"Yatsın Yanıma”, “Unutamam Dedin”, “Bye Bye” gibi birçok hit şarkıya imza atan başarılı şarkıcı Gülden’in, yine sözü ve müziği kendisine ait olan “Yakarım İstanbul’u” isimli son şarkısı bir kez daha listelere hızlı bir giriş yaptı. Gülden, "Yatsın Yanıma" şarkısı başta olmak üzere peşi sıra yayınladığı slow şarkılarıyla aşkı ve aşk acısını en güçlü şekilde anlatan ve aktaran isimlerden biri oldu. Öyle ki dinleyenler tarafından acıklı aşk şarkılarının melankolik sesi şeklinde yorumlanmaya başladı. Ancak şarkıcı böyle dense de aslında bunun tam tersi biri olduğunu söylüyor. “Şarkılarım öyleydi ve öyle anıldım” diyerek bu konuya açıklık getiren şarkıcı, aslında çok gülen, eğlenceli biri olduğunu anlatarak, hiç sanıldığı gibi soğuk biri olmadığını da sözlerine ekliyor.
Müzik kariyerine uzun süre Londra’da devam eden ve Türkiye’ye dönmeden önce Londra’nın ilk Türk kadın koro şefliğini yapan şarkıcı Türkiye’ye bu gururu yaşatmasının yanında parlementoda da sahne almış bir isim. Ancak bu durumun değerinin diğer başarılı olaylarda olduğu gibi sınırlı değerde kaldığını söyleyerek şöyle diyor; “İçi boş bir popüleritenin çok daha önemli olduğu bir zaman diliminde kültürel değerler içinde müziğini duyurma çabasının değil değer göreceğinden, haberdar olunacağından bile şüpheliyim. Yaptığım şey Türk olmak adına çok gurur vericiydi. Yapmış olabilmek başlı başına bir mutluluk zaten, gerisi diğer gurur verici olaylarda olduğu gibi sınırlı bir değerde kalıyor, bildiğiniz gibi işte…”
Aşk, aşk acısı ve hüzün üzerine yazdığınız güçlü şarkılar ve yorumunuzla büyük beğeni topluyorsunuz. Sizi ve şarkılarınızı bu kadar güçlü kılan ne?
Empati. Konuşma sırası ne zaman bana gelecek diye acele etmeden sonuna kadar dinlemek, gözlemlemek ve yaşanan olaylar çok benzer olsa da tepkilerin farklı olabileceğini kabul ederek o duyguyu yaşayanın ne hissettiğini anlayabilmek... Anlatabilmek için yaşaman şart değil ama anlamış olman çok gerekli. Eğer eminsen doğru anladığından ve hissettiğinden, şarkı zaten o an oluşmuş oluyor, ben de dillendiriyorum.
Şarkılarınızın yanında çektiğiniz klipler de çok dikkat çekici. Şarkılarınızın başarısında kliplerinizin de etkisi var diyebilir miyiz?
Şarkının oluşum sürecinden tutun da dinleyiciye ulaştığı ana kadar her aşamanın aslında bir bütünü oluşturduğunu düşünüyorum. Bu yüzden hepsi ayrı ayrı ama tek bir amacı destekleyen çalışmalar.
Öncelikle Gülden, mutlu mu diyerek başlamak istiyorum?
Her şey yolunda. Bütün enerjimi sevdiğim şeylerin sayısını arttırmaya, onlarla daha iç içe olabilmeye kullanıyorum. Böylelikle günümde de gönlümde de çiçekler açıyor.
Sizi mutlu etmek heyecanlandırmak ya da etkilemek kolay mıdır?
Kendi kendimi mutlu etmek için de küçük şeylerden besleniyorum, dolayısıyla beni mutlu etmek isteyen birinin gülümsemesi bile yeterli benim için. Küçük şeyler insanı etkilemek için değil de, içten geldiği için yapılanlardır. Yapanı da kaşı tarafı da mutlu etmek ya da heyecanlandırmak için en azından kendi adıma fazlasıyla yeterli oluyor diyebilirim.
“Çok gülerim, çok eğlenirim, soğuk bir kadın değilim”
Klipleriniz ve sizin için melankolik, mesafeli, soğuk hatta acıların kadını diyenler bile oldu... Bu konuda neler söylemek istersiniz, öyle misiniz?
Şarkılar acıklı olunca, doğal olarak sunumunda da destekleyici bir durum söz konusu oluyor. Çok gülerim, çok eğlenirim, hiç soğuk bir kadın değilim mesela. Hatta tanıştığım insanlar çok ters köşe oluyorlar bu halime. Ama şarkılar öyleydi ve ben öyle anıldım. Rahatsız değilim, enerjimi bunu değiştirmeye değil, daha çok üretmeye harcamak isterim. Sonuçta insan ne yapsa insana yaranmaz ama yaptıkları unutulmaz.
Peki siz aşk kadını mısınız, acıların kadını mısınız?
Aşkı bilmeyen acısını hiç bilmez. Aşkın bir sınırı var mı bilmem ama acının önünü hemen keserim. Ait olmadığım, ait görülmediğim bir duygunun acısını çekmek kendi hayatımdan çalar ve ben hayatımın tek bir gününü bile haksız bir acının içinde geçirmek istemem.
Şarkılarınızı empatiyle yazdığınızı söylüyorsunuz fakat hiç kendi duygularınızdan çıkan bir şarkı olmadı mı? Buna örnek vereceğiniz bir şarkınız var mı?
