Pazar‘Sağlıklı beslenme hastalığı’ bilinçsizce artıyor

‘Sağlıklı beslenme hastalığı’ bilinçsizce artıyor

16.03.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:

Toplumsal baskılar, sosyal medya, görünümün, güzelliğin ispatının sadece kiloyla olduğunun düşünüldüğü günümüzde, yeme bozukluğu hastalıklarının görülme yaşı giderek düşüyor.

‘Sağlıklı beslenme hastalığı’ bilinçsizce artıyor

Diyetisyen Feride Ağır - Her şeyin aşırısı zararlı olduğu gibi sağlıklı beslenme takıntısı da psikolojik ve fizyolojik sağlığımızı tehdit eder hale gelebilir. Hatta bu takıntının bilimsel bir adı bile var. Ortoreksiya Nervoza. Ortoreksiya Nervoza, sağlıklı olmanın takıntı haline geldiği, sağlıksız besinlerden kaçınılan bir yeme bozukluğudur. Ortoreksiya Nervoza yaşayan kişi, besinlerin sağlığını tehdit edeceğine dair aşırı bir korku duyar. Bu yüzden beslenirken gıdanın kalitesinden pişme yöntemine, üretim biçiminden nerede üretildiğine kadar pek çok kriteri göz önünde bulundurur. 

Haberin Devamı

Bu kişiler; özel yerlerde üretilen, sağlıklı yöntemler ve özel araç gereçler kullanılarak hazırlanmış besinler tüketmek isterler. Zihinleri sıklıkla besinler ilgili bilgilerle meşguldür, bunu stres ve olumsuz duygularla baş etmenin bir yolu olarak kullanabilirler. 

En sağlıklısı çocuklar gibi endişesiz ve neşeli yemek yemektir

Sağlıklı beslenmek çağımızda birçok insanın en büyük hedeflerinden biri. Menülerdeki şekersiz/glutensiz tercihler, organik gıda seçenekleri, sağlıklı yaşam programları ve sosyal medyadaki sağlıklı beslenme paylaşımları giderek artıyor. Herkes sağlıklı olmak ister ancak bu durumu aşırı derecede idealize etmek patolojik eğilimleri beraberinde getirebilir. 

Günümüzde yeme bozukluğu hastalıklarının görülme yaşı giderek düşüyor. Çocuklar gibi beslenmek aslında tüm bu yeme bozukluklarının tedavisinde bir tedavi yöntemi, hatta yeme bozukluğu hastalıklarından korunmada önemli bir bilinç olarak kabul edilebilir. Çocuklar neşeyle yemek yer, sevdikleri şeyleri endişesiz ve gereksinimlerine göre tüketir. Temelde sağlıklı kişi istediği yemekten miktarını abartmadığı sürece tüketebilir. Ancak toplumsal baskılar, görünümün, güzelliğin tek ispatı olarak tanımlanması yeme bozukluklarını ortaya çıkarabiliyor. Yeme bozukluğuna bağlı olarak da öncelikle kansızlık, kalsiyum yetersizliğine bağlı kemik erimeleri, B vitamini alım azalmaları nedeniyle depresyon, tiroit bozuklukları, kalp damar hastalıkları, hipoglisemik ataklar, tansiyon, böbrek taşları gibi birçok hastalık oluşabiliyor. 

Haberin Devamı

Takıntılı anne çocukta gelişim geriliğine neden olabilir 

Günümüzde vejeteryan beslenmeye dair kanıtlanmamış bilimsel olduğu iddia edilen bilgiler özellikle sağlıklı beslenme takıntısı olan anneleri çok fazla etkiliyor. Vejeteryan olan çocuklar ise gelişim geriliği ve kansızlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor. 

Çocuk doktoru olan arkadaşlarımla da bu tür vakalarımızı konuştuğumuzda; annelerin yanlış bilgiyi aşırı benimsemeleri nedeniyle hekimler, uzmanlar tarafından yapılan uyarıların da kulak ardı edildiğini gözlemliyoruz. Vejeteryan beslenen çocuklarda ciddi gelişim gerilikleri oluşabilir, çünkü alması gereken protein ve aminoasitler tam olarak alınamaz.

Haberin Devamı

Vejeteryan veya vegan beslenme çılgınlığı bazı annelerin süt ve süt ürünlerini de çocuklarına yasaklaması ile sonuçlanıyor. Bu durum çocuklarda sinirsel ileti bozukluklarına, kalp damar sorunlarına ve gelişim geriliklerine neden olabilir. Süt ve süt ürünleri, kemiklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için gerekli olan kalsiyum, fosfor, magnezyum ve proteini sağlıyor. Çocukluk dönemi ve yaşam boyunca yeterli süt tüketimi kemiklerin güçlenmesine ve ileriki yaşlarda osteoporoz gibi kemik hastalıklarından korunmaya yardımcı oluyor. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki; günde 3 porsiyon süt ve süt ürünü tüketimi yetişkinler ve çocuklarda yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı oluyor. Sütün içerisindeki kalsiyum ve fosfor miktarı sağlıklı diş gelişimi ve devamlılığını destekliyor. İçeriğinde fazla miktarda bulunan kazein proteini, asitli yiyecek ve içeceklere maruz kalındığında diş minesinin üzerini ince bir film tabakası gibi sarıyor, diş minesinden kalsiyum ve fosfat kaybını önlüyor. Süt içmenin kilo kaybı üzerinde de etkisi bulunuyor. Son yıllarda gerçekleştirilen bazı çalışmalar gösteriyor ki; kalori kontrollü diyetle birlikte, günlük süt ve süt ürünleri tüketimi karın bölgesi yağlanmasını azaltıyor ve kilo kaybına yardımcı oluyor. 

Haberin Devamı

Her şeyin fazlası zarar sütte de miktar önemli

Tip 2 diyabet günümüzde çocukluk çağından itibaren ortaya çıkan bir sorun. Şeker hastalığının önlenmesinde de düşük yağlı süt ve süt ürünleri tüketimi önemli bir yer tutuyor. Elbette ki her şeyde olduğu gibi sütte de miktar çok önemli. Günde yarım kilodan fazla süt, demir eksikliğine bağlı kansızlık ve diş çürümesine neden oluyor. Doğru oranlarda tüketimi gerekiyor, fazlası veya yetersizliği ise hastalık unsuru olabiliyor.

Hem kendimizi hem de çocuklarımızı yeterli, dengeli, sağlıklı beslemek, obsesif olmamak, hayatımızda kaçamak yiyeceklere zaman zaman yer vermek, kilo-şişmanlık-zayıflık-ağırlık kaybı-diyet gibi konuları hayatımızın merkezinden çıkarmak, çevremizdekilere beslenme konusunda baskı yapmamak çözüme yardımcı olabilir. En azından bu şekilde gelecek nesillerin yiyecek-besin-yemek gibi konularda takıntılı olması önlenebilir.