'Ted Lasso' tam 3 sezondur formunu korumayı nasıl başarıyor?
Kazandığı Altın Küre ve Emmy'lere doymayan, doyamayan 'Ted Lasso' dizisi her geçen gün hayran kitlesini genişletmeye devam ediyor. Peki 3 sezondur yoluna doludizgin devam eden ve pandemi sonrası mutsuzluk döneminde dünyaya pozitiflik aşılayan 'Ted Lasso'nun sırrı ne? 'Ted Lasso' dizisi tam 3 sezondur formunu korumayı nasıl başarıyor? İşte cevabı...
Londra'da bir futbol takımına koçluk yapan ancak hepimizin gayet iyi bildiği futbolun f'sinden dahi pek de anlamayan efsanevi Ted Lasso karakterini canlandıran ABD'li aktör Jason Sudeikis bugünlerde bir hayli popüler. Bunun en büyük nedeni tam 3 sezondur çıtayı düşürmeden, hatta bilakis yükselterek nirvana seviyesine çıkartan dizinin başarısıyla sınırlı değil. Jason Sudeikis ve dizideki oyuncu arkadaşları geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray'ı, evet yanlış duymadınız, Beyaz Saray'ı ziyaret etti. 'Ted Lasso' dizisiyle aralarında Türkiye'nin de olduğu birçok ülkede sıkı hayranlara sahip olan Apple TV+ dizisi 'Ted Lasso'nun kilit aktör ve aktrisleri, ruh sağlığına dikkat çekmek ve konuyu masaya yatırmak adına Beyaz Saray'a gitti ve basının karşısına keyifli ve bir hayli önemli sözler söyledi. Bir dizinin yalnızca 1 saatlik bir şey olmadığını, izleyiciyle kurulan bağın ne denli büyük ve derinden olabildiğini 'Ted Lasso' oyuncularının yüzünden, gözünden, ufak bir mimiğinden dahi anladık, kavradık. Dünya genelinde büyük bir 'aydınlanma' başlıklarından birine dönüşen, Türkiye'de de 'Camdaki Kız' ya da 'Kırmızı Oda' gibi diziler sayesinde önemi hatırlanan mental sağlığımız önemli bir konu. Üstelik de pandemi gibi aşı öncesinde ne içinde olduğunu bilmediğimiz bir gerçekle burun buruna kalan bizler aslında teker teker uzman terapilerine muhtaç hallerde ancak durumumuzun pek de farkında değiliz. Pandemi günlerinin ilk günlerinden beri çoğumuzun yüzünü güldüren 'Ted Lasso' işte tam da bu 'pandemi sonrası adaptasyon dönemi'nin en kilit dizisi olarak tarihteki yerini şimdiden aldı bile.
İzleyiciye farklı bir perspektif kazandırıyor
'Henüz' üçüncü sezonunda olan ya da daha doğrusu 'daha' üçüncü sezonu devam eden 'Ted Lasso'nun Beyaz Saray ziyaretiyle birlikte yapımın aslında büyük bir popüler kültür öğesi haline geldiği ortada. Şu ana kadar nazarlardan uzak bir şekilde yoluna doludizgin devam eden 'Ted Lasso', 2021 ve 2022 yıllarında başrol oyuncusu Jason Sudeikis'e 'En İyi Müzikal/Komedi Dizisi' dalında iki kez Altın Küre ödülü kazandırdı. Üstelik Sudeikis, bir başka prestijli ödül Emmy'lerde de bileğinin hakkıyla aynı kategoride yine iki yıl peş peşe Emmy kazanmayı da başardı. Dizi olarak ise hem 2021 hem de 2022'nin 'En İyi Komedi Dizisi' dalında Emmy ödülünü kaptı dizi. Üstelik dizinin kilit oyuncularından İngiliz aktris Hannah Waddingham ve İngiliz aktör Brett Goldstein da iki yıl içinde ayrı yıllarda yardımcı dallarda oyunculuk ödülünü kazanmayı da başardılar Emmy'de. Ortada son dönemin en prestijli ödüllerini toplayan, yalnızca ABD'de değil aralarında Türkiye de olmak üzere birçok ülkede sıkı takipçiler kazanan cillop gibi bir komedi var. Peki 'Ted Lasso' tam 3 sezondur formunu korumayı nasıl başarıyor? İşte bunun cevabı bir hayli basit: 'Ted Lasso', birçok yapımın yapamadığını yapıyor ve izleyen herkese farklı bir perspektif katıyor.
'Ted Lasso'nun mutluluğu toksik değil!
Toksik mutluluk konusu yani 'gerçek olamayacak, gerçekle uyumlu olamayacak kadar zehirli mutluluk' kavramı son yıllarda bir hayli popüler. Türkiye'deki sosyal medya kullanıcılarının çoğunlukla 'Nil Karaibrahimgil optimizmi' olarak yorumladığı bu kavram dünya genelinde de oldukça trend bir tabir. Nil Karaibrahimgil caps'leri eşliğinde Twitter'da "Kabus demeyelim de iyi olmayan rüya diyelim :)" gibi cümleler eşliğinde -görece- ofansif mizahı yapılan bu kavram yurt dışında da bazı ünlülerin fazlasıyla umutlu olmalarını eleştiriyor ama alt metinde alttan alta "Negatifte kalalım!" mesajı veriyor. Halbuki ayakları yere basan bir mutluluk böylesine zorlu ve virüslerle, pandemilerle dolu bir dünyada neden mümkün olamasın ki? 'Ted Lasso' gibi bir yapım, tam da bu dönemin soru işaretlerinden birine "Mümkün" cevabı vererek herkese bir bakış açısı kazandırıyor. Yeşilçam'daki filmlerin "Her şeye rağmen mutlu ve umutlu" hallerini andıran 'Ted Lasso' da hayatın acı gerçekleri de var. Aldatılmak var, hayal kırıklığı var, isyan var, hüzün var, panik atak bile var. Ama dizi bütün bu negatifliklerden öyle güzel bir pozitif yan ortaya çıkartıyor ki ister istemez Güneş'in aslında her akşam battığını, her sabah yeniden doğduğunu, sonra yine battığını ancak -inanır mısınız ama- bir sonraki gün yine doğduğunu da alttan alta izleyiciye hatırlatıyor. Bir komedi dizisi olmasının avantajıyla birbirinden yetenekli oyuncuların tatlışko ve komik performanslarıyla savunduğu fikri olabildiğince net bir şekilde aktarıyor. Haliyle 'Ted Lasso' yalnızca karikatürize mizahtan hoşlananlar tarafından değil özellikle de mental sağlık konusunda her şeye rağmen pozitifte kalmayı başaran ya da bunu amaçlayan izleyici için önemli bir ilaç haline dönüşüyor. Üçüncü sezon üçüncü bölümünü geride bırakan 'Ted Lasso' son bölümde bile tıpkı ilk sezondaki başarılı grafiğini devam ettirerek, kendisiyle çelişmeyerek, farklı denemelerle şaşırtarak ve eklenen yeni karakterlerle zenginliğini ve rengini çoğaltarak iyi bir dizinin formunu nasıl koruması gerektiğine dair de sağlam yol haritaları sunuyor. Eğer hâlâ bir şans vermediyseniz 'Ted Lasso'ya ve tüm bu olumlu çabalara kayıtsız kalarak en başta kendinize kötülük yapmış olursunuz. Bence bunu yapmayın. Kendinizi gerçekten seviyorsanız 'Ted Lasso'ya mutlaka şans verin.
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr