Mtv nin gerekçesi savunma sanayisine destek olmak amaçlıymış.
Aslında bizim toplum olarak ciddi bir savunma mekanizmamız var. Hiç bir sorumluluğu üstlenmeyen, sorunu ve çözümü dışarıya bağlayan, kendi elinde olmadığı için de yapabileceklerinin çok sınırlı olduğunun düşünen ve buna inananların savunma mekanizması ; dışsallaştırma
Nedir dışsallaştırma; Kişinin başarısızlıkları dış etmenlere bağlamasıdır. Fakat dış güçlere müdahale edilemeyeceğine inanmasıdır. Örnek: Başına gelen bir olayı kadere bağlamaktır.
Bireysel açıdan bakalım; Kişinin kendisi ile ilgili konularda sorumluluğu, gerek başaramayacağını düşünmesi, gerek başkasına yaptırmak istemesi, gerekse egosunun zedelenmesi kaygısıyla sorumluluğu almaması, özeleştiri yapmaması, hatasını kabul etmemesidir. Tüm süreci kadere bağlayan, sanki elinden hiçbir şey gelmediğini, hataların ve aksaklığın kendi dışında oluştuğunu düşünmesidir. Maalesef toplumsal yapımızda popüler bir bakış açısı artık. (Özellikle de feodal, az gelişmiş toplumların yapısal özelliği olarak tanımlanır.)
Peki ülkemizde dışsallaştırma neden bu kadar popüler oldu?
1.Bu yöntem ile kendini hiçbir konuda sorumlu hissetmiyorsun?
2. Bu yöntem ile sorumlu hissetmediğin için emek harcamak zorunda hissetmiyorsun?
3. Bu yöntem ile hem kendini övüyor hem başkasını suçluyor hem de üst perdeden sürekli eleştiren ( güçlü) bir algıya sahip oluyorsun.
Bu kadar tatlı bir savunma, zamanla bağımlılığa dönüşüyor. Her sıkıştığımızda sorunun kaynağını veya çözümü başkasına atıyoruz.
Mesela, üretmeden kendini geliştirmeden devletin kendisine bakmasını söyleyenler,
Sevgi ve partneri ile kavgalarında sürekli onun hatalarını ön planda tutanlar,
Hep aynı tip insanları hayatına alıp, adına kader diyenler,
Çocuğun eğitim-öğretim sorunlarını eğitim sistemine veya öğretmene bağlayan veliler,
Çocuğun eğitim-öğretim sorunlarını aileye bağlayan öğretmenler,
Hiçbir adım atmadan salt dua ile sorunlarının çözümünü bekleyip, bilinçaltında yaratıcıyı suçlayanlar ve daha yüzlerce örnekler.
Dışsallaştırma, kronikleşirse narsist bir toplum yaratmaya doğru gider. Maalesef toplum şuan narsistik tepikler vermekte. Çoğu insan ,çok yüksek bir değer olduğumuzu, dünyada özel bir millet olduğumuzu ama dış mihraklar (dışsallaştırma yapılıyor ) nedeniyle hak ettiğimiz yerde olmadığımızı söylüyor. Üstüne üstlük bir de diğer toplum ve devletlerin de sürekli bizi kıskandığını ve bize özendiklerini söylüyoruz.. tam şişirilmiş toplumsal egonun içinde boğulmaktayız.
Meseleyi asla siyasi olarak değerlendirmemek gerek. Şu an iş beğenmeyip işsizliği tercih eden, 6 çocuk yapıp devletin bakmasını isteyen kişinin eylemini dışsallaştırıp siyasi otoriteye bağlamak, zaten başka bir dışsallaştırmadır.
Acaba bir Japon hatta son 10 yılda bir Çinli kendini, milletini bu kadar yüceltip sorumluluklarını ihmal ediyor mu yoksa ülkenin ve milletin gelişimi için elinden geleni yapmaya mı çalışıyor?
Bu arada bu sosyal algımızın yöneticiler tarafından da beslendiğini es geçmemek gerek. Aksayan her sistemi, artan sorunları, yükselen ekonomiyi ve terörü artık dışsallaştırmak yerine çözüme odaklanmalıyız.
Dış güçlerin, başka devletlerin bizi sevmemesi bizim büyümemize engel değil. Dünyanın neredeyse %80 ABD yi sevmez ama ABD bundan dolayı “niye beni kimse sevmiyor” ile uğraşmak yerine işine bakıyor. İsrail, kendisini sevmeyen Müslüman devletler içinde bir ülke olmasına rağmen kendisini sevdirmek yerine büyüme ve gelişmeyle uğraşmaktadır.
Bireysel yaşamımız da öyle değimlidir zaten. Kendimizi sevdirmeye çalıştıkça daha çok güçsüzleşip, başkalarına daha çok bağımlı hale gelmez miyiz?
Bu anlamda milli savunma sistemimiz olan “dışsallaştırma” varken savunma sanayi için MTV'yi % 40 arttırmaya gerek yok
Serhat Yabancı