Oyunculuk simya gibi’

Connie Nielsen, ‘Şeytanın Avukatı’ndan ‘Gladyatör’e sadece ana akım sinemanın akılda kalıcı filmlerinde rol almakla kalmadı. Olivier Assayas’ın ‘Demonlover’ı veya Lars von Trier’in ‘Nymphomaniac’ının da aralarında olduğu filmlerde Avrupa’nın en saygın yönetmenleriyle de çalıştı. 53. Antalya Film Festivali’nde uluslararası yarışmada yer alan ‘Le confessioni/ İtiraflar’da rol alan ve filmi sunmak için festivale konuk olan Nielsen, dün düzenlenen basın toplantısında kariyerinden ve ‘İtiraflar’dan bahsetti.

Antalya’da gösterilecek ‘İtiraflar’a dahil olma sürecinin yönetmen Roberto Andò’nun aramasıyla başladığını söyleyen oyuncu, filmin konusunun ilgisini çektiğini anlattı: “Film, G8 zirvesindeki bir grup insan hakkında. Konu ilgimi çekti. Mesela Yunanistan ve İspanya’yı düşünüyorum. Onlar ne kadar sıkıntı içinde! Peki bu kararları kim veriyor? Bazıları iyi yaşasın, bazıları iyi yaşamasın kararını? Roberto’nun (Ando) filmi bence bu karmaşık yanıtları arıyor.” Nielsen, ‘İtiraflar’ı hem absürt komedi hem de ciddi bir film olarak tanımladı.

Filmdeki karakteri üzerine konuşurken oyunculuğu simyaya benzeten Nielsen, “Sadece çeşitli tekniklerin birleşiminden oluşmuyor. Karakterlerde gördüklerinizin bir bölümü bilinçli değil. ‘İtiraflar’da çocuk kitapları yazan birini canlandırıyorum ve çocuklara adanmış olduğum için yönetmen beni seçerken bunu hissediyordur. Çok kötü karakterler de oynuyorum, umarım onlarla bir etkileşimim yoktur” diye konuştu.

‘Hatalar da yapmalıyız’

Nielsen, gelecek projelerinden de bahsetti. Gösterime girecek DC Comics uyarlaması süper kahraman filmi ‘Wonder
Woman’da kötü karakter Queen Hippolyta’yı canlandıran Nielsen, role hazırlanma sürecini anlattı: “6-7 kilo almam gerekti. Süper kahraman filmi yapacağımı ümit etmezdim ama set umduğumdan daha iyi geçti.”
Nielsen’den güçlü kadını tanımlaması da istendi. Oyuncu, “Hatalarınızı kabul ettiğinizde daha büyük biri olursunuz. Kırılgan olmak da, savaşa hazır olmak da önemli. Şunu da eklemeliyim: İçinde tevazu bulunmayan güç küstahlıktır”
diye konuştu.

‘Kenya’daki gibi bir fakirlik görmedim’

Toplantının ardından Kenya’ya hareket eden Nielsen, buradaki sosyal yardım projesinin nasıl oluştuğunu paylaştı: “Burada, ‘Lost in Africa’ adlı bir film çektim. Kenya’yı bir turist olarak değil, bir sanatçı olarak gezdim, kenar mahallelerini de tanıdım. Ekipteki Kenyalı meslektaşlarımla vakit geçirdim. Bu tür bir fakirlik görmedim. Danimarkalıyım ve ülkemde fakirlik diye bir şey yok.”

Gördükleri karşısında çok öfkelendiğini dile getiren Nielsen, “Benden bir kuyu açmamı rica ettiler. Ancak temiz su yeterli değildi. İnsanların işe, dolayısıyla mesleğe ihtiyacı vardı. Bir toplum merkezi açtık” diye projesini anlattı. Bu merkezde temiz su, tuvalet ve duş gibi olanakların yanı sıra Kenyalılara meslek edindirdikleri çeşitli eğitimler verdiklerini ifade eden Nielsen, “Şimdi de üç ay boyunca film eğitimi öğrenecekler ve kendi hikayelerini sinemayla anlatabilecekler” dedi.