Hem çok kolay hem de kolay değil, bir çocuğun hayatında bir anlam bulmak. Sevilmek demeyi de tercih edebilirdim ama çocuklar çok severler zaten. Değer vermek demeyi de tercih edebilirdim ama çocuklar sevdiklerine çok değer verirler zaten. Tam anlamıyla anlam bulmaktan bahsediyorum. Anlamak, oyun oynatmak değil onunla gerçekten oynamak, güldürmek değil onunla gerçekten gülmek, hayallerini dinlemek değil onunla hayallerini gerçekten hayal etmek, sevmek, şefkatle yaklaşmak, eşlik etmek, rehberlik etmek, kendinden vermek, ondan öğrenmek… Bir çocuktan öğrenebileceğimiz o kadar çok şey var ki. Ben onlarla zaman geçirmeye doyamayanlardanım. Ben onlarla zaman geçirirken çayı kahvesi soğudu diye oyunu kesenlerden değil; çayı kahveyi unutanlardanım. Sen de dene, sen de unut çünkü çocuklar bence anda yaşıyorlar ve işte bu yüzden şefkatle yaklaşıyorlar. Anda kal, çocuk kal.
Aile dinamiğine bayıldığım ve uzun zamandır özellikle son bir yıllarına yakinen eşlik ettiğim bir aile var. Oturup sohbet etmesi de bir çatışmayı çözmesi de besleyici. Evet tamamen kendi mesleki doyumumdan bahsediyorum diye düşünüyordum ki aslında bütün olumlu veya olumsuz yaşadıklarının onlara bir değer kattığını ve aslında kendilerini de beslediğini ifade ettiler. Üstelik elimizdeki bir adet ergen de böyle düşünüyor ki bu pek nadiren karşımıza çıkar. Peki bu farkındalık, şefkat ve kabul bu muazzam üçlü nasıl bir araya gelmişti? Bilmiyorum. Ama gelmişti. Son sohbetimizde anne dedi ki ‘Ona öğretebileceğim en önemli şey kendini sevmesi’ ve ekledi ‘kimseye değil kendine bağlansın, kendi duygularına, hayallerine ve tutkularına..’
‘‘Öz şefkat, kişinin kendiyle iyi bir dost olma becerisidir.’’diyor Uzman Psikolog Zeynep Selvili Çarmıklı.
Umarım şahit olmuşsundur, parkta düşen bir çocuk kendi kendine ‘Geçti geçti’ deyip acıyan yerini öpebilir. Bunu gören anne ‘Öpeyim de geçsin’ der ve bil bakalım ne olur? Geçer, gerçekten geçer. Çünkü şefkatle tedavi edilmiştir.
Teksas Üniversitesi Öz Şefkat Araştırma Laboratuarı’nı yöneten Prof Kristin Neff şefkati şöyle tanımlıyor: ‘‘Zorluk yaşayan bir insana karşı şefkat duyduğunuz zaman içinizde bir sıcaklık, özen gösterme isteği ve bir şekilde yardımcı olma dürtüsü ortaya çıkar. Şefkat duymak aynı zamanda başarısız olmuş ya da hata yapmış insanları sert bir şekilde yargılayıp eleştirmek yerine onlara anlayış ve sevecenlik sunduğunuz anlamına gelir. Şefkat acı çekmenin, başarısız olmanın ve kusurlu olmanın herkesin yaşadığı ortak, evrensel insanlık deneyimi olduğunu kabul etmek demektir.’’
Öz şefkat ve bilinçli farkındalık araştırma ve okumalarıma başladığımdan bu yana hep bunu çocuklara nasıl öğretebiliriz gibi pek çok sorum vardı ama şimdi düşünüyorum da sanırım önce biz yetişkinler çocuklardan öğrenmeliyiz. O kadar, bizim kendi adımıza düşlediğimiz gibi şefkatle ve anda yaşıyorlar ki..
Sevgiyle..
Psk. Dan. Gizem KOLÇAK