklere bu kadar kolay erişebiliyor olması neler getirecek?
Şu an internetin çok ciddi bölümü pornografik içeriklerden oluşuyor. Normal erotizmden çok hızlı ve kolay bir şekilde sapkın ve suç oluşturabilecek içeriklere ulaşabiliyor gençler. Sapkınlığa giden her türlü uyaran, ergen beynini bloke ediyor. Cinsel fonksiyon bozuklukları, gençlerin beynine fiziksel olarak hasar veriyor, karşı cinsle ilişkisini bozuyor, beden algısını çarpıtıyor, yetersizlik hissi doğuyor. Yasak taraftarı değilim ama bu konu acil ele alınmalı. En önemlisi de çocukların bu konuda bilinçlendirilmesi gerekli. Aileler tarafından her yaş çocuğa uygun cinsellik anlatılabilir. Gerekiyorsa korkutsunlar çünkü bu konu el bombası gibi.
“Eksikliklere odaklanıyoruz”
- Ergenler neden hep mutsuz ve memnuniyetsiz?
Bugün hepimiz bizde olmayan şeylerin peşinde koşarak güdüleniyoruz. Şu anın nimetlerini yaşamadan sürekli koşturma ve yetersizlik halindeyiz. Elimizde var olanlara değil, eksikliklere odaklanıyoruz. Aynı şeyi eğitimle gençlere yapıyoruz. Hep üzerlerine bir şey eklemek gerektiğini düşünüyorlar ve bu durum, gençlerin birey olma yolculuğunda kalıcı bir kaygıya sebep oluyor. Hep dışardan onaya ve fikre ihtiyaç duyan gençler oluyorlar. Bu açıdan bakınca gençlerin durumu hiç iyi değil. Bizler böyle değildik.
“Dijital cihazlar konusunda katı kurallar şart”
Dijital bağımlılık çağımızın en büyük problemlerinden biri. Üstelik ergen beyninin bunlarla başa çıkacak donanımı yok. Anne babalar çocuklarına dijital cihazların kullanımı konusunda katı bir kural uygulamak zorunda. İdeal olan 7 yaşına kadar çocuğu bir cihazla baş başa bırakmamak. Ama bu çağda çok mümkün gözükmüyor. En azından ergenlik çağına gelene kadar dijital cihazlara programlı bir sınır koymak gerekli. Aksi takdirde çocukların kendilerini koruyacak beyin bölgeleri gelişmeyecek.
Ergenlik yılları için kullanım kılavuzu:
1- Her anne/baba kendi ergenlik döneminden hatırladıklarını yazsın.
2- Anlamaya çalışmak.
3- Formüllerden uzak durmak.
4- Geçici çözümlerden uzak durmak.
5- Koşulsuz sevgi vermek.
6- Kendimize çekidüzen vermek.
7- Bizim gibi olmayan, biyolojik ayarlarına uygun, yeterli birer birey olmalarına destek olmak.
8- Sözlerimizle değil, davranışlarımızla anlatmak.
9- Aşırı disiplin uygulamamak.