Sanat ve onu üretenler içinde erkek olanlarının kimilerinin hayatı aynı kadın etrafından şekillenmiştir. Geçmişte Yusuf İslam, Mick Jagger, David Bowie, Eric Clapton gibi isimlerin bazen aynı kadına aşık olduğunu, karşılık alamayan veya terk edilenlerin “Angie”, “Lady D’Arbanville” gibi besteler kaleme alıp bizleri de hüzünlerine ortak ettiklerini biliyoruz. Bizim edebiyatımızda da benzeri bir durumun söz konusu olduğunu söylemek mümkün.
Turgut Uyar, Edip Cansever ve Cemal Süreya’nın yolları aynı kadında kesişmişti. Yazıya konu olan isimse buna benzer durumda. Edebiyat öğretmeni Nahit Hanım. Orhan Veli’nin uğruna şiirler yazdığı kadın. Onu tanıyanların yazdıklarından anlıyoruz ki “edebiyat tarihçileri bulsun” diye gizem kattığı kadın oydu. Onunla aynı kaderi paylaşan bir isim daha vardı, Sabahattin Ali. Nahit Hanım için duyduğu aşktan miras olarak bize olağanüstü bir şiir ve şiirden Ali Kocatepe tarafından bestelenmiş bir şarkı kaldı. "Ben gene sana vurgunum".
Dün gece Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde “Sabahattin Ali 110 Yaşında” konseri kapsamında şairin birçok şiirini bestelemiş olan Ali Kocatepe ile Aysun Kocatepe, konuk sanatçılarla birlikte “Eskisi Gibi” şiiri ya da bestelenmiş haliyle “Ben Gene Sana Vurgunum” gibi çok sayıda eseri seslendirdiler. “Melankoli”, “Benimsin Diyemediğim”, “Çakır” ve diğerleri…
Ali Kocatepe her şarkı öncesi besteye konu olan şiirin öyküsünü anlatmadan geçmedi. Bugün kitapçıların “çok satanlar” listesinin değişmez ismi olan ve eserleri artık yabancı dillere de çevrilmeye başlayan bir edebiyatçının aşklarına, hayallerine tanıklık ettik. Konser sırasında da Zara, Edip Akbayram ve Koray Avcı, Sabahattin Ali şiirlerinden bestelenmiş şarkıları seslendirdi. 41 yıllık hayatına kuşaklar boyu iz bırakacak eserler sığdıran Sabahattin Ali’nin bu vesile ile anılmasını sağlayan Ali Kocatepe’ye kendi adıma teşekkür etmek isterim.
Bu arada bir süredir kulağımda sürekli “Ben Gene Sana Vurgunum”un Korhan Futacı ve Kara Orkestra tarafından yeniden yorumlanmış hali yankılanıyor. Kendilerinin 24. İstanbul Caz Festivali kapsamında 5 Temmuz akşamı Salon İKSV’de olacağını hatırlatayım. Kim bilir belki o gece de bu şarkı yükselir semaya.