İlişki Terapisti gözünden “Sinan Akçıl’ın Ebru Şallı’ya yazdığı veda mektubunun şifreleri”
Sanat camiasının özelliğidir mükemmeliyetçilik. Lakin bu mükemmeliyetçilik, takıntıdan değil, en iyisi ve fazlasını istemek ve tatmin sorunu yaşarken de sorun ve aksaklığa karşı tahammülsüz olmak.
İşte bu tanımdan yola çıkarak bu hafta gündeme bomba gibi düşen bir veda mektubu yayınlandı. Sinan Akçıl, ayrıldığı Ebru Şallı ya bir mektup yazmıştı.
İşte bazı pasajlar;
( O benim bazen annem, bazen çocuğum, her zaman sevgilim, yeri gelince en büyük sırdaşım olmuştu. Yani dört mevsimi birden bana yaşatıyordu ama ben bu dört mevsimin beşincisini ararken gerçek olan dört mevsimi de uzaklara itmiş oldum. Çok ama çok çabaladı büyümüz bozulmasın diye, ben de çabaladım. )
Akçıl burada aslında kendini övmektedir. “Ben çok sevilen biriyim, o beni daha çok sevdi, en çok çabaladı” mesajı vererek narsistik yanını beslemektedir. Adeta boyun eğmeyen bir imaj çizmektedir. Belki de bundan sonraki taliplerine baştan göz dağı vermektedir. “göze alıyorsanız gelin”.
(“Uyku düzenini, tüm hayatını bile değiştirmeye katlandı bu mucize anları beraber yaşamak adına.”) Yine aynı mesaj. Ben değişmem, fedakarlık yapmam. O değişir ve katlanır. Çünkü ben mucizevi bir aşk yaşatanım. Yine benzer “ üstün ve ayrıcalıklıyım” algısını yansıtmaya devam etmektedir.
(Buradaki en büyük suç benim, belki etrafımdaki aşırı ilgi, belki yaratıcı beynimin beni rahat bırakmaması, belki şu, belki bu… Sebebini tam bilemiyorum…)Narsistik özellikler devam etmekte olacak ki, yaratıcı beynini vurgulamaktadır.
Bu küçük alıntılardan sonra mektubun genel analizi:
Sinan Akçıl, mektubunda bir pişmanlıktan bahsederken, önce ne kadar sıradışı ve mükemmel biri olduğunu vurgulamakta, bu özelliğinden dolayı da kadınların kendisine katlandığını ifade etmektedir.
Popüler olmasının onda yarattığı, çabuk sıkılma, farklı bir şey arama, ulaştığını sıradanlaştırma nedeniyle de muhtemelen bir “bağlanma” sorunu yaşamaktadır. Yani Issız Sinan denilebilir. Bu bağlanma sorunu da sürekli kusur bulma, yaramaz çocuk gibi davranma, ilişki sorumluluğunu almaktan kaçma gibi davranışlara neden olmaktadır.
Akçıl’ın bağlanma konusunda ve yetinme konusunda bakış açısı desteğine ihtiyaç vardır.
Peki Sinan Akçıl neden mektup yazma gereği duydu?
Akçıl, bakıcını kaybetmiş çocuk edasıyla bir iç isyan içindedir. “Daha iyisini bulabilirim veya daha iyisine layığım” diye düşünürken var olanı kaybedip, var olanın da yok olduktan sonra ülkenin en popüler başka biriyle –Cem Yılmaz ile görüşmeye başlaması Akçıl’ın kendilik algısını yerle bir etmiştir. Bu mektubun yazılmasının temel nedenlerinden biri Cem Yılmazdır. Eğer Şallı, Akçıl dan daha düşük-onun kulvarında olmayan biriyle görüşseydi, Akçıl bu mektubu yazmayacak, “kaçan balık büyük olur” algısına kapılmayacaktı.
İşte böyledir ilişkiler. Bizden giden, bizden daha iyisine giderse ya da bizde daha iyi bir hayat kurarsa,o kendimizden emin tavrımız birden pişmanlığa, suçluluğa dönüşüverir. Çünkü biz onun için sanki en iyi ve lutüf gibi görürken kendimizi bizden daha iyisine gittiğinde aslında gidişine değil, bizim benlik algımızı yıkıp gitmesine üzülürüz.
Ebru Şallı Cem Yılmaz ile görülmeye başlamakla aslında istemeden de olsa Akçıl’a “sen kendini ne sanıyorsun ki, vazgeçilmez ve rakipsiz mi sanıyorsun, bak senden sonra senden daha iyisini buldum. Demek ki keramet bendeymiş, sende değil” mesajını vermiştir. Şallı ‘nın bilerek d yaptığını sanmıyorum. Hanımefendi bitene kadar gereken çabayı gösterdiği ve gözyaşını döktüğü için ayrıldıktan sonra da taziye tutmamış, yenilerek yoluna devam etmiştir.
Bazen ilişkideki “ben”i görmek için ayrılık sonrası onu gözleriz. Ayrıldıktan sonra görüştüğü kişi, ilişki tarzı, mutluluk düzeyini sürekli takip ederiz. Aslında bunun nedeni kendi değerimizi ölçmemiz ve kararımızı test etmemizdir.
Akçıl’da Şallı’nın Cem Yılmaz ile görülmesi ile yanlış yaptığını, bu kadının kaybetmemesi gerektiğini ve kendisinin de vazgeçilmez olmadığını gördü. Muhtemelen zihninde “Ebru benden sonra uzun süre toparlanamaz “ cümleleri geçiyordu. İç sesi egosuyla konuşuyordu.
Oysa Akçıl için söylenecek en doğru şey “mutlu etmeyeceksen meşgul de etmeyeceksin” dir. Mutlu edemedin bari bundan sonrası için meşgul etmemektir..
Ayrıca ilişki boyunca muhtemelen pişmanlığını ifade etmeyen, kendini üstün ve haklı gören Akçıl’ın böyle bir mektup yazması geri kazanma adımı da olabilir. Yani “fark ettim değiştim” mesajı içerir. Yani aklı bende kalsın girişimi de denilebilir.
Akçıl’ın Şallı nın yeni ilişkisine saygı duyması, acısını içinde yaşaması ve biten ilişkisinin otopsisini yapıp önüne bakması gerekir.
İnsanların eldeyken kıymet bilmediği bir ilişkinin, kaybederken de değil, başkası elde ettiğinde kıymet bilmesi, kıymetli gördüğü için değil, kendisiyle yüzleştiği içindir..
Serhat Yabancı
İlişki-Evlilik Terapisti
İnstagram.com/serhatyabanci
Twitter.com/serhatyabanci