CaddeHilali tüm dünyaya taşıyan marka: HIREF

Hilali tüm dünyaya taşıyan marka: HIREF

28.08.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Ebru Çerezci ve Güven Kılıç kardeşlerin 2003 yılında yarattığı Hiref, hilali logo olarak seçmiş. Kılıç, ‘Dünyanın en büyük mecrası gökyüzünde 4-5 gün boyunca bizim logomuz görülebilir” diyor

Hilali tüm dünyaya taşıyan marka: HIREF

İngiliz Financial Times dergisinin aylık özel eki “How To Spend It”in şubat ayı sayısında en çok tavsiye edilen sekiz ürün arasında gösterilen, Georgetown Üniversitesi öğrencilerinin de gelişimini tez konusu olarak seçtiği Hiref markasının ünü gün geçtikçe artıyor. Ebru Çerezci ve Güven Kılıç kardeşlerin 2003 yılında yarattığı Hiref’in, önümüzdeki günlerde önce Dubai, ardından Katar ve Cidde’de de mağazaları açılacak. Ülkemizde Nişantaşı ve İstinye Park mağazalarının yanı sıra Cem Boyner’in desteğiyle Beymen’lerde satılan Hiref’in yaratıcılarıyla konuştuk. Bir Türk markasının bu kadar başarılı olmasının kendilerine büyük gurur yaşattığını belirten Çerezci ile Kılıç, ürünlerinin taklit edilmesinden şikâyetçi...

Hiref nasıl doğdu?

Ebru Çerezci: Tamamen ihtiyaçtan doğdu. 2003 yılında ikimiz de ayrı ayrı yerlerde çalışıyorduk. Ben yine tasarım sektöründeydim, Güvenç markalaşma, Atatürk Kültürü ile ilgili birtakım projelerde yer alıyordu. O dönem çok fazla yurtdışına giden ya da yurtdışından gelen gruplarımız oluyordu ama onlara verecek bir hediye bulamıyorduk. Hep bildiğimiz şeyleri hediye ederken, bir yandan Anadolu’nun zengin kültürünün de farkındaydık. Keşke şöyle, böyle bir şey olsa diye kendi aramızda konuşurken bu konuda bir açık olduğunu fark ettik. Dedik ki, “Tasarım ve pazarlama kabiliyetimiz var, o zaman güçlerimizi birleştirip bir şirket kurup bu işe başlayalım.”

Tüm ürünlerinizde hilal işareti kullanma fikri nasıl oluştu?
E.Ç: Şu anda tasarım ekibinin başındayım ben ama ilk üç koleksiyonu tek başıma yaptım. O koleksiyonları hazırlarken tamamen bilinç dışı bir etkiyle hilal formunu kullanmaya başladım. Bu da çok normal. Çünkü sokağa çıktığınızda her camide görüyorsunuz. Günlük yaşantımızın çok içinde bir form, hilal... Demek ki, ben bunu o kadar bilinç altı etmişim ki, baktım tasarımları o şekilde yapmışım. Daha sonra Anadolu kültürü derken malum çok zengin, milattan öncesine uzanıyor. Selçuklu’su, Hititler’i vs’si var. Başka form kaygısıyla ürünler ürettiğimizde ve üzerinde hilal olmayınca müşterilerin “Bu Hiref mi?” diye sorduğunu fark ettik. Bir baktık ki, hiç farkında olmadan o hilal, bizim logomuz olmuş. Hilalin birçok anlamı var, yükseliş, mitolojide yeniden doğuş demek...

Hilali doğru kullanmak 

İslami bir etki de yaratıyor...
E.Ç: Anadolu dışındaki İslam ülkelerindeki hilalin açısı farklı... Bizdeki hilallar ise yukarı bakıyor.
Güven Kılıç: Pazarlama açısından da uygun gördük. Dünyanın en büyük mecrası gökyüzünde 4 - 5 gün boyunca bizim logomuz görülebiliyor. Bu da bedava reklam... (Gülüyorlar) Biz hilali kültürel anlamda aldık. Hiçbir fraksiyon ya da dini yaklaşımımız yok. 

E.Ç:
Aslında bir tasarımcı açısından çok zor. Çok ince bir çizgi koyuyor önünüze... “İlla bu tasarıma bir hilal koyacağım” demek doğru olmuyor ama bir yandan da marka değeri olduğu için bir şekilde onu uyumlu şekilde kullanmamız lazım. Gerçekten zor tasarımlar oluyor. O hilali doğru ve anlamlı koyabilmek çok önemli. Kültürün tasarlanması çok büyük sorumluluk... Bu nedenle ön çalışmalarımız uzun sürüyor.

