Mahremiyet hepimiz için önemlidir. Hatta mahremiyet (privacy), özel hayatın gizliliğinden daha dar kapsamlıdır ve daha fazla korunmaya ihtiyaç duyar. Her ne kadar mahremiyetimizi korumak için kapılarımızı kilitlemek, şifreler oluşturmak veya perdelerimizi çekmek gibi basit önlemler alıyor olsak da günümüzde dijital çağın getirdiği zorluklarla karşı karşıyayız.
Bu noktada hukuk, kişilerin özel hayatlarını ve mahremiyetlerini korumak için mekanizmalar geliştirmiştir. Ancak bazen bu mekanizmalar yetersiz kalabiliyor ve özellikle ünlüler, gizlilik sözleşmeleri ihlal edildiğinde büyük bir imtihana tabi tutulabiliyorlar. İşte size yurt dışında yaşanan üç emsal dava örneği...
1- Hulk Hogan (Bollea) vs. Gawker Media (2016): Bu dava, Amerikan kamuoyu tarafından “Hulk Hogan” ring adıyla tanınan Amerikalı profesyonel güreşçi Terry G. Bollea’nın haber ve eğlence sitesi Gawker Media'ya karşı açtığı davadır. Hogan, cinsel içerikli bir video kaydının izinsiz olarak yayınlandığını iddia ederek gizliliğin ihlali davası açtı. Davanın temel meselesi, bir ünlünün özel hayatının gizliliği ile basın özgürlüğü arasındaki dengeydi. Hogan, Gawker Media'yı videonun yayınlanmasından sorumlu tutarak milyonlarca dolarlık tazminat talep etti. Davanın sonucunda, jüri Hogan lehine karar verdi ve Gawker Media'yı 140 milyon dolarlık tazminat ödemeye mahkûm etti. Gawker Media'nın hükmedilen tazminat karşısında; ABD İflas Kanunu'nda "Chapter 11 Bankruptcy" şeklinde bilinen, tabiri caizse borçlulara bir kaçış yolu sunan hükmün altına sığınarak Hulk Hogan ile 31 milyon dolarlık anlaşma gerçekleştirdikleri kamuoyunda yer aldı. Bu dava; medya etiği, özel hayatın korunması ve ifşa kültürü gibi konuları gündeme getirdi.
2- Andrews vs. Marriott International (2016): Spor sunucusu Erin Andrews, otel zinciri Marriott International'a karşı bir gizlilik ihlali davası açtı. Andrews, bir Marriott otelinde konakladığı sırada kendisine ait çıplak bir video kaydedildiğini ve daha sonra bu videonun izinsiz olarak internete sızdırıldığını iddia etti. Olayın arka planında ise Andrews’un konakladığı otele çevrimiçi rezervasyon hizmeti sunan aracı kuruluş da yer alıyordu. Aracı kuruluş, Andrews’un konakladığı odanın bilgilerini söz konusu videoyu kaydeden şahıs (stalker) ile paylaştı. Böylece Andrews’un bitişiğindeki odayı tutan stalker, Andrews’un oda kapısına açtığı gözetleme deliği ile videoyu kayıt altına aldı. Andrews, Marriott'un güvenlik açığını ve ihmalkarlığını gerekçe göstererek şirketi sorumlu tuttu. Mahkeme, Andrews'a 55 milyon dolarlık bir tazminat ödenmesine hükmetti. Bu dava, özel yaşamın korunması ve otel güvenliği gibi konuları tartışmaya açtı. Bununla da kalmayıp ABD’deki birçok eyalette otel misafirlerinin güvenliğinin ve mahremiyetlerinin sağlanabilmesi adına otel prosedürlerinde değişikliklere gidilmesine aracı oldu.
