16.12.2024 - 08:19 | Son Güncellenme:
Pazartesi günleri ekrana gelen ve ilgiyle takip edilen Kanal D'nin dizisi Uzak Şehir'in ‘Demir’i Ferit Kaya diziyi anlattı. Ferit Kaya, Hürriyet'in sorularını yanıtladı.
Seyirci “Uzak Şehir”i sevdi. Bu durum size nasıl hissettiriyor?
“Uzak Şehir”in geniş bir kitle tarafından ilgi görmesi ve konuşulması, bizim için büyük bir gurur kaynağı. Bu proje, uzun bir emeğin ve ortak bir hayalin ürünü. İnsanların hikâyemize bu denli bağlanması, doğru bir iş çıkardığımızın en güzel kanıtı diye düşünüyorum.
Her hafta kendi izlenme rekorunuzu kırıyorsunuz, bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Bu başarıyı öncelikle güçlü bir hikâyeye ve işini tutkuyla yapan bir ekibe bağlıyorum. “Uzak Şehir”, hem gerçek duygulara dokunan bir senaryoya sahip hem de her detayıyla izleyiciyi içine çeken bir dünyaya davet ediyor. İzleyici samimiyeti ve emeği hissediyor olmalı ki, her hafta bizi destekliyor.
Sizin sahneleriniz daha aksiyon içerikli. En zorlandığınız sahne hangisi oldu?
Alya’nın oğlunu korumak için üzerime atladığı sahne. Öncesinde İstanbul’da koreografisini çalışmıştık. Hazırlık süreci oldukça uzun ve titizlikle yapıldı, çünkü teknik açıdan her şeyin güvenli olması gerekti.
DIŞARIDAN SERT AMA ASLINDA KIRILGAN
Demir dışarıdan sert bir karakter gibi görünse de sanki duygusal bir tarafı da var. Siz nasıl yorumluyorsunuz onu?
Demir dışarıdan bakıldığında oldukça sert, katı ve mesafeli bir karakter gibi görünüyor. Ancak onu yakından tanıdıkça aslında bu sertliğin, yaşadığı travmaların ve hayatla kurduğu zorlu mücadelenin bir yansıması olduğunu anlıyorsunuz. İç dünyasında çok daha kırılgan ve duygusal bir tarafı var. Belki de bu sert kabuk, onun kendini koruma yöntemidir.
Demir’i canlandırırken, bu ikiliği dengelemek çok önemli. Onun sadece sert yanlarını değil, duygusal çatışmalarını ve içsel kırılmalarını da göstermek istiyorum. Çünkü bu çatışmalar onu bir karakter olarak oldukça zenginleştiriyor.
Bazı izleyiciler Demir’i haklı bulurken, bazıları ona kızıyor. Sosyal medyada “Kötü de olsa izlemesi çok keyifli” tarzında yorum yapanlar var, size gelen yorumlar nasıl?
Demir dizinin kötü karakteri ama bu kadar sevilmesi gerçekten beni çok mutlu ediyor. Sanırım izleyiciler, onun sadece ‘kötü’ bir figür olmadığını, altında daha derin ve insani bir taraf olduğunu hissediyorlar. Bu da karakterin güçlü yazıldığını ve ekranda doğru bir şekilde hayat bulduğunu gösteriyor. Bu gibi yorumlarla ben de sık sık karşılaşıyorum ve bunları görmek beni daha çok motive ediyor. Çünkü kötü karakterlerin sevilmesi kolay değil. Demir, izleyicide hem öfke hem merak uyandırıyor. Üstüne bir de bazen güldürüyor. Belki zaman zaman kendilerinden bir parça buldukları ya da onun neden böyle olduğunu anlamaya çalıştıkları için bu kadar ilgi çekiyor.
KARİYERİME DOKUNAN EN ANLAMLI DEĞER EŞİM
Kariyeriniz için yaptığınız en önemli yatırım nedir?
Dile kolay 20 senedir birçok farklı projede sayısız karaktere hayat verdim ve bu süreçte her zaman kendimi daha fazla geliştirmek için çaba gösterdim. Ama son yıllarda kariyerime ve hayatıma dokunan en anlamlı değer sevgili eşim oldu. Düşünün ki sizi her konuda destekleyen, size farklı bakış açıları sağlayan ve sizi sizden çok düşünen biri var hayatınızda. Dolayısıyla eşimin hayatımda olması, benim sadece kişisel durumumda değil, aynı zamanda kariyerimde de önemli bir dönüm noktası oldu.
Bu sayısız projenin içinden hangisinin kariyerinizde hızla yükselmenizi sağladığını düşünüyorsunuz?
Her projenin kariyerim üzerinde ayrı bir katkısı var. Her rol, bana yeni bir şeyler öğretti, yeteneklerimi geliştirdi ve oyunculuk anlayışımı genişletti. Her proje benim için değerli bir deneyim oldu.
DUYGUSAL DERİNLİK ÇOK ÖNEMLİ
Bir oyuncunun en çok beslendiği noktaları sorsak, ilk üçte neleri sıralarsınız?
İlk olarak, duygusal derinlik çok önemlidir. Karakterlerin iç dünyalarını gerçekten hissedebilmek ve bunu sahnede izleyiciye samimi bir şekilde yansıtmak, izleyicinin karakterlerle güçlü bir bağ kurmasını sağlar. İyi bir oyuncu, empati kurma yeteneği sayesinde izleyiciyle duygusal bir bağlantı kurarak karakterlerin hikâyesini inandırıcı bir şekilde anlatır.
İkinci olarak, gözlem yeteneği kritik bir besin kaynağıdır. Gerçek hayattaki davranışları, duygusal tepkileri ve insan etkileşimlerini dikkatlice gözlemlemek, oyuncunun sahnede sahici ve etkili bir performans sergilemesine olanak tanır. Bu, karakterlerin ruh halini, motivasyonlarını ve ilişkilerini doğru bir şekilde yansıtmayı sağlar. Son olarak, sürekli öğrenme ve adaptasyon yeteneği, bir oyuncunun kariyerindeki en önemli unsurlardan biridir. Farklı projelerde çalışmak, çeşitli karakterlerle deneyim kazanmak ve sürekli yeni teknikleri denemek çok önemlidir.
FARKLI TÜRLERDE KENDİMİ SINAMAK BENİ HEYECANLANDIRIYOR
Sizi komediye yakıştıran da var, “Dramalar için biçilmiş kaftan” diyen de... Siz kendinizi daha çok hangi türe yakın hissediyorsunuz?
Her iki türün de kendine has zorlukları ve güzellikleri var. Komedi, temposu ve doğallığıyla inanılmaz keyifli bir alan; insanları güldürmek gerçekten çok özel bir duygu. Ama dramada da derinlikli bir hikâye anlatma, izleyiciyi duygusal bir yolculuğa çıkarma şansı buluyorum. Bu yüzden kendimi tek bir türe yakın hissetmek yerine, ikisini de deneyimleyebileceğim projelerde yer almayı tercih ediyorum. Bir oyuncu olarak beni en çok heyecanlandıran şey, farklı türlerde kendimi sınamak ve yeni şeyler keşfetmek. İzleyicinin beni hem gülerken hem de hüzünlenirken samimi bulması ise bu yolculukta en büyük motivasyonum.