21.11.2024 - 09:20 | Son Güncellenme:
Derleyen: Melike Sarıkaya / Milliyet.com.tr - Norveç’in buz gibi rüzgârlarında yankılanan efsaneler, Sverresborg Kalesi’nin eski bir kuyusunda gün yüzüne çıktı. Arkeologlar, yaklaşık 1197 yılında hayatını kaybetmiş bir Birkebeiner savaşçısının iskeletine ulaştı. Bu keşif, yalnızca bir arkeolojik bulgu değil, aynı zamanda Norveç tarihine dair kadim bir efsanenin doğruluğunu da kanıtlayan bir yapbozun parçası! Bugün NTNU Üniversitesi Müzesi’nde sergilenen kalıntılar, Orta Çağ Norveç’inde yankı bulan 'Kuyunun Adamı'na ait olabilir. Üstelik bu kalıntılar, yalnızca 1197 yılında yaşanan bir infazı değil, aynı zamanda o dönemin sosyal yapısını, Viking kültürünün savaş stratejilerini gözler önüne seriyor.
TÜM GÜCÜYLE ACIMASIZCA SALDIRIYORDU
Kuyuda bulunan kemikler, Kral Sverre Sigurdsson’un destansı hükümdarlığını anlatan Sverris Saga ile doğrudan bağlantılı. Anlatıya göre, 1197 yılında Kral Sverre’nin düşmanları, kaleye saldırıp destekçilerinden birini öldürmüş ve cesedini kalenin su kuyusuna atarak üzerini taşlarla kapatmıştı. Peki bu acımasız stratejinin amacı neydi?
Orta Çağ Norveç’inde, Birkebeinerler ve Baglerlar arasında süregelen çatışmalar, yalnızca bir taht mücadelesi olmadı, aynı zamanda toplumun zengin ve yoksul sınıfları arasındaki uçurumu simgeliyordu. Birkebeinerler, adlarını ayaklarını soğuktan korumak için sardıkları huş ağacı kabuğundan (birk) alıyordu. Çetin doğa koşullarında hayatta kalmayı öğrenmiş, yoksul köylülerden oluşan bu grup, dayanıklılıkları ve sadakatleriyle halkın sevgisini kazanmıştı. Birkebeinerlerin başlıca düşmanı olan Baglerlar ise kilise ve soyluların desteğiyle, Kral Sverre’nin hükümdarlığını yıkmak için tüm gücüyle saldırıyordu. 1197’de, Baglerların Sverresborg Kalesi’ni ele geçirip tahrip ettiği sırada yaşananlar, tarihe acımasız bir savaş dönemi olarak kazındı.
GENETİK ARAŞTIRMALAR 'KUYUNUN ADAMI’NI DOĞRULUYOR
1197'de Baglerların saldırısına uğrayan Sverresborg Kalesi, ele geçirilip tahrip edildi. Sverris Efsanesi'nde anlatıldığına göre, Kral Sverre’nin destekçileri arasında yer alan bir adam yani bir Birkebeiner savaşçısı, kralın düşmanları, Bagler grubu tarafından öldürülerek su kuyusuna atıldı. Ardından kuyunun üzeri taşlarla kapatıldı. Yapılan bu eylemin amacı ise su kaynağını kirletmekti.
2014 yılında başlayan Trondheim'daki kazılarda arkeologlar, 7 metre derinliğindeki kuyuya ulaştıklarında, tarihin sessiz bir tanığıyla karşılaştılar. Kuyuda bulunan iskelet, üzerine yerleştirilen taşlar sayesinde neredeyse bozulmadan korunmuştu. Genetik analizler, bu kişinin açık kahverengi veya sarı saçlara ve mavi gözlere sahip olduğunu ve 30-40 yaşları arasında öldüğünü ortaya koydu. Ayrıca analizler bu kişinin muhtemelen Norveç’in güneyinden geldiğini ve fiziksel özellikleriyle bölgenin tipik genetik yapısını yansıttığını doğruladı.
Uzmanlar, bu savaşçının hikâyesinin bir efsane olmaktan çıkıp somut bir gerçek haline geldiğini belirtti. Genetik uzmanı Martin Ellegaard konuyla ilgili "Efsaneler genellikle tarihle örtüşmez, ancak burada bilim ve hikâye kusursuz bir şekilde birleşiyor" dedi.
NORVEÇ TARİHİNİN KARANLIK BİR DÖNEMİ
Bu keşif, yalnızca bir adamın trajik sonunu değil, aynı zamanda Orta Çağ Norveç’inin karanlık bir dönemini gözler önüne seriyor. Kuyunun içine ceset atmak, yalnızca düşmanlarını su kaynağından mahrum bırakmak için değil, aynı zamanda onlara psikolojik bir mesaj vermek için kullanılan acımasız bir yöntemdi.
Bu tarihi kuyu ve iskelet, şu anda NTNU Üniversitesi Müzesi’nde sergileniyor ve Norveç’in geçmişine ışık tutmaya devam ediyor. 'Kuyunun Adamı', yalnızca bir Birkebeiner savaşçısının hikâyesini değil, aynı zamanda halkının mücadelesini ve kararlılığını temsil eden bir sembol haline geldi.