Berrin Pehlivan

Berrin Pehlivan

Berrinpehlivan@gmail.com

Tüm Yazıları

Son yıllarda yüzümüzü en çok güldüren konulardan biri sağlık turizmi. Küreselleşen dünyada bireylerin hem koruyucu hem tedavi edici sağlık hizmetlerini alması amacıyla yaşadıkları ülke dışında bir ülkeye gitmelerine sağlık turizmi diyoruz. Uluslararası ticaretin bize biçtiği rol ve ulusal sağlık dönüşüm programlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan güçlü sağlık altyapısı, bizi bu konudaki öncü ülkelerden biri yapıyor. Bilimsel ve teknolojik olarak donanımlı hastaneler, sağlık çalışanlarının deneyimi ve özellikle doktorlarımızın eğitim ve tecrübesi bu konuda öncü olmamızın en önemli sebepleri arasında. Ancak birçok konuda olduğu gibi sağlık turizmi konusunda da sapla saman bazen karışıyor. Turizm kavramının ve döviz girdisinin bir arada olması, bu işin sanki genel etik ve sağlık anlayışından farklı yürüyebileceğini düşündürtse de, aslında tıp etiği tüm normları ile burada da karşımıza çıkıyor.
Ülkemizde sağlık turizmi, hekim ve hekimlik hizmetlerinden çok turizm acentalarının insiyatifinde işliyor. Biraz ticari kafası, girişimci yetileri olan herkesin bu hizmeti verebileceğine dair bir inanç var. Son dönemde karşılaştığım her üç kişiden biri, sağlık turizmi yapma niyetinde olduğunu söylüyor. Elbette iş ağım yüzünden bu niyette olanlarla karşılaşmam normal diye düşünülebilir, ancak bir dolu meslek grubundan insan bu işe soyunuyor. Bu durum beni ve benim gibi sağlık profesyonellerini biraz endişelendiriyor; geldiğimiz noktada sağlık turizmi aracıları ve acentalar, hastasını en iyi tedaviyi alacağı yere değil, üç kuruş daha ucuza tedavi edileceği yere yönlendiriyor. Tedavi maliyetleri ve sağlık sistemi ile doktorun kazancını minimalize edip, aracı firmaların gelirinin maksimize edilmesine öncelik veren bir işleyiş ortaya çıkıyor. Hal böyle olunca en iyi tedaviyi vermek yerine en kazançlı tedaviyi vermek öne çıkıyor. Hastaneler açısından da durum pek farklı değil ve bazen bu duruma yanlış uygulamalar da ekleniyor. Ortaya çıkan bu çarpık durum, doktorların kendi sağlık turizmi sistemini kurmaya mecbur bırakıyor.
Sağlık turizminin önceliği, hastalara en nitelikli, en kaliteli hizmeti vermek olmalıdır. Bunun için, öncelikli olarak sağlık turizmi yetkisi olan klinik ve hastanelerin Sağlık Bakanlığı kontrolünde, genel tıp etiğine uygun tedavileri yapması gerekmektedir. Yurt dışı iletişiminde vurgu noktası, sağlık altyapımız, deneyimli insan kaynağımız ve teknolojimiz olmalıdır. Ucuzluk odaklı bir iletişim, kalitemizi sorgulatmasının yanında bizden de ucuz olan Hindistan gibi ülkelere yaramaktadır.

Haberin Devamı

Bakanlıkla el ele yapılmalı!

Haberin Devamı

Sahadaki tanıklardan biri olarak, yabancı hastalarla ilgili yeni bir malpraktis vakası duymadığım, gözlemlemediğim gün, hafta yok gibi. Bu tuhaf tedavi otomasyonu ve etik dışı uygulamalar devam ederse yurt dışında negatif bir şöhret bizleri bekliyor. Sağlık turizmi, Sağlık Bakanlığı ile el ele yapılmalı, bakanlık ve doktorların olayın dışında tutulması birçok hastayı ‘turistik müdahalelerle’ baş başa bırakacak.
Sonunda ‘turizm’ var diye konuyu, sadece ticaret ve turizm boyutu ile değerlendirmekten acil olarak vazgeçmeli, her isteyenin yetki belgesi almasına izin verilmemeli, sokaklarda kırık dökük bir iletişimle, vasıfsız birçok insanın yabancı hasta pazarlamasını engelleyecek düzenlemeler yapılmalıdır.
Son 10 yıldır hasta popülasyonunun yüzde 10-30’u yabancı hasta olan bir hekim olarak, sağlık turizmimizde altı çizilmesi gereken noktayı tekrar hatırlatmak istiyorum; sağlık sistemimiz, doktorlarımız ve diğer sağlık personelimizin alameti farikası, vicdan, ahlak, uzmanlık ve eğitimdir. Gözlemlediğimiz birçok ülkede, kanser tedavilerine mali analizlerle başlanırken ülkemizde bilimin ışığında, herkese hak ettiği tedavi, insana, insanlığa yakışacak normlarda verilmektedir. Sağlık turizmine kıyısından köşesinden bulaşan ve ülkemizin iletişimini ucuzluk çerçevesinde yapan çevreleri öncelikle bilimsel, nitelikli tedavi, etik uzmanlık ve doğru iletişim yapmaları konusunda uyarıyorum. Gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılacağına ve sağlığın bir an önce kişilerin vicdani sığlığından kurtularak yasalar nezdinde hak ettiği değere kavuşacağına inanıyorum. Mutlu ve sağlıklı bir yıl diliyorum, her şey hak ettiğimiz gibi, bize yakışan şekilde olsun…