Nereye baksam "Okula Dönüş" heyecanı görüyorum, moda trendleri dahil. Hatta alışveriş yaparken gördüğüm bir ekoseli etek yüzüme kocaman bir gülümseme kattı. Bu deneyim de bana okula dönüşün sadece ebeveynleri ilgilendiren bir dönem olmadığını, yolu okuldan geçen herkesi ilgilendiren bir kavram olduğunu hatırlattı. Hepimizin inanılmaz duygu yoğunluklarıyla sahip olduğu bir şeydi bu. Zaman zaman okul arkadaşlarımızla bir araya gelip gülüp eğlendiğimiz, bazen olumsuz belki de travmatik yaşantıları hatırlayıp üzüldüğümüz ve artık ebeveynsek belki de çokça soru işaretiyle dolu bir duygu ve davranış yönetme becerisi diyebiliriz.
Aslında pek çoğumuzda mutluluk, sevinç, huzur gibi olumlu duyguları sahiplenip tam tersi olumsuz duyguları yok sayma ya da bastırma eğilimi vardır. Aslında olumlu ve olumsuz duygularımızın tamamı yaşantımızı sürdürebilmemiz için çok önemlidir. Duygular bizi harekete geçirir; önemli olan duyguların bize verdikleri mesajı doğru anlamak ve duyguların bizi değil, bizim duyguları kontrol ederek yaşamımızı kolaylaştırmamız ve ruh sağlığımızı koruyabilmemizdir. Unutmamak gerekir ki pek çok psikiyatrik sorun aslında duygu durumumuzu düzenleyememizden kaynaklanır.
Günlük hayatta çok basit rutinlerde bile zorlayıcı duygu durumlarla karşılaşabiliriz; bir siparişinizin gecikmesi, trafiğe çıkmak, bir arkadaşa rastlamak, kariyer seçimleri, iş yaşantısı, kötü bir deneyimi anımsamak, ekonomi, ülke meseleleri, insan ilişkileri, ebeveynlik vb. İşte bu noktada birey olarak çözüm odaklı ve şefkatle kendimizi incelememiz gerekiyor.
Endişe etmeyin; duygu düzenleme, farkındalık ve şefkat gelişen ve öğrenebilebilen süreçler. Acele de etmeyin çünkü bu güne kadar ki zihniniz biliyoruz ki yeniliklere çok açık değil. İstikrarlı olun.
İlk adım kendimizi incelemekten geçiyor. “Ne yaşıyorum?” sorusunu kendimizle sıklıkla sormuyoruz ne yazık ki. Oysa ne yaşadığımızı bilmedikçe çalışan, sağlıklı bir çözüm üretemeyiz. O yüzden zorlayıcı bir duygu yaşıyorken sizi rahatsız eden bu duyguya daha yakından bakın.
Bu duyguyu tanımaya gönüllü ve istekli olun. Örneğin bu his öfke mi, öfkeli olmak nasıl bir his, vücudunuz bu duyguya nasıl bir karşılık veriyor diye düşünün. Tam burası farkındalık işte. Şimdi sırada kabul var. Hissettiğiniz bu duyguyu hissettiğiniz için baskılamadan, utanmadan, “Ben bir anneyim, çocuğumla ilgili nasıl böyle düşünürüm” ya da “Berbat biriyim” demeden bunun sadece bir duygu olduğunu ve gelip geçeceğine dikkat verin. Eleştirmeden, bu duygu iyi ya da kötü demeden, olumsuz duyguları acı verici olarak tanımlarsanız eğer acıya karşılık şefkati ve özsevgiyi hissedersiniz. Artık o duygu bastırılması gereken bir duygu değildir. Öfke duygusunu ele alacak olursak, ayrıca hatırlatmak isterim belli durumlarda öfkeli olmanız sizi öfkeli birisi yapmaz. Sadece bu son cümleyle bile yaşantınıza yeni bir bakış açısı kazandırabilirsiniz.
Özellikle kariyeri boyunca okul deneyimi olan bir uzman olarak da ebeveynlere hatırlatmak isterim ki okula uyum süreci küçükler için de en az sizin için olduğu kadar soru işaretleriyle dolu. Bu da hayatın zorlayıcı duygu durumlarından bir tanesi. Bu noktada benim de danışanlarıma ve çeşitli eğitimlerde bir araya geldiğim ailelere çokça önerdiğim “mindful ebeveynlik” size ve ailenize yeni bir nefes olabilir.
Farkındalıkla ebeveynliğin temel amacı çocuğun duygu ve davranışlarına tepki göstermek yerine bilinçli bir yanıt vermektir. Yani çocuğun da deneyimini kabul ederek duygu ve düşünceleri nezaketle, açıklıkla karşılayabilmektir. Şimdiki ana odaklanarak, ebeveynin kendi ve çocuğunun ihtiyacına şefkatle dikkat vermesidir. Mindful ebeveynlik eğitimleri, psikolojik danışmanlık için iletişime geçebilirsiniz. Unutmayın ki hiçbir deneyimde olduğu gibi ebeveynlik deneyiminde de yalnız değilsiniz, pek çok birey / ebeveyn benzer süreçlerden geçiyor.
Uzm.Psk.Dan.Gizem KOLÇAK
@uzmpskdangizemkolcak
0(542) 4700754 (Whatsapp Mesaj Hattı)