Yeni eğitim-öğretim yılı başlıyor. Çocuklar kadar aileler de heyecanlı. Özellikle de çocuğu ilk kez okula başlayacaklar… Okula uyum sürecini sağlıklı atlatmanın yollarını, konunun uzmanı eğitimci ve psikologlarla konuştuk
Psikolog Nilüfer Devecigil:
“Çocuğun öğretmene bağlanması önemli”
- Okula başlama sürecinde çocuk tarafında neler oluyor?
Bizim milyonlarca yıllık bir ilkel beyin geçmişimiz var. Çocukta da bu dönemlerde ilkel beyin çalışıyor. Yeni girdiği okul ortamı onun için vahşi orman. Ebeveynine yapışıyor ki, ormanda kimse onu yemesin. Durum böyleyken çocuğu götürüp hiç tanımadığı bir öğretmen ve ortama sokup “Burada kal” diyoruz. O zaman sistem alarma geçiyor. Bu nedenle ebeveyn ve eğitimci olarak bu geçişe süre vermem gerekiyor. “Ben buradayım, güvende olana kadar bir yere gitmiyorum” diyerek. Önemli olan geçiş sürecinde öğretmene bağlanması. Biz hep ‘ne öğretiyor’ sorusunda kayboluyoruz ki bu dönemde bunlar da ekstra stres sebebi olabiliyor.
- Çocuğu okula gitmek istemeyen ebeveynler ne yapmalı?
Ebeveyn diyor ki; “6 aydır kapıda oturuyorum.” Bu hiçbir işe yaramaz. Herkes gitmiş sen oturuyorsan demek ki çocuğun sisteminde problem var. Bu çocuğa da, anneye de ekstra yük. Çocuğu ağlata ağlata anneden, babadan koparmak hiçbir işe yaramaz. Ağlayarak kimse bir şeye alışmaz. Ormanda aslanı görüp donarsın ya, çocuk da bir süre sonra susuyor ama bu sefer de neden çekingen, neden konuşmuyor diye endişe ediyoruz. Tuvaletini kaçırıyor, kabus görüyor vs… Sinir sistemini düşünerek hareket etmezsek, ileride başka sorunlar karşımıza çıkar.
Psikolojik Danışman Tuba Günönü:
“Güvenli bağlanma çocuğun ayrışmasını sağlar”
- Okula başlama süreci nasıl yönetilmeli?
Her çocuğun kendi iç ve bağımsızlık süreci farklıdır. Bu süreci hızlandıramayız. Çocuk bize bağımsız olmak istediğinin ipuçlarını verir, kendi başına yemek yeme, üstünü değiştirme gibi... Biz ebeveynlerin bu ipuçlarını görüp geri bildirim vermemiz çocukla aramızda güvenli bağlanmayı oluşturur. Güvenli bağlanma da çocuğun ayrışmasını sağlar. Ebeveynler bu süreci geçirirken, işten izin, ikinci ebeveyn ya da anneanne-babaanne desteği alınabilir. Okulda ebeveynlerin bekleyebileceği bir alan olmalı ve çocuk ebeveyninin orada olduğunu bilmeli, ihtiyaç duyduğunda öğretmeni tarafından yanına götürülmeli. Çocuk öğretmeni ile güvenli bir bağlanma kurana kadar, kendini okulda kalabilecek kadar iyi hissedene kadar, okul, öğretmen ve ebeveyn tarafından destek vermeli. İlkokula başlayacak çocuk için, daha önceki okul deneyimi göz önünde bulundurulmalı ve okula bırakmak/almak, gün içinde olanları konuşmak çocuk için rahatlatıcı olacaktır.
- Çocuk sürekli ağlıyorsa ne yapmalıyız?
Kesinlikle ağlarken bırakıp gitmemeliyiz. Ağlayan çocuk bize kendini iyi hissetmediği, kaygılandığı ve korktuğu mesajını verir. Ağlama davranışı yerine yaşadığı duyguya odaklanmalıyız. Yaşadığı duyguyu dile getirip kendini güvende hissedene kadar orada olacağımızı hissettirmeliyiz. Gerekirse ilk 2 haftayı yarım gün planlayıp daha sonra çocuğun ihtiyacına göre süreyi uzatabiliriz. Süreç çok uzadıysa, tırnak yeme, diş sıkma, altına yapma, okulda hep kaygılı olma gibi davranışlar gözlemleniyorsa o zaman bir uzmana danışılmalı ve yardım istenmeli.
Uzman Psikolog Ayşe Özgener:
“Aile sakin kalırsa çocuk da sakinleşir”
- Çocuğun kaygılanmamasını beklemek gerçekçi mi?
Evinden ayrılıp, yeni bir mekânda zaman geçirecek olmak çocuğun hayatında önemli bir değişikliktir. Değişiklikler belirsizlik içerir ve herkeste kaygı uyandırır. Çocuğu okulun bahçesine koyup “Hadi bakalım artık okullu oldun” demek ve çocuğun hiç kaygılanmadan uyum sağlamasını beklemek gerçekçi bir beklenti değil! Sağlıklı bir geçiş için öncelikle ebeveynlerin çocuğun bu heyecanının olağan olduğunu kabul etmesi gerekir. Oysa biz çoğu zaman “Eyvah, çocuk kaygılandı. Bir an önce sakinleşsin” derdine düşüp yangın söndürür gibi çocuğun kaygısını söndürmeye çalışıyoruz. Aileler sakin kalmayı başardığında, çocuk da sakinleşecektir. Anne-baba ve öğretmenin uyum içinde olması çocuğun uyum sürecini hızlandırır. Evdeki sohbetlerde çocukla okul hakkında konuşmak, çocuğun zihnini önceden okul hayatına alıştırmak iyi bir hazırlıktır. Yapıcı bir öğretmen tutumuyla okula daha güvenli bir şekilde bağlanabilir. Aileler de sabır göstererek, kızmadan ve eleştirmeden çocuklarına süre tanımalıdır.
Eğitimci Yasemin Pakkan:
“Her çocuğun uyum süreci farklı”
- Yuvaya başlarken oryantasyon dönemi nasıl olmalı?
Çocuğu yuva sürecine duygusal olarak hazırlamak için öncelikle onun ne hissettiğini, okulu nasıl algıladığını gözlemleyin. Yaşayacağı yuva deneyimi hakkında bilgi vermek kaygısını azaltır. Yuvada yeni arkadaşlıklar edinebileceğini, farklı aktivitelere katılacağını ve bir oyun alanı içinde öğretmenlerinin de onunla olacağını söylemeniz kendisini rahat hissetmesini sağlar.
- İlkokula başlarken veliler hazırlık sürecinde neler yapmalı?
Çocuğun nasıl hissettiğini gözlemlemek, okulu önceden gezdirmek, okul saatleri ve okuldan kendisini kimin alacağı konusunda net bilgi vermek, okulla ilgili yaşadığınız güzel bir anıyı paylaşmak, kendi okul resimlerinizi göstermek, okulda yeni arkadaşlıklar edineceğini ve öğretmenlerinin onu seveceğini söylemeniz kendisini güvende hissetmesini sağlayacaktır.
- Bu süreçte okulun rolü ne olmalı?
Öğretmenlerin çocuğun kaygısını anlaması ve ayrılık kaygısının ne olduğunu bilmesi lazım. Sınıfta çocuğu tutmak için zorlayıcı bir tutum sergilenmesi durumu travmatik hale getirebilir. Bu noktada hassas, anlayışlı ve dikkatli davranmak gerekir.
Prof. Dr. Belma Tuğrul:
“Öğretmen hakkında olumlu mesaj önemli ”
- Alışma sürecini zorlaştıran faktörler neler?
Okula başlayan çocuk, anne ve babasıyla güvene dayalı bir bağ kurmadıysa, birbirlerinden kısa süreli de olsa hiç ayrılmadılarsa yabancı insanlarla zaman geçirmeye alışık değilse, alışma sürecinde daha fazla zamana ve psikolojik desteğe gereksinim duyabilir. Okula başlamaya hazır bir çocuğun temel yaşam becerilerini asgari düzeyde karşılayabiliyor olması gerekir.
- Alışma sürecinde çocukta neler gözlemlenebilir?
Daha sessiz olabilirler, sebepsiz ağlama, genel mutsuzluk ve ilgisizlik hali, bebeksi alışkanlıklara dönüş, yemeğini yemeyi reddetme, anne ve babayla uyumak isteme, bağımlı olma, ebeveyninden kolay ve mutlu ayrılamama, şikayet etme, okula gitmemek için hastalık mazeretleri ileri sürme, öğretmene ve arkadaşlarına ilişkin hayali ve olumsuz geri bildirimlerde bulunma, okuldan kaçmaya yönelme, uyku bozukluğu gibi davranışlar gösterebilir. Bu tepkiler, okul, aile arasındaki açık ve güvene dayalı diyalog ile çözülecektir. Mümkün olduğunca çocukların yanında okul ve öğretmen hakkında olumlu mesajların verilmesine özen gösterilmelidir.
Beklentiler de süreci olumsuz etkileyebilir
Ebeveynlerin farklı beklentileri de uyum sürecini olumsuz etkiliyor:
- Okula başlamayı doğal gelişimsel bir süreç olarak algılıyoruz.
- Okullu olmasını büyümenin kanıtı olarak düşünüp gururlanıyoruz.
- “Bu okul doğru okul mu?” diyerek kararımızı sorguluyoruz.
- Çocuğumuzun henüz çok küçük olduğunu düşünüyoruz ve “Eğer zorunlu olmasaydım asla anaokuluna başlatmazdım” diyoruz.
- İlk kez çocuğumuzdan ayrılıyoruz ve güven sorunu yaşıyoruz.
- Çocuğumuzun başına her an bir şey gelebilir düşüncesi ile aşırı koruyucu ve kollayıcı oluyoruz.
- Mükemmeliyetçiyiz, her şeyin kusursuz olmasını bekliyoruz.
Yuva seçiminde dikkat edilmesi gerekenler
- Oyuna alan veriyor mu?
- Disiplin anlayışı nasıl? Çocuklar çatışma yaşayınca ne yapıyorlar?
- Yemekten masaya, masadan oyuna gibi geçişleri nasıl yönetiyor?
- Oryantasyon sürecini nasıl yönetiyor? Çocuk hazır olana kadar velinin beklemesine izin veriyorlar mı?