01.04.2020 - 11:06 | Son Güncellenme:
DHA
Londra’da yaşayan oyuncu ve model Atilla Saral, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinin Küçükkuyu beldesindeki evini kontrol etmek için Türkiye’ye döndü. Corona virüs tedbirleri nedeniyle yurt dışı uçuşları durdurulunca geri dönemedi.
İki haftadan beri Ayvacık'taki evinde 'Siyah' ve 'Pako' isimli köpekleriyle yaşayan Saral, denize sıfır 8,5 dönümlük arazisi üzerine 16 yıllık emeğiyle plaj ve konaklama tesisi kurarak kiraya verdiğini ve burada izole bir yaşam sürdüğünü söyledi.
Kendisi gibi oyuncu olan eşi İnci Türkay ile birlikte, oğulları Ali'nin eğitimi nedeniyle yaklaşık 3 sene önce Londra’ya gittiklerini söyleyen Atilla Saral, "Bahçedeki zeytinlerle ve diğer işlerle ilgilenmek için geldim. Fakat bu corona virüs belası büyümeye ve yaygınlaşmaya başladı.Ben de kaldım, gidemedim. Onlar da Londra’da kaldı. Sürekli telefonla haberleşiyoruz” dedi.
Corona virüs salgınının yaşamı çok kötü etkilediğini belirten Atilla Saral, "Herkes kendisini bir kutuya kapattı, bildiğin bir 'coronafobi' diye bir şey başladı insanlarda. Bu daha da büyüyebilir. O yüzden 1-2 hafta daha sabretmeliyiz. Tedavi yöntemleri çıkacak diye düşünüyorum. Öyle inanıyorum. Ben de şu anda eşimden ve çocuğumdan ayrıyım. Diğer ailemden de ayrıyım. Bu da bizi üzüyor. Hiçbir yere gidemiyoruz. Gitmememiz gerekiyor” diye konuştu.
Corona virüs salgını başlamadan önce de evinden 15 günde bir dışarıya çıktığını ve Ayvacık'a giderek, genel bir alışveriş yapıp döndüğünü anlatan Atilla Saral, tavuklarının olduğunu, bahçesinde sebze yetiştiğini belirterek, pazardan sadece ekmek aldığını söyledi. Yemekleri kendisinin yaptığını belirten Saral, “Peynirimizi köyden alıyoruz. Sütümüzü alıp, yoğurdumuzu yapıyoruz. İdare ediyorum ve hiçbir sıkıntım yok" dedi.
Bağışıklık sisteminin çok kuvvetli olduğunu belirten Saral, sürekli toprakla iç içe olduğunu ve bahçesindeki her şeyle kendi ilgilendiğini söyledi. Oyuncu ayrıca, "Ben saat 06.00’da uyanıyorum. O saatte uyandığım için de beni saat 20.00’den sonra kimse aramaz. 21.00 gibi uyurum" diyerek anlattı.
Şu an en büyük isteğinin salgının son bulması olduğunu belirten Atilla Saral, bin an önce ailesinin yanına dönmek istediğini ifade etti. Saral, “Ülkemin her karışını, her şehrini birbirinden daha çok seviyorum. Ülkemin insanını seviyorum. Karadeniz’in insanını seviyorum. Güney Doğu’yu, Ege’yi, Akdeniz’i seviyorum. Her biri ayrı bir kültür. Çerkez, Laz, Kürt, Ermeni, Yahudi, Egelisi, Boşnağı; o kadar güzel ki, böyle bir ülke dünyanın hiçbir yerinde yok. Büyük bir zenginlik, büyük bir kültür zenginliği, her anlamda zengin bir ülkeyiz. Ben bu ülkeden başka bir ülkeyi düşünemem. Benim dönüp dolaşacağım yer yine burası" sözleriyle düşüncelerini açıkladı.
Londra’ya gitme nedeninin ailesi olduğunu söyleyen Saral, "İyi eğitim alabileceğini düşündü oğlum ve orayı tercih etti. O ne tercih ediyorsa, ona saygı duymak gerekiyor. Eşim İnci, başvurularında çok başarılı oldu. Formlarda, yapmak istediklerini anlatma şekliyle bize bu hakkı verdiler. 'Evet siz gelebilirsiniz' dediler. Baştan sona İnci’nin başarısıdır. İnci yıllarca 'Sihirli Annem'de oynadı. Çocuklar ona aşık. Onun zamanındaki çocuklar şimdi büyüdü, anne oldular. Onlar, çocuklarını İnci’nin drama okuluna gönderiyorlar. İnci orada Türk ailelerin çocuklarına eğitim, algılama dersleri veriyor. 7-8 tane sınıfı var” şeklinde konuştu.
Corona virüs salgınına karşı herkesin çaba gösterdiğini kaydeden Saral, "Çok geç kalmadık, başarılı bir süreç götürdük. Bundan sonra da götüreceğimize inanıyorum. 7’den 70’e herkes çabalıyor. Bağış kampanyaları düzenleniyor. Olması gerekenler yapılıyor. Herkesi sonuna kadar alkışlıyorum. Üzerime düşen bir görev olsa yapacağım, ama buradan da çıkamıyoruz. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Sadece görevim herkese sabır, sağlık dilemek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı bağış kampanyasına tabii ki destekliyorum. Şimdi birlik, beraberlik zamanı" dedi.
Oyunculuk konusunda da konuşan Atilla Saral, "Dizi sektörü iyi gidiyor. Seyircisi çok. Fakat birbirine yakın projeler genelde. Ben daha çok memleketimizde yaşanan, alıntı olmayan bizi anlatan projeleri seviyorum. Mesela son çektiğim proje Kanal D’de ‘İkizler Memo Can’dı. Bir kağıt toplayan mahallede kahveciyi oynuyordum. Kağıt toplayıcısı Özgür kızıma aşıktı. Böyle bir mahalle hikayesiydi, bu projede olmak beni mutlu etti. Çünkü hakikaten orada kağıt toplayanların arasında yaşadık. Şiddet içeren yapımları sevmiyorum. Bir ay önce gelen iki tane senaryo var. Şu anda durdu tabi ama okuyorum. Öte yandan ailemin yanında olmam lazım. Bir ara zaman bulursam belki yaparım diye düşünüyorum" diye konuştu.