'Kırmızı Oda'da 'Boncuk' iyileşmeyi seçecek mi?
'Kırmızı Oda'da yine heyecanlı bir bölümü daha geride bıraktık. 20'nci bölümde Boncuk, Doktor Ayşe ve Kumru'nun hikâyelerini dinledik. Sanrılarıyla yüzleşen Boncuk'un iyileşmeyi seçip seçmemesi ise şimdiden herkesi meraklandırmış durumda...
Tam halüsinasyonlardan kurtulurken...
'Kırmızı Oda'da şaka maka 20 bölümü geride bıraktık. 20'nci bölümün açılışını Boncuk yaptı. İlk defa ermişler olmadan adım attı 'Kırmızı Oda'ya. Can'ın kendisini ziyaret ettiğini söylemesinden sonra ermişlerin onu terk ettiğini söyledi. Annesinin başına gelenleri ablasına hatırlattı ama ablası inkâr modunda. Bizim de kafamız karışıkken Doktor Hanım devreye girdi ve aslında Can'ın gerçek olmadığını, geçmişinde yaşadığı trajik olayların da aslında yarısının hayal yarısının gerçek olduğunu fark ettik. Sadece sanrılarıyla yüzleşen Boncuk değil bizler de şoke olduk. Gerçeklerle baş başa kalan Boncuk, dünyayı tatsız tutsuz buldu ve kendini yapayalnız hissetti. Doktor Hanım'ın sabırla onun sanrılarını dinlemesi gerekiyordu ki gerçekliğe yaklaşabilsin Boncuk. Ama işte Boncuk'tan bahsediyoruz, yine yaptı yapacağını! Bölümün sonunda ilaç kullanmaktan vazgeçtiği anlar hepimizi yine şaşırttı. Boncuk, öyle alışmış ki halüsinasyonlara, onlar olmadan hayatı eksik ve neşesiz buluyor. Boncuk sayesinde psikiyatrist onayı olmadan kendi kafasına göre ilaçlarını bırakanlara da güzel bir mesaj gidecek belli ki ilerleyen bölümlerde...
Baba figürü eksik kalmış
Doktor Piraye ve Doktor Deniz arasındaki yakınlaşmadan ötürü Doktor Ayşe, klinikten ayrılmak istiyor biliyorsunuz. Bu hafta da Doktor Hanım onun odasına misafir oldu. Doktor Ayşe, kaldığı yerden, babasının ölümünden sonra yaşananları anlatmaya devam etti. Babasının ölümünden sonra annesinin içine kapandığını "Babamı bir anda kaybettim, annemi her gün yavaş yavaş" diye özetledi. Soyutlamış annesi kendini hayattan. Babasının ölümünün acısından ötürü kendini suçlamış. Doktor Ayşe'ye küçüklüğünde en çok anneannesi ve dayısı yakınlık göstermiş. Annesinin boşluğunu anneannesiyle doldurmuş bir şekilde ama baba figürü hep eksik kalmış hayatında. Tam dayısına alıştığında da dayısı üniversiteyi kazandığı için evden ayrılmak zorunda kalmış. Hayatındaki erkek figüründe bir sıkıntı var Doktor Ayşe'nin. Muhtemelen bir sonraki bölümde aşk hayatına dair bir ipucu gelebilir diye düşünüyorum.
Bir kez daha güveniyor ve...
Ve Kumru... Bir önceki bölümde elinde bıçakla evden dışarı fırlayan Kumru meğer kendine zarar vermiş. Kocası Fahri kendinde suç arıyor. Kumru'nun öfkesi hâlâ çok taze. Anlattıkça geçmişe dönüyor. Yavuz'un ona hayatının en kötü gününü yaşattığı güne dönüyor Doktor Hanım'la. O gece birlikte eve dönüyorlar. Yolda midesi bulanıyor Kumru'nun. Eve döndüklerinde saatlerce duşta kalıyor, her tarafı kızarmış bir hale gelene kadar. Hisleri alınmış gibi. Yavuz ise kendini affettirme derdinde. "Beni öldürmekle tehdit ettiler" diyerek kendini savunuyor. Ve Kumru ne yapıyor? Bir kez daha ona kanıyor. Ve tam her şey düzene girmiş gibiyken Kumru bu dehşeti bir kez daha yaşıyor, hem de kendi evinde... Kumru iyi niyetinin, Yavuz'a güvenmesinin bedelini çok ağır ödüyor. Bu noktada kendini suçluyor Kumru. Halbuki Doktor Hanım haklı. Kumru'nun hayatta kalması için, hayatını devam ettirebilmek için bir erkeğe güvenmekten başka çaresi yokmuş o sırada. Onu Yavuz'la İstanbul'a kaçmaya iten sebep ne, asıl onu kurcalamak ve sorunun kökenine inmek gerekiyor. Bakalım Kumru'nun geçmişinde saklı olan acı ne...
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr