İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necdet Neydim, “Çocukla kitap üzerinden iletişim kurabiliyorsak, o kitap nitelikli kitaptır” diyor.
Bilgiye her an, her yerden ve sınırsızca ulaştığımız bir çağın içinde yaşıyoruz. Anne babaların kafası çok karışık. Nasıl iyi bir ebeveyn olmalıyım, hangi gıdayı yedirmeliyim, sütün fazla olması için ne yapmalıyım, doğru okulu nasıl seçeceğim, ne zaman televizyon izletmeliyim gibi yüzlerce sorunun, yüzlerce cevabı var etrafta. Bu sorulardan biri de “Çocuğuma kitap okuma alışkanlığını nasıl kazandırırım?” ve “Hangi kitapları okumalıyım?” Çocuk ve kitap konusunu İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi akademisyen, çevirmen ve yazar Doç. Dr. Necdet Neydim’le konuştuk.
- Çocuk kitabı seçerken nelere dikkat etmeliyiz?
Öncelikle çocuğun yaşına ve gerçekliğine uygun içerikli kitapları seçmek önemli. Bir kitabın okunabilirliğini belirleyen en önemli özellik, resim-metin bağlamının dengeli ve yaratıcılığı güçlendirici olmasıdır. Resimli kitaplarda, illüstrasyon, anlatılan öykünün görsel olarak yansımasıdır. Kitabı elinize aldığınızda sadece resimlere bakarak bir metin oluşturabiliyorsanız, o kitap görsellik ve estetik açıdan çocuğa uygundur. Çünkü çocuk görselliğe bakarak kendi kafasında metin oluşturur. Kitabın metinsel ve görsel öyküsü üzerinden çocuğumuzla sohbet edebiliyorsak, o dünyada kendini nasıl tanımladığını, kaygılarını ve korkularını bize anlatabiliyorsa o kitap nitelikli bir kitaptır. Kitap hiçbir zaman öğretmen olmamalıdır.
- Hiç yazı olmayan kitaplar var?
Okul öncesi çocuğun en çok okuması gereken kitaplar bunlardır. Öyküyü resimle anlatabiliriz. Ya da tek kelime bize yol gösterebilir. Hayal dünyamızı geliştirir. Bu görsellikle çocuk kendisini ifade edebilir, iç dünyasına dair ipuçları alabilirsiniz. Çocuğun sadece tüketeceği metinler zaman geçirmeye yarar.
- Peki 6 yaştan sonra?
Okuma zevki gelişmiş olan çocuğun kendi zevki de gelişir. Hangi kitapları neden seçtiğine, hayata dönük hangi soruları olduğuna ve neyi seçmek istediğine karar vermesi için, onu bağımsız kılmak gerekir. Çocuklar genelde kafasındaki sorulara ve korkulara cevap arayan kitaplar seçer. Aileler bazen çok müdahale ediyorlar ama aslında çocuğun ne istediğini bilerek seçmesine izin vermeli. Kitap çocuğa hayatı anlatabilmeyi becermelidir. Felsefesi olmayan kitap kötü bir kitaptır. Arkadaşlarına iyi davran diye tek bir mesajı değil, dostluğu, paylaşmayı, empatiyi farklı şekillerde çocuğa anlatabiliyorsa, kitap hayatın gerçeğine tam oturuyorsa, o kitap çocuk için uygundur. İlk gençliğe kadar olan kitaplar, hayatın gerçeğini anlatırken, çocuğa umutsuzluk bırakacak şekilde bitmemeli.
- Okullarda okuma ödevleri veriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Şu an okullarda uygulanan her şey bana çok korkunç geliyor. Her hafta kitap okumak, özet çıkarmak falan neden yapılsın ki? Bir kitap okunurken her sözcüğün anlamı, kurgu, anlatım, sosyal ilişkiler, dönemsel özellikler, kahraman değerlendirilir. Bir haftada en çok kitap okuyana madalya veriliyor bizde. Neden? Kitap sindirerek okunur. Neden böyle söylenmiş, bu cümle ne anlama geliyor? Bunları tartışmalı ve düşünmeli çocuklar. Hızlı kitap okumak sağlıklı değil. Her çocuk farklıdır, kitap zevkleri de farklıdır. Çocuğu tanıyıp, ilgisini çekecek kitap bulmak önemli. Çizgi romanlar metin ve görsellik arasında en iyi bağlantı kuran kitaplardır. Bolca çizgi roman okusunlar.
- Hızlı ve görsel bir çağdayız. Bu çağda kitabın değerini nasıl koruruz?
Anne babanın kendisinin beceremediği bir şeyi çocuktan talep etmesi haksızlık. Herkesin elinde telefon varsa çocuk da bunu tercih edecektir. Evin içinde belli okuma seansları olabilir. Kısa öykülerle başlayabilirler. Çabuk okunur ve ailece üstüne tartışılabilir. Okullarda da okuma saati oluyor ama bence çocuk istediği zaman kitap okuyabilmeli.
- Hiç onaylamadığınız kitaplar var mı?
Bazı kitaplar ideal kız çocuk, ideal erkek çocuk tipleri çiziyor. Ayşegül serisi gibi. Arkadaşlarıyla iyi geçinen, büyüklerine saygılı, üstü başı temiz, mükemmel bir çocuk olamaz. Sonra böyle olmalıyım endişesi yaşıyor çocuklar. Ayşegül pazarda, küçük anne, mutfakta gibi. Kadına annelik ve eşlik rolü veriyor hep. Dayatılmış rol modellere karşıyım. Niye erkeğe baba olacak, eş olacak denmiyor. Eşitliğin sağlanması gerek. Şu anda da çocuklara hep başarmak dayatılıyor. Sadece başarmaya odaklı bir hayat o kadar tatsız ki.