Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İngiliz Vogue’un aralık kapağı dün itibarıyla yayımlandı.

Yeni yayın yönetmeni Edward Enninful’un hazırladığı ilk sayı bu.

İlk bakışta Instagram’dan bir ‘tbt’ sananlar oluyor, 1970’lerden kalma gibi duran retro bir kapak olduğu konuşuluyor.

İngiliz Vogue’un geleneksellikten uzaklaşıp İngiliz bir kadın yayın yönetmeni yerine Gana doğumlu, göçmen, siyahi, gey, moda dünyasının dayattığı zayıflıktan son derece uzak bir yayın yönetmeni seçmesi kapakta da vurgulanmış, Afrikalı model Adwoa Aboah ile.

Evet, kapakta Kendall Jenner ya da Gigi Hadid gibi son zamanlarda her yerde karşımıza çıkan isimlerin olmaması sevindirici.

Haberin Devamı

Tabii ki farklılıklara açığız, farklılıkların toplumları zenginleştirdiğini biliyoruz.

Ama doğrusu İngiliz Vogue’un Steven Meisel imzalı aralık kapağı iyi bir retro moda çekiminden çok Almanların örgü dergisi Burda’yı hatırlatıyor bu eski, tozlu haliyle. Tabii ki sadece kapağıyla bir dergiyi değerlendirmek olmaz, içini görmeden önyargılı olmamak lazım.

Ama kapak da bir derginin kendini en iyi özetlediği, anlattığı yer.

Moda dergileri de aynı moda trendlerinde olduğu gibi yeni fikirler üretmek konusunda sıkıntı çekiyor.

Böyle zamanlarda geçmişe duyulan özlem öne çıkarılıyor, çünkü hepimiz zaman

Vogue geçmişe dönerek günümüzü yakalayabilir mi
zaman yaşadığımız andan şikâyet edip geçmişe dönmeyi istiyoruz.

Özellikle de Naomi Campbell’ın Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan’la yaptığı röportajdan sonra.

Bundan tam 17 yıl önce ilk iş yerim Harper’s Bazaar’da Gülse Birsel yayın yönetmeniyken Deniz Akkaya röportaj yapardı.

Şimdi 17 yıl sonra 90’ların top modeli Naomi Campbell’ın yaptığı bir röportaj yeni jenerasyona ne kadar ilginç gelebilir?

Kabul etmek lazım, moda da, moda dergiciliği de yenilenmeli.

Sadece politik nedenlerden farklı azınlıkları kucaklayacak seçimler yaparak derginin yüzünü seçmek ne yazık ki yeterli olmuyor bu devirde.

Taksim’de sular durulmuyor

Şimdi de Mimarlar Odası AKM’nin yıkılmasına karşı çıkıyor.

AKM’nin yıkılmasına en başından beri karşıyız ama neye yarar?

10 yıl terk edildikten, yenileme projeleri yapılmasına rağmen çürümeye bırakıldıktan sonra, artık zaten geriye bir şey kalmamışken şimdi tam da yeni bir umut doğmuşken yeni proje sonunda ortaya çıkmışken ve sonunda olumlu adımlar atılırken şimdi itiraz etmenin kime, ne faydası var?

Haberin Devamı

Pişmiş aşa su katmaktan başka...

Restoran da özenle seçilmeli

Yeni AKM’de etkinliklerin yanı sıra hepimizi ilgilendiren bir konu daha var, İstanbul’un en iyi, en şahane manzaralı restoranlarından biri burada olacak deniliyor.

Yemek kültürümüzü en iyi şekilde, en iyi sunum ve lezzetle dünyaya tanıtacak standartta olmalı bu restoran.

Sakıp Sabancı Müzesi’nde Mutfak Sanatları Akademisi ne kadar harika bir iş yapıyorsa, yeni AKM’de de en az bu kadar başarılı bir restoran görmek istiyoruz.

Aynı şekilde kafeler de özenle seçilmeli, vasat hiçbir zincir burada yer almamalı.

Dünyanın sayılı kültür merkezlerinde olduğu gibi yeni AKM de yeme-içme seçenekleriyle de adından söz ettirebilmeli.