Empati demek; kendin yaşamış kadar oldun demek. Başkasının derdini kendi derdim gibi bellemiş ve yazmışım. Şimdi benim kendimden yazmadığımı kim söyleyebilir.
“Eli eline değmeden sevenleri anlarım”
Yatsın yanıma en çok sahiplenilen şarkılardan biri oldu. Bu şarkı nasıl bir empati veya yaşanmışlıkla ortaya çıktı? Siz gerçekte şarkıdaki gibi bir durumu yapabilir miydiniz?
Dokunmadan sevemeye razı gelenlerin hikayesi o. Beklentiyi minimumda tutan, rahatsızlığı karşı tarafa belli etmeden kendi içinde savrulup duran ama sevmekten ve hayal etmekten vazgeçmeyenlerin hikayesi. Aşık deyince hep mi el ele tutuşanlar gelir gözümüzün önüne, oysa eli ele değmeden sevenler hatta sevmekten bitap düşüp yine de sevmeye devam edenler var. İşte onların hikayesi. Ben öyle bir durum içinde bulunmadım ama bulunanı anlarım.
Peki son şarkınız Yakarım İstanbul'u için neler söylemek istersiniz? İstanbul yakacak bir şarkı dersek çok mu iddialı olur?
Bir duygunun eyleme dönüşmesinden daha önemli bir şey varsa o da duygunun insana onu yaptırabilecek kadar kuvvetli bir durumda olmasıdır. Hiçbir yer yanmasın tabii ki, ama insan sevdiğini o kadar sevsin, o kadar önemsesin, onun da iddiası olmaz bravosu olur.
Peki Gülden şuan hayallerindeki hikayesini yaşıyor mu yoksa daha hikayesi başlamadı mı?
Hikayem henüz başlamadı dersem yaşadığım onca yaşıma haksızlık etmiş olurum. Ama bir kademe üstü varsa yaşananların onlar da hayattaki umudumun karşılığı olarak gelsin bakalım.
Peki ya özel hayatınız, kızınız, anneliğiniz? Kızınızla aranız nasıl onun da müziğe ilgisi var mı ?
İnsan yetiştirmek dünyanın en meşakkatli durumu. İnanılmaz keyifli ama bir o kadar da kendi isteklerinizin de dışına çıkarak objektif olarak hareket etmeniz gerektiğini unutmamanız gereken bir sürü anlar oluyor. Birey olarak isteklere keşiflere, hayallere saygı duymak, dinlemek, anlamaya çalışmak ve doğru yönlendirmek gerek. Çok memnun olduğumuz bir ilişkimiz var kızımla, o beni ben onu anlıyorum. Müziğe ilgisi ve yeteneği var evet, keman çalıyor, ingilizce sözler yazarak besteler yapıyor. Henüz ne olmak istediğine karar verebilecek çağda değil çünkü her şeyi minik minik keşfetmekten hoşlanıyor. Harika bir söz var onu söylüyorum hep evde ‘’Her şeyin bir şeyini, bir şeyin her şeyini bileceksin.” Mutlu olsun, keyif alsın hayattan.
“Gerçek olmayan istatislikler birçok insanı kırdı ve küstürdü”
Adınızı ve kendinizi taşıdığınız bu noktadan memnun musunuz yoksa daha iyisi olabilir miydi, olacak mı?
Üreten insanın doyum noktası olur mu bilmiyorum. Hep daha çok yazayım daha çok paylaşayım, daha çok dinlensin derdindeyim. Bizim mesleğimizdeki geri dönüşüm popülarite haricinde ne kadar dinlendiğimiz ve ne kadar konser yapabildiğimizle ölçülüyor. Şu an her şey bir telefon aracılığı ile elimizin altında ve erişilebilir durumda olduğu için, yapılan etkinlik sayıları düşüşte maalesef. Yani gerçeğin önüne sanal geçtiği an, biz de mesleğimizi icra ederken hem üretirken hem ulaştırırken sıkıntı yaşıyoruz. Dolayısıyla kısır bir döngünün içinde gerçek olmayan istatistiklerle kıyaslanmaya düşürülmek birçok insanı kırdı küstürdü ve vazgeçme noktasına getirdi. Bu gönül işi ve gönül işinde doyum olmuyor maalesef, mutlaka hepimiz daha iyi olsun istiyoruz.
Londra'nın ilk Türk kadın koro şefliğini yapıp hem de parlementoda sahneler almış biri olmanız gurur verici. Bunun değerinin bilindiğini düşünüyor musunuz?
İçi boş bir popüleritenin çok daha önemli olduğu bir zaman diliminde kültürel değerler içinde müziğini duyurma çabasının değil değer göreceğinden, haberdar olunacağından bile şüpheliyim. Yaptığım şey Türk olmak adına çok gurur vericiydi, yaptım, hissettim.. Yapmış olabilmek başlı başına bir mutluluk zaten, gerisi başka başarı ve gurur verici olaylara tepki ne kadarsa o kadar sınırlı bir değerde kalıyor, bildiğiniz gibi işte…
Kariyerinizde ve hayatınızda özellikle yapmak istediğini neler var?
Mümkün olduğu kadar devam etmek… Bu meslek benim hayalimdi ve çok temizdi, üzerine toz gelmesin öyle devam etsin benim için en büyük hedef bu. Film müzikleriyle ilgileniyorum bir süredir, bununla ilgili de güzel projelerim var. Güzel şarkılar yazayım, anlamlı projeler içinde bulunayım, çok dinleyicime ulaşabileyim, sevgimiz ve saygımız daim olsun, fazlası da kim istiyorsa onun olsun, hepsi bu.