Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 18 Kasım 1929’da, tam 95 yıl önce Newfoundland açıklarında yaşanan 7.2 büyüklüğündeki deprem, dünyanın en büyük 3 transatlantik gemisinden biri olan Olympic’i kız kardeşi Titanik’in üzerinden geçerken yakalamıştı. Sarsıntı gemide güçlü bir şekilde hissedilmiş ve yaklaşık 250 kilometre güneydeki kıyı şeridi tsunami dalgalarının hedefi olmuştu. 269 metrelik dev geminin hissettiği deprem, maruz kaldığı dalgalardan biri gibi hissedilmişti. O gün Olympic’te bir savrulma ya da başka bir gemiyle çarpışma yaşanmadı. Ancak 17 Ağustos 1999’daki Gölcük depremi ve sonrasında Marmara kıyılarını vuran tsunamide limanlardaki pek çok gemi birbirine çarpmış, yıkılan dolgu kıyalar dev gemilerin yapıların üzerine doğru savrulmasına neden oldu. O günlerde ortaya atılan iddialar ise olası İstanbul depreminin ardından amonyak ve petrol gibi çevreye zarar verebilecek maddeler taşıyan gemilerin deprem sarsıntısının etkisiyle çarpışması ve kıyı şeridindeki herkesi zehirleyerek öldürebileceği yönündeydi. Peki bu gerçek olabilir mi, yani gemiler deprem dolayısıyla çarpışır mı? Yoksa zararlı maddeler taşıyan gemiler için uygulanan kurallar onları korur mu? ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Kıyı ve Deniz Mühendisliği Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Kum Milliyet.com.tr için yanıtladı.
YA MARMARA'DA GEMİLER SAVRULURSA?
1999 Gölcük depreminden 5 yıl sonra, pek çok uzman bu kez yaşanması kaçınılmaz olan İstanbul Depremi için uyarılar yapmaya başlamıştı. Araştırmacılar da deprem olması durumunda yaşanabilecek ilginç senaryoları derliyor ve bunu uzman kurum ve kuruluşlarla masaya yatırıyordu. En ilginç iddialardan biri ise İstanbul’daki yer sarsıntısının Marmara denizindeki gemilerin birbirine çarpıp çevreye zararlı maddelerin yayılıp yayılamayacağı üzerindeydi. Bu iddia Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne danışmanlık yapan Denizcilik Enstitüsü’nün radarına da girmişti. Enstitünün senaryosuna göre, orta boylu 150 metre büyüklüğünde amonyak ve nitrat yüklü bir tankerin patlaması sonucunda 2 kilometrekarelik alanda hiçbir canlı kalmıyordu. Yani Üsküdar'dan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü içine alacak şekilde bir daire çizildiğinde, bu alandaki tüm canlılar ölüyordu. Araştırmada ayrıca, deprem beklenen fay olan ve İzmit’ten Silivri’ye uzanan hatta 8 veya 9.5 büyüklüğünde bir depremin meydana gelebileceği de yazıyordu. Enstitünün uyarısı ise Boğaz çevresinde ve kıyılarda günde 13 milyon insan sirkülasyonu olduğu düşünüldüğünde meydana gelebilecek facianın boyutlarının çok yüksek olabileceğini işaret ediyordu. Peki bu senaryolar gerçekten de yaşanması mümkün bir faciayı anlatıyor olabilir miydi? Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner şöyle açıkladı:
“İstanbul için 7.2 veya üstü bir deprem beklenebilir, 7.4 gibi. Akdeniz’de ise 365 depremi 8.5 büyüklüğündeydi. Bu araştırmadaki gibi 8 ya da 9 büyüklüklerindeki depremler İstanbul için beklenmez. Fay atımı dikey olarak Marmara’da 15, Japonya’da ise 35 metreydi. Akdeniz’de bu 6 metreyi geçmez. Deprem ve tsunami, gemilere bir şey yapmaz ama küçük teknelere yapabiliyor. Su derin olunca da tsunami etkisi azalır. Ambarlı açıklarında gemileri tsunami sürüklemeye çalışırsa, gemiyi biraz kaydırır ama pek etkili olmaz, su derindir. Tabii bu kayma esnasında az da olsa birbirlerine çarpabilirler. Bu gemiler çapa mesafelerini koruduklarından bu da pek mümkün olmayabilir.”
BALIKÇI TEKNELERİ VE LİMANLAR İÇİN UYARI
Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, deprem anında hasar alabilecek su araçlarıyla ilgili bazı uyarılarda da bulundu. Prof. Dr. Yalçıner, “Tsunamiden denizdeki gemiler etkilenir ama sarsılır, batmaz ya da kaza olmaz, hele ki Marmara’da hiç olmaz. Japonya’da olsa olabilirdi. Ancak orada bile olmadı. Pek gerçekçi bir yaklaşım değil. 15 metreden küçük tekneler birbirine çarpabilir Sığacık’ta bu oldu. Marmara’nın her kıyısı denizde tsunami olursa etkilenir. 1999’da Değirmendere’de çökme olmuş ve deniz tabanı oynamıştı. Böylece tsunami oldu” diye konuştu.
Her ne olursa olsun Boğaz'da ve dünya sularında tehlikeli maddeler taşıyan gemiler içinse uygulanan bazı kurallar var. Peki seyir halindeki gemiler için bu kurallar nasıl? Prof. Dr. Serdar Kum bu soruyu, “Bir gemi için 'En az şu kadar yakın geçin' gibi bir ifade kullanmaz. Sadece 'emniyetli mesafe' der. Çünkü her geminin kendine göre emniyet mesafesi farklıdır. Kaptanlar genellikle açık denizde daha uzak (birkaç mil), kıyı seyrinde ise daha yakın (1-2 gomino) geçiş yapar. İstanbul Boğazı gibi su yollarında ise 1 gemi boyu düşünülebilir. Mesafe veya deniz trafiğiyle ilgili gemi tipi ayrımı yok gibidir. Sadece kuralda trafik ayrım düzenlerinde yol verme ya da geçiş üstünlüğü açısından ayrım vardır. Bu ayrımda da gemi tipi yani tehlikeli yük taşıyan diye bir tabir yoktur. Bunun yerine 'kumanda altında bulunmayan', 'manevra yapma gücü kısıtlı olan' gibi ifadeler yer alır” diye yanıtladı.
'EN BÜYÜK SEBEBİ İNSAN HATASI'
California Teknoloji Enstitüsü'nde sismolog, jeofizik ve inşaat mühendisliği profesörü olan Dr. Thomas Heaton'a göre, bir geminin depremin etkilerini hissetmesi mümkün olsa da bir çarpışma ve hasar meydana gelmesi son derece nadir gerçekleşir. Profesör Heaton, "Denizdeki gemiler depremi hisseder ve eğer depremin tam üzerindeyseniz çok fazla gürültü yaparlar. Denizcilerin karaya oturduklarını düşündükleri ve genellikle neye çarptıklarını anlamaya çalıştıkları bildiriliyor. Ancak bu aslında bir depremdir" diyor. Denizcilikte yaşanan kazalara ilişkin konuşan Prof. Dr. Serdar Kum, çoğunun insan hatası kaynaklı gerçekleştiğine dikkat çekiyor. Yani Profesör Heaton’un da dediği gibi deprem kaynaklı kazalar, rastlanılması zor olaylardır. Peki deniz kazaları nasıl yaşanıyor?
Prof. Dr. Serdar Kum deniz kazalarıyla ilgili sözlerini, “Geminin işletilmesi, yüklerin taşınması, gemi yapısı gibi hususlarda gemilerin tiplerine göre farklı kurallar barındır. Buna göre en detaylı kurallar sırası ile LNG/LGP taşıyan gemiler (sıvı gaz taşıyıcılar), kimyasal tanker, ham petrol tankeri, IMDG taşıyan gemiler daha özel kurallar ile işletilir ve sevk edilir. Çarpışmaların en önemli nedeni insan hatasıdır. Bunun dışındakiler gemi arıza durumu gelebilir. İnsan hatası yanlış mevki atma, yorgunluk, gemilerin yanlış plotlanması, gözcülük hatası gibi nedenler sıralanabilir. Limanda veya tersanedeyken deprem olduğunda hasarlanan çok gemi var. Seyir halindeyken de tsunami etkisiyle kaza yapan gemiler oluyor” yanıtını vererek noktaladı.