3- 2014 ”Celebgate” Skandalı 2014 yılında Jennifer Lawrence, Kate Upton gibi ünlü isimlerin de arasında bulunduğu 200’ün üzerinde Apple iCloud hesabı hacklendi. Failler, Apple tarafından gönderilmiş izlenimi veren sahte e-postalar gönderdiler. Bu e-postalarda yer alan bağlantıya tıklayarak “third-party (üçüncü parti)” internet sitesine hesap bilgileri ile giriş yapan mağdurlar “phishing (oltalama)” yöntemi ile hesap bilgilerini çaldırmış oldular. Olayın faili dört hackerdan biri olan Garofano, mağdurların iCloud bilgilerini çalmak ve mahrem görüntülerini internete sızdırmaktan hapis cezasına çarptırıldı. Bu skandal , kişisel gizlilik ve teknoloji şirketlerinin sorumluluğu konularında geniş bir tartışma yarattı.
Bu davalardan açıkça görüldüğü gibi, ünlülerin mahremiyetlerini korumak için mücadele etmeleri ve gizlilik sözleşmelerinin ihlal edilmesi durumunda yasal yollara başvurmaları gerekebiliyor. Bu tür davalarda hem ünlülerin kişisel haklarını korumak hem de gizlilik konusunda bir farkındalık oluşturmak önemlidir.
Peki, ünlü olmak mahremiyetten ödün vermek anlamına mı geliyor?
Ünlü olmak, genellikle daha fazla dikkat çekmek ve kamuya açık bir figür olmaktır. Ünlüler, kamuya açık bir yaşam sürdürdükleri için özel hayatlarının bazı alanlarına daha fazla ilgi gösterilebilir ve medya takibi daha yoğun olabilir. Bu bazen mahremiyetin ihlal edilme riskini artırabilir, medya ve kamuoyu tarafından daha fazla spekülasyona maruz bırakılabilirler. Böylece mahremiyetlerini korumak ve sınırlarını çizebilmek adına ekstra önlemler almak durumunda kalabilirler.
Bununla birlikte; ünlü olmak, kişinin temel haklarından vazgeçmesi anlamına gelmez. Özel hayatın gizliliği ve mahremiyet hakkı herkes için geçerlidir. Ünlüler de bu hakka sahiptir. Ünlü olmak, daha fazla dikkat çekmek ve kamuya açık bir hayat sürmek anlamına gelse de bu durum mahremiyetin ihlal edilmesini meşrulaştırmaz. Ünlülerin de kişisel alanlarına saygı gösterilmeli ve gizlilik hakları korunmalıdır.
Bu noktada, Prenses Caroline von Hannover kararı bize ışık tutabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 2004 yılında verilen bu karar, kişisel mahremiyetin korunması ile ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi ele alıyor. Davada; Monako Prensesi Caroline von Hannover, Fransız medyası tarafından yayımlanan bazı fotoğrafların özel anlarını, aile hayatını ihlal ettiğini ve basın özgürlüğünün ifade edilen hakların önüne geçtiğini ifade etmiştir. AİHM, kararında iki temel ilkeye odaklanmıştır: (1) ünlülerin özel hayatlarına saygı gösterilmesi gerektiği ve (2) kamuoyunun genel çıkarları ile basının ifade özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerektiği. Mahkeme, fotoğrafların çoğunun prensesin özel hayatına dair olduğunu belirlemiş ve bu fotoğrafların yayımlanmasının prensesin mahremiyetini ihlal ettiğine karar vermiştir. Ayrıca, mahremiyetin korunmasıyla ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi gözeterek basının kişisel hayata müdahale etme sınırlarının olduğunu vurgulamıştır. Karar, ünlülerin mahremiyet haklarının korunması konusunda bir adım atarak, basının ifade özgürlüğü çerçevesindeki sınırlarını çizmiştir.
Sonuç olarak, ünlülerin mahremiyetle imtihanı, özel hayatlarının kamuoyuyla paylaşıldığı zamanlarda ortaya çıkar. İfade özgürlüğünün, mahremiyet hakkını zedeleyebileceği durumlarda yasal mekanizmalara başvurmak önem arz etmektedir. Özel hayatın gizliliği herkes içindir ve mahremiyet herkesin hakkıdır. Toplum olarak da bireylerin gizlilik haklarını saygıyla karşılamalı ve bu konuda bilinçli olmalıyız.