Ürünlerinizde ne tür malzemeler kullanıyorsunuz?
E.Ç: Hiref’in ticari durumunun yanında bir de çok inandığımız sosyal sorumluluğumuz var. Biz tamamen Anadolu’daki el sanatçılarıyla çalışan bir şirketiz. O yüzden haliyle, çok seyahat ediyoruz. Anadolu’da el sanatının ehli ustaları bulup tekrar onları kazanmak için araştırmalar yapıyoruz. Araştırmalarımızda şansımız yaver gittiğinde ya çok iyi ustalar ya da çok güzel malzemeler buluyoruz. Eskişehir’deki lületaşını, Kastamonu’daki ahşabı, Avanos’taki çamuru kullandığımız gibi... O yüzden koleksiyonlar ya bölgeye, ustaya ya da malzemeye uyumlu çıkıyor. 

G.K:
Hiref’in anlamı da bu faaliyetlere uygun oluyor. Hiref’in ismi, 14. yüzyılda II. Beyazıt zamanında kurulmuş sivil toplum örgütü Ehl -i Hiref’ten geliyor. Osmanlı’daki en iyi ustaları bünyesinde toplamışlar. Hiref “sanatlar!, Ehl - i Hiref “sanatların ehilleri” anlamına geliyor. Osmanlı’nın son dönemine kadar da Ehl - i Hiref devam etmiş. Dolayısıyla biz de firmanın adını koyarken misyonumuzla da çok örtüşen bir isim olarak Hiref’i kullanmak istedik. Biz de en iyi ustalarla işbirliği yapıyoruz. Ustalar bir tasarımcıyla birlikte çalışmayı öğreniyor. Bu işin okulu yok. Bazı ustalara yalvararak mesleklerini çevrelerine öğretmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü gençler babalarının mesleklerinden tatmin olmuyorlar ve onları devam ettirmek yerine popüler mesleklere yöneliyorlar.

“Senede iki koleksiyon”

Ne kadar zamanda bir koleksiyon çıkarıyorsunuz?
E.Ç: Senede iki koleksiyon çıkarıyoruz. Toplam 60 ürün tasarlıyoruz ama ürünlerin çok çok kaliteli olmasına dikkat ediyoruz. O yüzden 60 üründen sadece 25 - 30’unu müşterimize sunuyoruz. Bir firma için senede iki koleksiyon oldukça zor ama bu kültürü yaşatmak, iyi ustaları bulmak ve bunları yurtdışına açmak önemli. 

G.K:
Bu anlamda fuarlara katılıyoruz ama bizim asıl tanıtımımız internet sitesinden yaptığımız bilgilendirme oluyor. Bir de çok faydasını gördüğümüz İngilizce basılmış bir kataloğumuz var. Bu katalogta her ürün ve onun üretildiği bölge hakkında bilgiler yer alıyor. Her tasarımın Hiref’te bir hikâyesi var. Alınan her Hiref ürününün içinden bu katalog çıkıyor. O katalog da elden ele dolaşıyor.

Müşteri portföyünüzde kimler var?
G.K: Müşteri portföyümüz A ve A+... Bunun içinde güzel yaşamayı seven, kendi kültürüne ait bir şeyler alıp hediye etmeyi sevenler var. Bunun dışında gittiği ülkeden bir de yabancılar var. Bunun yanı sıra kurumlar, holdingler, bankalar var. Ağırlıkta yurtdışına iş görüşmelerine gidenler, anlaşmalar imzalamak isteyenler, değer verdikleri müşterilerine güzel şeyler sunmak isteyenler var. Devlet ziyaretlerinde de ürünlerimizi hediye etmek isteyen devlet görevlilerimiz oluyor. Özel tasarımlar yaptırmak isteyenler de oluyor. Özellikle otel dekorasyonu da yapıyoruz. Mimarlarla yapılan özel çalışmalarla sırf o otele ait özel çalışmalar ortaya çıkıyor.
E.Ç: Hiref tarzı diye bir akım oturdu. Artık bize gelen müşteri Hiref’i tanıyor ve o duruşu çok beğeniyor. Bize gelip “Ben otelime, şirketime şöyle şöyle bir şey istiyorum ama Hiref tarzı” diyor.