Kısa süre içinde ilerleyen ilişkilerde, kişiler birbirini, “Bana gerçek yüzünü göstermedi” diye suçlarlar. Oysa bunu iddia ettikleri zaman dilimi belki de daha birinci yıldır.
Bir ilişkide tarafların reel karakterin ortaya çıkması için belli bir paylaşım, zaman ve yaşantıların olması gerekir. Bunun yanında kişilerin özgürce kendini ifade etmeleri, iki tarafın da ilişkiye şans vermeleri, en küçük bir hata veya anlaşmazlıkta bitirmeyi değil, tamir tanımaya fırsat vermeleri gerekir.
Mesela ; Ayşe, “ ben maç izleyen biriyle yapamam” dediğinde, Ali, Ayşe’yi kaybetmemek için yanlış/yalan bilgi verebilir. Oysa sırf bu nedenden dolayı bir ilişki bitmemelidir. Ali, Ayşe’nin bu tavrını ön yargı olarak görebilir. Zamanla alışır diye düşünebilir. Zamanla kabul ettirebilirim diye düşünebilir.
İlişkinin başında kendinizi, her an kaybedilecek biri olarak yansıtırsanız, süreç tanıma odağından çıkıp kaçan-kovalayan odağına dönüşüyor. Oysa kaçacaksanız neden görüşüyorsunuz? Bu tip ilişkiler, istemem yan cebime koydur. Sağlıklı tanışma süreçleri gerçekleşmez.
İlişkide karşıdakinin aidiyetinin peşine takılan yoğun ilgi, ikna ve vaatler verip onu kazanmaya çalışırken, aslında bir şeyleri unutur...
Onu tanımayı..
Onu gerçekten isteyip istemediğini..
Onunla yapıp yapamayacağını.
Sadece elde etmeye odaklanmıştır.
Eğer ilişkinin başında tanımaya değil, kaygılarınızı gidermeye odaklanmışsanız, sürekli garanti isterken bulabilirsiniz kendinizi…” emin misin, ciddi ilişki mi istiyorsun..?”.. vs. Oysa kaygılarımızı giderirken onu tanımayı ikinci plana atmış olabiliriz. Rahatlamış olabiliriz. Güvenin verdiği rahatlamayla onun çoğu olumsuz tavırlarını önemsemeyebiliriz. Çünkü biz sadece güven istemişizdir.
Bir ilişkinin başında tek şeye odaklanmamalıyız. Çünkü bir eş seçmek, bir hayat seçmek gibidir. Tek bir kulvarı yoktur. Her yönden tanımalı ama küçük detaylardan dolayı da kesip atmamalıyız.
Peki ne yapılabilir. ?
En başta tanıma sürecinde önce iletişim, sonra ilişki olmalıdır.
Farklılıklar çıktığında hemen kesip atmadan çözüm geliştirilmeli, ortak noktaların fazlalığına da bakılmalıdır.
İlişkinin gelecek hedefleri en baştan değil, tanıdıkça belirlenmelidir.
İlişkinin başında, her şey dengeli olmalıdır. Aşırı ilgi, aşırı iletişim aşırı zaman paylaşımı olmamalıdır. Kişiler,tüm enerjilerini ilişkiye aktarmamalıdır.
Tanıma sürecinde, sadece zaman geçirmek değil, birbirini tanımak için de süreç değerlendirilmelidir.
Taraflardan biri sürekli kendini elde edilmeye çalışan olarak görmemelidir. Çünkü o zaman sürekli karşısındakini kendisini kandırmaya çalışan kişiler olarak görüp şüphe ile yaklaşır.
Tanıma sürecinde, değerli olmak adına kendini üstün tutmak, karşıdakinin performansını arttırır ama samimiyetini sorgulatır.
İlişkinin başında kendinizi, her an kaybedilecek biri olarak yansıtırsanız, süreç tanıma odağından çıkıp elde etme odağına dönüşüyor.
İlişkinin başında sadece kaygı gidermek değil, uyuşmak, anlaşmak, sevmek gibi diğer etmenlere de odaklanmalıyız.
İyi bir tanıma sürecinde, öncesinde biten ilişki ile arasında en az 6 ay olmalı. Ayrıca biten ilişkinin tersinin bizi mutlu edeceği düşüncesinin de doğru olmadığını unutmamalıyız.(Öfkeli sevgiliden ayrılan birinin ilk ve tek şart olarak sessiz birini araması gibi)
Özetle; Sağlıklı bir tanışma süreci için, zamana yayma, paylaşımları dengeli yaşama ve hoşgörülü olmalıyız.
Serhat Yabancı
www.twitter.com/serhatyabanci
www.facebook.com/serhatyabanci
www.instagram.com/serhatyabanci